Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın, BMGS başkanlığında tarafların gerçekleştireceği zirve öncesi adayı ziyareti önemli idi. Ancak önce, Sayın Fidan’ın ziyaretinde titizlikle yaşama geçirdiği bir olaya değinmek gerekir. Sayın Fidan; KKTC Devlet ve Hükümet yetkilileri ile yaptığı resmi görüşmelerin yanı sıra; Ana Muhalefet Partisi CTP Genel Başkanı Sayın Erhürman ve Meclis dışı Muhalefet Partisi HP Başkanı Sayın Özersay ile de görüştü. Bu, Kıbrıs sorunun çözüm sürecinde, farklı bakış açılarına sahip olan, Kıbrıs Türk Toplumunun siyasi güçleri ile de ortak payda geliştirme çabasına değer verildiğini gösterir. Bu görüşmenin değeri, CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’in, Kıbrıs ziyaretinde, CTP Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman ile görüşmesinden sonra; kısır bakış açısına sahip olan Türkiye ve Kıbrıs’taki bazı kesimlerin; “federasyonu savunan Erhürman ile ne diye görüştü” diyerek, iç politik hesaplarla Sayın Özel ve Sayı Erhürman’a dönük yaptıkları ilkel saldırıları düşündüğümde, bu görüşmelerin değeri, daha da artmaktadır. Çünkü ciddi sorunların çözüm sürecinde, yalnız sorunun resmi tarafları ile değil ama toplumda yer alan farklı siyasi güçlerle de ortak payda bulmak önemlidir. Bu bakımdan Sayın Fidan’ın gerçekleştirdiği bu adım çok değerlidir.
Sayın Fidan’ın, Sayın Tatar’la gerçekleştirdiği basın toplantısında da önemli vurguları var. “Herkesin kendi iç politik endişeleri ve tartışma alanları var. Herkes kendi ezberini bozmadan güvenli alanda bulunarak, risk almadan mümkün olduğunca güvenli alanda siyasi olarak yoluna devam ediyor. Peki, bu adaya çözüm getiriyor mu?” demesi bu değerli vurgulardan biridir.
Ayrıca, “Türkiye, Yunanistan, iki toplum olarak beraber olmadığımız için geçmişi kaybettik. Dörtlü olarak bir araya gelerek geleceği kurtaralım. Barışçı yöntemlerle konuyu ilerletelim”, ifadeleri de çok değerli olan diğer bir vurgudur. Bunların samimiyetine dönük kuşku duyabilirsiniz. Ama aynı mantığa dayalı olarak, Türkiye’nin Kıbrıs Sorunu kadar önemli olan diğer bir “kadim sorunu” olan Kürt sorununa çare arayışında; İmralı, DEM Parti ve Abdullah Öcalan’ın da taraf olduğu diyalog arayışı bu bakışın bir başka gerçekleşen örneği olarak orta iken, bu adıma değer vermek gerekir. Yıkmak değil.
Kısacası, dünün ezberi içinde, iç politik endişelerle Statükoların “güvenli alanlarına sığınarak”; geçmiş, iç çatışma kutuplaşmasının argümanlarını tekrarlayıp siyaset yapmakla, sorun çözemezsiniz. Dolayısı ile yeni diyalogları nasıl kuracağız arayışı, “kadim sorunları” aşmanın esasıdır.
Sayın Fidan’ın, basın toplantısındaki, “Türkiye, Yunanistan ve İki Toplum olarak beraber olmadığımız için geçmişi kaybettik. Dörtlü olarak bir araya gelerek geleceği kurtaralım” sözleri de çok değerlidir. Çünkü Kıbrıs’ta çözüm; Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’nin iki yakasında, barış ve yumuşama iklimine önemli bir değer katar. Böylece; Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs halklarının barışçı gelişimi çok çok ileriye gider. Hele buna Kürt Sorunun çözümü de ilave olursa; tüm halklara, Türkiye ile Kıbrıs Türk Toplumuna ve Kıbrıs Rum Toplumu ile Yunanistan’a barışçı ve demokratik gelecek için çok önemli katkı sağlar.
Bundan ötürü bu yeni girişimleri, eski ezberlerin ışığında ne kuşkularla küçümseyelim, ne de öfkelerle boğalım. Her şeyi açık ve karşılıklı saygı ile sağlıklı tartışalım. Sayın Fidan’ın Muhalefet partileri ile görüşmesi önemlidir. Bu diyalogun gelişmesine katkı konulmalıdır.
Hakan Fidan ve yeni diyalog
- 13 Ocak 2025, 10:30
- 129
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi