Duyduk, duymadık demeyin...
Rum lideri Nikos Anastasiadis; Pazar akşamı gerçekleşecek yemek öncesinde KKTC lideri Mustafa Akıncı’ya açık mesaj gönderdi:
“Eğer Güven Yaratıcı Tedbirlerin görüşülmesini amaçlıyorsan, faydalı bir diyalog başlatılması çabalarının akıbeti kötü olur...”
Yani müzakereler başlamaz...
Vay vay vay...
“Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış” derler ya...
İşte böyle bir şey...
Kapıyı vurup giden adam, sarsılan güveni artırabilmek için, dans etme dahil çeşitli ‘yakınlaştırıcı’ ve ‘güven artırıcı’önlemler önereceğine, tam tersini yapıyor...
“Karşıma yakınlaştırıcı önerilerle çıkma’ diyor...
Neticede aynı kentten, aynı yaşta iki insan...
Yakınlaşmadan neden korkuyor, anlaşılır gibi değil...
Papadopulos bile bu konuda daha yumuşak bir politika izliyordu...
Çözüme gitmeden ‘ön hazırlıktan’ söz ediyordu...
Yakınlaşma, sarılma, koklama, konaklama ve ileri...
Papadopulos’un siyaseti böyleydi...
Şimdi Anastasiadis tam tersini savunuyor...
Yakınlaşma olmadan sonuca gitmek istiyor...
“Oldu da bitti maşallah...”
Çocukların sünnetinde o sözü söylerler ama, öncesinde at üstünde davullu, zurnalı geziyi ve hediye vermeyi de ihmal etmezler!..
Bizde önşart yok
Halbuki, kapı vurma krizi sonrasında müzakereleri yeniden başlatmak için önşart sunması gereken taraf biz değil miyiz?..
En azından bir özür dilemesi gerekmiyor mu Anastasiadis’in?..
“Bir daha olmayacak” demesi gerekmez mi?..
Demiyor işte...
Güven Yaratıcı konuların konuşulmasını dahi istemiyor...
Cep telefonları ve araç sigortalarında ‘ortaklığı’ reddettiği halde müzakere masasında isteklerinin büyük bir kısmını elde ettiği için şımarıklık yapıyor...
“Ne yapsam, ne etsem gelecekler bu masaya” diyor...
Nitekim, güçlü bir çekim gücünün olduğunu görebiliyoruz...
Ne var ki; taraflar arasında güven yaratılmadan, doğrudan evliliğe gittiğimizde nelerin olabileceğini düşünerek hareket etmeliyiz...
Enosis kutlamasında kararı Meclis yerine Eğitim Bakanlığı’nın verecek olması endişelerimizi gidermiyor...
Ders kitaplarından da çıkarılmasını, Enosis kelimesinin kullanılmasının dahi yasaklanması gerekiyor...
Aksi halde ‘Zido Enosis’ diye bağırdıkları günlere döneriz...
Ve bu tek yanlı aşkın maliyeti çok ağır olur...