Kıbrıs sorununun 2016 yılı içinde çözülebileceğini söyleyenlere Rum lideri Nikos Anastasiadis de katıldı...
Hala zorlukların olduğunu, ancak bunların aşılabileceğini söylüyor...
Ayrıca her fırsatta Türkiye’nin atması gereken adımların olduğunu belirtiyor...
Halbuki Türkiye son 12 yıldan bu yana bir adım önde gidiyor...
Türkiye bir adım önde gittiğini 24 Nisan 2004 referandumu ile tüm dünyaya kanıtlamış oldu...
Adadaki tüm askerlerini geri çekmeyi kabul etti...
Güzelyurt’u, 400 yıllık Yeşilırmak’ı ve daha nice güzel yerleri Rumlara altın tepsi içinde sundu...
Ama bu kadar taviz dahi Rumları memnun etmedi...
“Nasıl olsa bunları aldık, ileride daha fazlasını alabiliriz” düşüncesiyle Annan Planı’na güçlü bir şekilde “hayır” dediler...
Öyleyse Türkiye’den ‘daha fazla’ ne istiyorlar?..
İstedikleri şudur:
1-Türk askeri kayıtsız, şartsız çekilsin...
2-Tüm TC kökenli vatandaşlar geri gönderilsin...
Türkiye; güçlü bir anlaşma olmadığı sürece böylesi bir yanlışlığı asla yapmaz...
Yapması halinde, zaten Rumlar açısından Kıbrıs sorunu çözülmüş demektir...
Türk askeri gittiği zaman, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin polisi ve Rum Milli Muhafız Ordusu askerleri diğer işleri kısa sürede halleder!..
Rum evlerinde oturanlar dışarı atılır...
Hatta bu mülkleri para ödemeden kullandıkları için yargıya havale edilir...
Ve böylece sorun çözülmüş olur...
Bunun adı, Kıbrıslı Türklerin yok oluşudur...
Şartlar olgunlaştı mı?
Şimdi bir başka olasılık üzerinde duralım...
Türk askerinin çekildiğini ve onların ‘yerleşikler’ dediği tüm TC kökenli vatandaşların da gönderildiğini düşünelim...
Geriye ne kaldı?..
Mülklerine mi dönecekler?..
Tümünü onlara iade edip, yeniden 1963’te olduğu gibi çadırlarda yaşamaya başlayalım...
Böylesi bir durumda bile bizleri rahat bırakacaklar mı?..
Okullarda, kiliselerde Türk düşmanlığı üzerine yetiştirilen Rum gençlerinin neler yapabileceklerini tahmin etmek bu kadar zor mu?..
Şimdiki halde bile faşist ELAM’ın neler yaptığını göremiyor muyuz?..
Mehmet Ali Talat gibi hayatını çözüme adayan bir insana topuzlarla saldıranlar, Eroğlu, Denktaş gibi liderlere ve yakınlarına acaba ne yaparlar?..
Üç kuruşluk ticaret yapanlara yaşam hakkı verirler mi?..
Üniversitelerimiz, otellerimiz, bankalarımız ne olur?..
Bunları işletme hakkı verirler mi bizlere?..
Hayal görmeyelim...
Kendi siyasilerimizin beceriksizlikleri yüzünden bazı konularda sıkıntı yaşıyor olabiliriz...
Ama bunların tümünü mutlaka aşacağız...
Yarınlara umutla bakmamız gerekiyor...
Umutlar yeşerecek ve bu güzel ülkede güzel şeyler de olacak...
Rumlar da eğitim sistemlerini değiştirirlerse, belki çok uzun yıllar sonra birlikte yaşamı kabul ederler, o zaman da ada bütünleşmiş olur...
İlk adım ELAM’ın yok edilmesi ve terör faaliyetlerinin yasaklanmasıdır...
Anastasiadis’in yapması gereken buydu...
Ama tam tersini yaptı...
İki toplumu yakınlaştırmak isteyen İngiliz Okulu’nun Müdür Yardımcısını görevden alırken, ELAM’ı Meclise taşıdı...
Bunları, Sayın Akıncı’nın gözüne bakarak yapabiliyorsa...
Kısa sürede çözüm için hiç umutlanmasın...
Yazdıklarınıza yürekten katılıyorum