Demokratik rejimle yönetilen ülkelerde, iş başına gelenler halkın beklentileri, istekleri ve tercihlerine göre hareket etmek zorundadır.
Özellikle tüm halkın geleceği ile ilgili konularda yöneticiler, kesinlikle kişisel ideolojileri, misyonları ve inançları doğrultusunda karar veremez. Hiçbir yönetici ‘ben seçimle işbaşına geldim, bildiğim ve istediğim gibi hareket ederim’ diyemez.
Halkın görüşlerini benimsemeyen ve paylaşmayan seçilmişler ise yakın geçmişte İngiltere başbakanının yaptığı referandum yaptırır ve halktan farklı görüşte olması durumunda görevden ayrılır.
Kıbrıs sorununun çözüm seçeneği konusunda, ülkede yaşayan herkesin aynı görüşte olması mümkün değildir. Ancak halkımızın ezici çoğunluğunun birleşme ve federasyon yerine, iki devletli veya konfederal çözümden yana olduğu inkar edilemeyen bir gerçektir.
Yapılan açıklamalardan KKTC Meclisindeki milletvekillerin ezici çoğunluğunun da, federasyonun artık gerçekçi olamayacağı görüşünde olduğu anlaşılmaktadır.
Aslında fonksiyonel federasyon olan 1960 ortak Kıbrıs Cumhuriyeti deneyiminin başarısızlık ve acılarla sonuçlanmasına karşın, ilk baştan çözüm seçeneği olarak federasyon zemininde çözüm görüşmeleri yapılması yanlıştı.
Yaklaşık yarım asırdan beri federasyon zemininde yürütülen müzakerelerde sonuç alınamamasına rağmen, hala daha federasyonda ısrar edilmesi ve başka çözüm seçeneklerine karşı çıkılması, iki halkın da yararına değildir.
Rum liderin açıklamalarından, karar mekanizmasında iki halkın da eşit söz sahibi olmasının, potansiyel çatışmalara zemin hazırlayabileceği gerekçesi ile kabul edemeyeceği anlaşılmaktadır.
Federasyon dışındaki çözüm seçeneklerini ortaya koyan Rum lidere kızmak yerine, 1960 ortaklık yönetiminde yaşanan sorunların, önemli kararların alınmasında iki halk temsilcilerinin birlikte onay vermesinin sağlanmasındaki zorlukların hatırlanması, bilmeyenlerin de öğrenmesi daha doğru olacaktır.
Kıbrıs cumhuriyeti döneminde, hükümetin uyumlu çalışmaması bir yana, devlet kuruluşlarında iki halka mensup memurlar arasında bile, samimi işbirliği yoktu.
Tüm önemli kararların alınmasında her toplum temsilcisi, kendi halkına daha fazla çıkar sağlamak çabası içinde hareket ederdi.
Birleşik yönetimde iki halk mensupları arasındaki rekabet, gizli ve açık çatışmalar, sonunda kanlı olaylara ve iki halkın ayrılmasına yol açtı.
1960-63 ortak yönetim olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yaşanan sıkıntıları az çok bilen bir kişi olarak, Rum liderin endişelerinin gerçeklere dayandığı ve iki devletli, gevşek federasyon, gibi seçenekleri gündeme getirmekte haklı olduğu görüşündeyim.
Yaşanan deneyime rağmen hala daha federasyona saplanıp kalmak, boşuna emek ve zaman kaybına, üstelik ambargolarla cezalandırılmamızın sürdürülmesine sebep olacaktır.
Olası anlaşma referandumda halkın onayına sunulacağına göre, halka benimsemediği çözüm modellerinin dayatılması; boşuna emek, para ve zaman harcanması anlamındadır.
Zaten Rumların değişmeyen tutumu ve geçmişte yaşanan deneyimler, federal çözümün gerçekleşmesi, hatta referandumda kabul edilmesi durumunda bile, kesinlikle kalıcı olamayacağını göstermektedir.
Bu nedenle halkımızın geleceğinin risk altına sokulmaması için, Meclisimizin konuyu görüşerek müzakerelerin federasyon zemininde yapılmaktan vazgeçilmesi hususunda karar almasının isabetli olacağı görüşündeyim.
Halkımızın tercih ettiği çözüm savunulmalı
- 24 Şubat 2019, 05:00
- 51
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi