banner564

Halkın sağlığı her şeyin üstündedir

  Ülkemizde çok yanlış işler yapılıyor...
  Özellikle halkın sağlığını doğrudan ilgilendiren gıdalar ve çevre konusunda gerekli önlemler alınmıyor...
  Daha doğrusu bunları umursayan olmuyor...
  Teknecik’ten yayılan zehirleri yıllardan beri bıkmadan, usanmadan yazıyoruz...
  Önlem alması gerekenler ise karşımıza müthiş (!) savunmalarla çıkıyor...
  “Ölçüm yaptırdık, herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı” diyorlar...
  Alagadi sahilinde Suat’ın yeri vardır...
  Karı, koca ve çocukları yıllardan beri burada balık lokantası işletiyor...
  Sabahleyin yıkayıp, temizledikleri beyaz plastik sandalyeler iki saat sonra siyah tozlarla örtülüyor...
  Ve o bölgelerde ölçüm yaptığını söyleyenler, herhangi bir olumsuzluğun görülmediğini iddia ederek, göz göre göre insanların ve denizdeki canlıların ölümünü teşvik ediyor...
  Yine yıllardan beri taş ocaklarıyla ilgili yayınlar yapıyoruz...
  Özellikle Beşparmaklar’daki kazıların büyük endişe yarattığını vurguluyoruz...
  Nitekim, önlem almayanlar sayesinde 5 parmaktan bir tanesi kopmak üzere...
  Kıbrıs’ın adıyla özleşmiş bu dağların yok olmasına seyirci kalanlar ve izin verenler, olası bir çözüm sonrasında yargılanacaklarını unutmaya devam etsinler...
  Ama gün gele bunlar olacak...
  Hiçbir şey yapanların yanına kalmayacak...

Süt ve hellim meselesi
 
  Gelelim son günlerin en önemli konusuna...
  Anamur’dan gelen suyu denize akıtma becerisini gösteren bizler, üreticinin sütünü dereye dökmek suretiyle dünyada bir İLK’i daha başarmış oluyoruz...
  Diyalog gazetesi ve Diyalog TV’nin, hayvancı, çiftçi, üretici konusundaki hassasiyetini bilmeyen yoktur...
  Yağmurlu, soğuk günlerde hayvan üreticileriyle sokaklarda sabahlayan tek medya kuruluşu Diyalog’tu...
 Canlı yayınlarla kamuoyunu aydınlatan, gazete sayfalarında eylemlere geniş yer vermek suretiyle üreticinin yanında duran Diyalog’tu...
  Diyalog; bundan sonra da üreticinin, emeğin yanında olmaya devam edecek...
  Hayvan üreticilerinin sorunları bitmek bilmedi...
  Hemen her 2-3 ayda bir bu insanlar köylerinden koparak başkent Lefkoşa’da eylem yapmak zorunda kalıyorlar...
  Satamadıkları sütleri dökmek zorunda kalıyorlar...
  Bunların birçoğu borçlarını ödeyemez duruma gelmiş...
  Ne var ki; siyaset yapanlar, hükümet edenler bu kadar basit bir soruna çözüm bulamadı...
  Birçok üretici ve uzman kişiye göre; ‘teşvik’ adı altında, bazı süt ürünü imalatçıları ihya edilirken, sütü üreten hayvancıların mağduriyeti giderilmedi...
  Son aylarda üreticinin Süt Kurumu’na götürdüğü sütlerin gününde teslim alınmadığını hepimiz biliyoruz...
  Hayvancılar Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları geçtiğimiz hafta içinde yaptığı açıklamada bu sütlerin buzluklarda veya tankerlerde bekletildiğini söyledi...
  Bazı süt ürünü imalatçıları, tankerlerde uzun süre bekletilen sütlerin bozulduğunu veya bozulmaya yüz tuttuğunu ve ‘tehlike yaratır’ durumda satılmasından rahatsızlık duyduğunu çekinmeden söylemeye başladı...
  Bu konuda isimlerini açıklamak istemediğimiz süt imalatçılarından tüyler ürpertici bilgiler almaya devam ediyoruz...
  Hellim paketini açtığı zaman kokudan rahatsız olduğunu, çöpe atmak zorunda kaldığını veya mangala konduğu zaman eridiğini söyleyerek tepki koyan insan sayısı her geçen gün artıyor...

Maliyeti kim hesaplıyor?..
 
