Yazdığım son makaleme “Bekleyip göreceğiz” diye başlık atmıştım. Göreceklerimizi beklerken süreçte neler yaşanacağını, nelerle karşılaşacağımız da irdelemekte sonsuz faydalar var diye düşünüyorum.
Azınlık hükümetinin sonlanabilmesi için her yola başvuranlar, politik ahlakı hesaba katmadan davrananların tutumu şimdi ne olacak?
Hele Türkiye’ye sürekli olarak yakışık olmayan tavırlar içinde davrananların iktidara taşınmaları halinde nasıl bir tutum takınacaklarını doğrusu çok merak ediyorum!
Doğrudur, on ay süren hükümetçilik oyununun başarılı olduğu söylenemez!
Pandeminin tetiklediği ekonomik olumsuzluklar, lokomotif konumdaki iki sektörün kilitlenmesi, ülkeye ne öğrencinin ne de turistin gelememesi, bütün bunlar yanında uyumsuz koalisyon yapısının zaman, zaman sersemlemesi vatandaşın perişan olmasına yetti de arttı bile.
Yazdık, yazıyoruz, yazacağız “Vatandaş sefil duruma düşürüldü…”
Sefil durum halleri ilk defa mı yaşandı? Hayır, hani o dörtlü koalisyon dönemi vardı ya, o dönemde dövizin yükselme halleri baştaki koalisyonu çaresiz bırakmış ve vatandaş bugünküne benzer konumlara taşınmıştı.
Toplumda çöplerden beslenen kesim işte o günlerde yaratılmıştı!
UBP’nin yapılması kaçınılmaz bir Kurultayı var.
Uygunsuz müdahaleler olamadığı takdirde genel başkanının kim olabileceğini görür gibiyim.
Önemli olan Şubat 2022’de yapılacağı hesaplanan genel seçimlere kadarki süreçte hükümet yapısı nasıl oluşacak?
Bu zaman içinde bütçe var, on üçüncü maaşlar var! Seçim hükümeti bile olsa bir yapı ortaya çıkarılabilecek mi? Ekonomik badirelerin üstesinden gelebilecek maharetli politikacılar temayüz edebilecek mi?
Zaman içinde benzer olumsuzlukları yaşayan tüm siyasi partiler propaganda sürecinde vatandaşa neyi anlatacaklar?
Çok merak içindeyim, hangi siyasi yapı öne çıkıp da “ben başaracağım, ekonomiyi ben düzlüğe çıkaracağım” diyebilecek?
Alternatifler arasında Rum’a yama olmayı, “nasıl olursa olsun, yeter ki bir çözüm olsun” mantığı içinde davranma eğiliminde olanlardan söz ediliyor!
“Türkiye den para dilenmektense, nasıl olursa olsun, yeter ki bir anlaşma olsun” yaklaşımları içinde olma hesapları yapanlardan bahsediliyor.
Hade bakalım, kolay gelsin!
Bilinmelidir ki böyle bir tavır içinde bulunmak açıkça vatana ihanetten başka bir şey değildir!
İşte o gün dananın kuyruğunun koptuğu ve çöpe gittiği gündür!