Sözde “Maraş Belediye Başkanlığı” için 25 Ağustos’ta yapılacak seçimde bağımsız yarışacak olan Andreas Lordos, Maraş’ın yalnız Türklerin değil, Rum siyasi partilerinin de ‘rehinesi olduğunu’ söyledi. Lordos ailesinin 1974 öncesinde Maraş’ta 10 tane otel işlettiği belirtiliyor.
Politis’e özel mülakat veren Lordos “kentimizi, 1976’da alevleri üzerindeyken bize geri veriyorlardı, 1978’de ise hibe ettiler. Şimdi içerisine giriyorlar. Sistem, geri almayı onca kez reddetti. Kentimizi Türklerden almak için önce partilerimizden almamız gerek” ifadesini kullandı.
Lordos, seçilmesi halinde ilk yapacağı işin, ünlü hukukçularla işbirliğinde, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın “Maraş, Evkaf’a aittir” ve BM’nin “New York’ta karar verilir” şeklinde özetlenen argümanları bozmak olacağını söyledi.
Andreas Lordos “Bu siyasi rehinliğe son verme talebini yollarda, salonlarda ve her nerede gerekirse dile getireceğim. Başarırsak, iki taraf masaya çağrılacak. Bu da kapalı kent içerisinde başlayan tek yanlı faaliyete son verecek. Olumsuz gelişme olursa, o zaman da Kıbrıslı Türk dostlar mücadelemize destek vermeye çağrılacak. Bildiğim kadarıyla gelecekler de” dedi.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in bir “işgal bölgeleri müsteşarlığı kurmasının şart olduğunu” öne süren Lordos, BM kararları temelinde ve BM’nin desteğiyle olması gereken geri dönüşlerinin pratik konularının göğüslenmesi planı hazırlanması için Rumlardan oluşacak bir grup kurulması gerektiğini söyledi.
Lordos “Maraş’ın bir ‘siyasi koz’, sorumlunun Türkler olduğunu göstermek için bir ‘poster’ olduğu zihniyeti değişmeli. Ben, o posterin sorumlusunun ilk başta, iktidar sahibi olup, ahmakça ‘hayır’ deyip kendimizi uzağa savuranlardır diyorum. Maraşlıların, müdahale olmaksızın kendi aralarında çalışmasına izin verileceği umuduyla hükümete bizimle işbirliği çağırısı yapıyorum” ifadelerini kullandı.
Çözümü vardır
Kapalı Maraş’ın Kıbrıs Türk idaresi altında açılmasını önlemek için BM ve AB ile sıkı işbirliği yapmak niyetini ortaya koyan Lordos, Kapalı Maraş’ın Kıbrıs Türk idaresi altında açılması halinde kente gidip gitmeyeceği sorulduğunda ise özetle şunları söyledi:
“Vatandaşlar ve devlet, Anayasa’nın 34’üncü ve 35’inci madde tahtında, mülklerini edinme hakkından yararlanmak için olanakları tüketmekle mükelleftir. Bu haklar her imkanla, yerli ve yabancı hukukçuların da desteğiyle kullanılmalıdır. Her şeyin çözümü vardır, yeter ki partiler Maraş’ı, kendi sürecini planlaması için rahat bıraksın ve Anayasa’ya saygılı olsun.”
Aynı gazete, sözde “Maraş Belediye Meclisi”nin, Barış Harekâtı’nın ikinci aşamasının 45’inci yıldönümü nedeniyle dün BM himayesi altındaki Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması talebinde bulunduğu “ortak bir karar” onayladığını yazdı.
Habere göre, kararda, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 9 Ağustos görüşmesi sonucunun olumlu bulunduğu ve müzakerelerin gecikmeksizin derhal başlamasının beklendiği kaydedildi. Kararda ayrıca “Maraş’ın iadesi meselesi öncelikle insanidir ve birincil öncelik olarak ayrıca yönetilmelidir. Bugünkü statükonun kalıcılaştırılması ve meşrulaştırılması eğilimindeki faaliyetlere karşıyız” ifadelerine yer verildi.
Kararda, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri “yasadışı”, Kıbrıslı Türklerin envanter çalışması için Kapalı Maraş’a girmeleri, Kıbrıslı Türk uzmanların kapalı Maraş’ın açılması ve Evkaf’ın mülkiyet statüsüne dair söylemleri “kabul edilemez” olarak nitelendi.