Rumlar propaganda sanatını çok iyi biliyor...
En zor koşullarda bile propaganda için maddi, manevi her türlü fedakarlığı gösteriyor...
İlgili birimlerinde hem maaşlı, hem de gönüllü insanlar çalışıyor...
Ciddi organizasyonlar ve Beyin Fırtınası gerçekleştirerek, seçtikleri hedefe varmak için ne gerekiyorsa, onu yapıyorlar...
İleri yaşa gelmiş varlıklı Rumların ‘hayattaki en son görevi’ Helen davasına hizmet etmektir...
Düşündüklerini gazetelerde paralı ilan şeklinde olsa bile yayınlıyor, kitap basıyor ve bu kitapları en etkili bir şekilde dağıtıyorlar...
En somut örnek; Agros su, Ena meyve suları ve Carlsberg biralarının da sahibi olan işadamı Fotis Fotiadis’tir...
Fotiadis, belirli aralıklarla Kıbrıs konusunda Rum hükümetine öneri sunuyor, ortaya koyduğu görüşlerle Rum kamuoyunu etkilemeye çalışıyor...
Anastasiadis’e hitaben yayınladığı son mektubunda, Türkiye’den gelecek suya dikkat çekerek bunun ‘korkunç bir silah’ olduğunu vurguluyor...
Önce korku veriyor
İşadamı Fotiadis’in uyguladığı strateji, çözümsüzlük senaryoları üretmektir...
Bunun için de Anamur’dan gelecek suyu ön plana çıkarıyor ve Rum halkına ‘öcü korkusu’ veriyor...
“Dikkat ediniz, tedbir almazsak Türkiye bizi yutacak” demeye getiriyor...
Ardından da önerilerini sıralıyor...
Önerilerin tümü, Türkiye’yi kıskaca almaya yönelik...
Silah olarak da AB’nin kullanılmasını öneriyor...
Kıbrıs’taki doğal gaz yataklarından Türkiye’nin tamamen mahrum edileceği projelerin hazırlanmasını istiyor...
Ayrıca Türkiye’yi zora sokacak ve bazı tavizler vermeye zorlayacak baskıları gündeme getiriyor...
AB’yi, tamamen Rum çizgisine getirmeye çalışırken, Kıbrıslı Türklerin, Türkiye’ye daha da yakınlaşmak zorunda kaldığını hesaba katmıyor...
Ünlü Rum işadamı, daha önceki açıklamalarında, iki toplumlu, iki bölgeli federasyona karşı çıkmıştı...
Annan Planı döneminde ‘OHI’nin başını çekmişti...
Dönemin Rum Lideri Tassos Papadopulos’a en güçlü desteği vermişti...
Kıbrıslı Rum meslektaşlarımızın ‘sohbet sırasında’ söylediklerine göre ‘OHI’ kampanyaları için bir milyon Euro harcamıştı...
İşin ucunda kendi çıkarları var
Peki neden OHI?..
Çünkü; olası bir çözüm sonrasında şimdiki ticari gücünü kaybedeceği korkusuna kapılmıştı...
Yine bazı Rum meslektaşlarımızın sohbet ortamlarında söylediğine göre; en büyük korkusu Efes’ti...
Çözüm olması halinde, Kıbrıslı Rumların da Carlsberg yerine, Efes içeceğine inanıyordu...
Böylesi bir durumda şirketinin zora gireceğini söylemek yerine ‘Helenlerin gelir kaybına uğrayacağını’ ve ‘düşmanların güçleneceğini’ söylüyordu...
Neticede, kendisi gibi, diğer sermaye kesimlerinin de desteklemesi, ayrıca AKEL’in ‘iki yüzlü’ politikalarının da etkisiyle istediği oldu...
Yani OHI galip geldi...
Peki sonrasında?..
Sonrasında, kuzeydeki Rum mülklerinin büyük bir kısmında betonlar yükselmeye başladı...
Rum ekonomisi ise zayıfladı ve bugünkü iflas noktasına geldi...
İşte önemli olan Kıbrıslı Rumların bu gerçekleri görmesi ve geçmişteki hataları tekrarlamak yerine artık Kıbrıslı Türklerle paylaşımı, birlikte yaşamayı kabul etmeleridir...
Bütünlüklü bir çözüm sonrasında her iki toplumun da bu topraklar üzerinde mutlu bir şekilde yaşaması için çaba göstermeleridir...
Kıbrıslı Türkler ‘kalıcı’ ve ‘güvenlikli’ bir çözüme dünden razıdır...
Geçmişin acılarını unutarak, mutlu bir gelecek için ikinci bir “evet”e de hazırdır...
Ama Fotoadis gibi düşünenler sayesinde Kıbrıslı Rumların yeni bir ortaklığa “evet” deme olasılıkları hala çok zayıf...
Hatta imkansız gibi...