9 Ocak Cenevre zirvesine doğru giderken gerek Kıbrıs'ın içinde, gerekse etrafımızda pek çok gelişme yaşanıyor.
Özellikle Türkiye'de meydana gelen vahşi terör saldırılarının arkasından, Rusya Büyükelçisi’ne dönük kahpe suikast bu açıdan da önemlidir. Zirve öncesi Türkiye üzerine oyunlar artmıştır.
Bu arada Suriye sorununda meydana gelen gelişmeler de önemlidir.
ABD Başkanlık seçimlerinden sonra yönetimin yeni seçilen ABD Başkanı Sayın Trump'a devri gerçekleşene kadar, başta Halep olmak üzere yaşanan hızlı pek çok gelişme de anlamlıdır.
Bu bölgedeki gelişmeleri son derece yakından etkileyecek bir başka gelişme de Türkiye, Rusya ve İran arasında oluşan olumlu üçlü zirvedir.
Bütün bunların Orta Doğu ve Doğu Akdeniz'de stratejik öneme haiz olan Kıbrıs'ı siyasi olarak etkilememesi düşünülemez.
Bu şartlarda
İşte böylesi karmaşık bir dış dinamiğin ortasında Kıbrıs sorununa karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm bulunması için 9 Ocak'ta Cenevre'de yapılacak çok önemli bir zirve öncesindeyiz.
Bu zirveden çıkacak olumlu bir çözümün, yalnız Kıbrıs'ın iki toplumuna değil ama, Türkiye ve Yunanistan'ı da bu karmaşık konjüktürde doğrudan doğruya olumlu olarak etkileyeceği de son derece açık bir gerçektir...
İçte durum
İşte böyle bir yapıda, Cenevre zirvesi öncesi Kıbrıs'a baktığımızda ise içte durumun son derece karmaşık olduğunu görmekteyiz.
Bakın geçtiğimiz günlerde federal çözüme sıcak bakmayan KKTC Başbakanı Sayın Hüseyin Özgürgün bir demeç vermişti.
Bu demecinde Sayın Özgürgün, çözüm olması halinde ertesi gün Kıbrıs Türk Toplumunun ekonomisinin çökeceğini söylemişti.
Ne ilginçtir, aynı mantığa dayalı açıklamayı, federal çözüme karşı olan güneydeki siyasi partilerin ortak olarak düzenlediği panelde konuşan DİKO Başkanı Sayın Papadopulos da dile getirdi.
Sayın Papadopulos, çözüm olması halinde güneyin 17 milyar dolarlık dış borçla işe başlayacağını, kuzeyin ise dış borcunun Türkiye tarafından silineceğini, bu yüzden federal çözümün güneyin ekonomisini çökerteceğini söyledi.
Sayın Özgürgün ile Sayın Papadopulos federal çözüm karşıtlıklarını, kendi toplum ekonomilerinin çökmesine neden olacağı konusunda ortaklaştılar...
Birbirine karşıt olanların gerçekte en yakın noktada olan uçlar oldukları böylece bir kez daha ortaya çıktı.
Papadopulos’un iddiası
Sayın Papadopulos yaptığı konuşmada 17 milyar dolarlık borçlarını da "Türkiye işgaline" bağladı. Vay ki ne vay.
Peki Sayın Papdopulos, GSYH'nın % 5 inden fazlasını Kıbrıs sorunu yüzünden askeri harcamalarda tüketen bir ekonomi olarak, çözümle birlikte bunun ortadan kalkmasının hiç mi bir avantajı yok?
Sayın Özgürgün ve ortağı Sayın Serdar Denktaş ise Kuzeyde yaşadığımız ekonomik sıkıntılar nedeni ile halka yaptıkları açıklamalarda, nedeni hep, Kıbrıs sorunu nedeni oluşan izolasyonlara ve siyasi duruma bağlamaktadır.
Yani Sayın Papadopulos'un ekonomik sıkıntılar nedeni olarak Türkiye'yi sorumlu göstermesi gibi, UBP ve DP başkanları da kuzeydeki ekonomik sıkıntıların ana nedenini Kıbrıslı Rumlara ve dünyaya bağlamaktadır.
Ekonomik sıkıntıların nedenini, süren çözümsüzlüğün yol açtığı statükoya bağlayanlar, bunu aşacak olan federal Kıbrıs çözümüne karşıtlıkta, bu kadar birbirlerine yakın olabilirler?
Bunun tek bir nedeni vardır. Bu fiili durumun sürmesinin siyasi, ideolojik ve ekonomik olarak belli kesimlere sağladığı fayda bu ortak buluşmanın nedenidir.
Bu yüzden birbirine karşıt en uç noktada olanlar, sonuç itibarı ile 9 Ocak zirvesinden federal çözüme doğru olumlu sonuç çıkmaması konusunda, en yakın durumda bulunabiliyorlar.
Sahi bu arada yine soralım.
Neden Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin bu en zor döneminde Cenevre'deki 9 Ocak zirvesine katılacağını açıklamasına karşın hala, KKTC Başbakanı ve KKTC Başbakan Yardımcısı yani UBP ve DP başkanları katılımları ile ilgili tek bir açıklama yapmıyor?
Üstelik bir diğer açıklama yapmayan da Yunanistan Başbakanı Sayın Çipras'tır.
İşte 9 Ocak zirvesine doğru giderken dışta oluşan önemli gerilimlerle birlikte, içte yaşanan bu gelişmelerde dikkat çekicidir. Bu yüzden sağduyuyu hiç kaybetmememiz gerekiyor.
Evet, 9 Ocak zirvesine giderken Güneyde federasyon karşıtı partilerin ortak ret cephesi girişimlerini son derece dikkatli bir şekilde izlemeliyiz. 9 Ocak zirvesinin başarı ile sonuçlanması için herkes elinden geleni yapmalıdır.