Seçim dönemlerinde hemen tüm partilerden ‘reform’ vaatleri dinledik...
Birisi kamuda reform yapacağını söyledi, diğeri sağlıkta ve eğitimde...
Kamuda reform ne anlama gelir?..
Devlet dairelerinin daha verimli çalışması...
Vatandaşa hizmetlerin artırılması...
Mesai saatlerinin yeniden düzenlenmesi ve daha çok iş üretilmesi...
Özellikle Avrupa ile uyum sağlanması...
Sağlıkta reform ne anlama gelir?..
Tam gün uygulamasına geçilmesi...
Hastanelerin daha verimli hale getirilmesi...
Vatandaşlara daha iyi, daha kaliteli sağlık hizmetlerinin sunulması...
Eğitimde reform?..
Tam güne geçilerek, öğrencilere daha iyi bir eğitimin verilmesi, daha başarılı olunması…
Peki bunlardan hangisi başarıldı?..
Hiçbiri...
İktidara gelen tüm partiler eğitim ve sağlıkta gerekli reformları yapamadı...
Kamu çalışanlarını daha verimli hale getirmek yerine; siyasi çıkarlar uğruna istihdamlar yapıldı...
Mesai saatleri konusunda daha kötü bir düzenlemeye gidildi...
Verimlilik artırılmadı...
Tam tersi hizmetler daha da geriledi...
Netice itibarıyla hiçbir konuda reform yapılmadı...
Kuzey Kıbrıs gibi küçük ülkelerde zaten ‘reform’ sözcüğünü kullanmak bile mantıksızlıktır...
Burada olsa olsa ‘ufak, tefek düzenlemelerden’ söz edilebilir...
Sağlığı ve eğitimi tam güne çekmek, kamuda verimliliği artırıcı önlemler almak ‘ufak, tefek düzenlemeler’ sınıfına girebilir...
Reform sözcüğünü büyüklere bırakalım...
Resmi tatiller de azaltılmadı
Şimdi, Ramazan bayramı tatilinin 9 güne çıkarılmasını tartışıyoruz…
Ne güzel…
Burası Brunei sultanlığını da geçti…
Halbuki; içinde bulunduğumuz koşullarda ihtiyacımız olan tatil değildir...
Daha çok çalışmaya, daha çok üretmeye, daha çok satmaya ihtiyacımız var...
Çevremizi temizlemeye, pislikleri ortadan kaldırmaya, yeni yollara, ağaçlara ve göletlere ihtiyacımız var...
Bunları başarabilmek için tatilleri çoğaltmak yerine azaltmaktır önemli olan...
Ama siyasi partiler iktidara geldikleri zaman tatillere ve çalışma saatlerini yeniden düzenlemeye yanaşmıyor…
Eğri oturup, doğru konuşalım...
Bu ülkede çok çalışıp, gerçekten tatili hak eden insanlar, genellikle işçilerdir...
İnşaatlarda, fırınlarda, demirci ve marangoz atölyelerinde, marketlerde çalışan işçiler...
Gerisi hikaye...
200 Bin Rum’um muazzam zenginliklerini kırk yılda yiyip bitiren KKTC’yi Yönettiğini iddia edenlerden Bugün ne Beklenebilir ki ? Türkiye’nin yardımları ve gönderdiği paraları ile ayakta durmaya çalışan ve ancak maaş ödeyebilen KKTC’de Gerçekten Taşıma Su ile Değirmen dönmeyeceğini bilmeyenimiz mi var ? Milli nutuklar atan Yöneticilerimizin KKTC Singapur olacak KKTC İhya olacak yalanları ile Batırıp talan ettiğimiz Ülkemizi Yönetemediğimizi kırk yıl sonra mı anlayacağız yani ? Kurduğumuz Kktc düzeni ile Kim Örtülü Örtüsüz ödeneklerin 13. 14. Maaşların 9- 19 Bayram tatillerinin Yarım gün Mesailerin İhalesiz alımların Ek mesailerin veya Ek olmayan mesailerin Sahte Diploma Ehliyet Reçete ve Faturaların Durmasını istesin ki ? Şerefiye vergisi ile TMK çalıştırmayıp altımızdaki Toprağın Sahibi niye olmak istemiyoruz acaba ? Çevresini Doğasını kirletip Dağlarını oymak Ormanlarını yakmak Yeşilini yok etmek ile İnsan gerçekten Kendi Malına böyle mi Bakar acaba ? Aynaya bakıp gerçekçi olmalıyız Bizlere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği TMK çalıştırıp altımızdaki Toprağı Bugün Bizim malımız yapamamış isek kırk veya yüzkırk yıl sonra bile Kendi malımız olamayacaktır ! Malına gelenleri ayağından vururum diyenlerin ise Göçünü göreceğimiz kesindir ! Her geçen gün daha da kötüye giden fakirleşip yoksullaşan KKTC’de bir dakik durup da Tüm Zenginlik ve Olanaklarımız ile KKTC kırk yıl önce ne idi ‘ Bugün ne Oldu ve Yarın ne Olacak acaba sorusunu sormamız gerekmiyor mu yani ?