  Halkın gözü, kulağı ve sesi olan bizlerin görevi araştırmak ve gerekli yerlerde uyarılarda bulunmak, önlem alınmasını teşvik etmektir...
  Son 3 günde süt ve hellimler konusunda yazdıklarımız ‘hafif derecedeki’ uyarılardır...
  Başta Sanayi Odası ve Süt Ürünleri İmalatçıları Birliği Başkanı’na bu ülkede ‘alçakça’ nelerin yapıldığını ve onların da bunlara nasıl seyirci kaldıklarını bir bir aktaracağız...
  Onların da bildikleri gerçekleri ortaya koyacağımızdan hiç kuşku duymasınlar...
  Buzluğa dahi konmayan sütlerin günlerce tankerlerde bekletilmesi sonrasında ortaya ne tür sağlık sorunlarının çıkabileceğini de onlara bizzat uzmanlar aracılığıyla anlatacağız...
  Ama öncelikle yanıt arayan bir soruya cevap vermelerini istiyoruz...
  Bir kilo hellim yaklaşık 8 litre sütten yapılıyorsa ve sütün litresi bir lira 16 kuruş ise bu hellimin kilosu nasıl olur da birçok markette 10, 13, 15 liradan satılabiliyor?..
  Aynı ada üzerinde yaşadığımız Rumlarda ortalama hellim fiyatı neden 13 Euro?..
  Hesap makinesini elinize alın ve bizlere de bu durumu anlatın...
  Güneyde kilosu 40 lira iken, kuzeyde en pahalısı nasıl oluyor da 19 TL’ye satılıyor?..

Denetleyenler ahlaksızlık mı yaptı?..
 
  Güney Kıbrıs, hellimin tescili konusunda AB’den yanıt bekliyor...
  Ayrıca çok sayıda ülkeye çok yüksek oranlarda hellim ihracatı yapıyor...
  Ne var ki; ihracat yapılıyor diye hellim kalitesini denetlemekten ve en ufak bir aksilik karşısında ağır ceza uygulamaktan geri kalmıyorlar...
  Ortaya çıkarılan yanlışları halktan gizlemiyorlar...
  Geçtiğimiz aylarda bir hellim firmasına 170 bin, bir diğerine 150 bin, bir tanesine de 30 bin Euro ceza kestiklerini bizler de Rum gazetelerinden okuduk...
  Cezaların nedenini biliyor musunuz?..
  İçeriğinde yüzde 23 oranında keçi sütü bulunmadığı için...
  Yani bozulan, hijyen olmayan sütten imal edildikleri için değil...
  İçinde katkı maddesi olmasından dolayı da değil...
  Söz konusu firmalar, daha pahalı olan keçi sütünü yüzde 23’ün altında kullanmış diye ağır para cezası aldılar...
  Rum tarafı bunları açıkladığı zaman, ihracatlarını darbelemiş mi oluyor?..
  Yoksa üreticiye mi darbe vurmuş oluyor?..
  Bizdeki ‘ucuz kahramanlar’ önemli bir gıda maddesinin tüketilemeyecek duruma gelmesi karşısında önlem almak ve doğruyu bulmak yerine, ne yazık ki doğruların karşısına milli nutuklarla çıkmayı marifet biliyorlar...
  Hatta çizmeyi aşabiliyorlar...
  Öyleyse, süt ve hellim konusunda ‘hafif uyarıların’ devamında nelerin geleceğini beklemeye başlasınlar...
  Halktan sakladıkları ne varsa tümünü birer birer ortaya koymak boynumuzun borcudur...
  Bizim için halkın sağlığından daha değerli hiçbir şey yoktur...
  Herkese iyi haftalar... 
YORUM EKLE
YORUMLAR
Zekâyı Üçer
Zekâyı Üçer - 9 yıl Önce

Bütün gerçekler burda yazılı inşallah ilgililer bunları dikkate alır gerekeni yaparlar. Güzel yazı tebrikler Reşat bey :)

Hasan nihat erduran
Hasan nihat erduran - 9 yıl Önce

Beşparmaklarda taş ocağı yoktur!arada değirmenlik dağ yolu vardır...değirmenlik taş ocağı kktc karayolu master plan uygulamalarına ayrılmış ve 1974 e dek ingiliz ve rumun mahvettiği bir ocaktır...şu an maksadına uygun kullanılır ve yollarda kullanılan agrega burda üretilir.besparmakla hiç alakası yoktur!tşk.ler.

banner608

banner473