banner564

Tarihi itiraf

“Girne’nin nüfusu 1974’te 4 bindi, bugün 44 bin oldu” diyen Anastasiadis, buradan göçmen olan Rumları daha fazla kandıramayacağını söyledi

Tarihi itiraf
banner598

    Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin düşüncelerini açıklarken, özellikle Girne ve Güzelyurt konusunda önemli itiraflarda bulundu.

   “Girne’nin nüfusu 1974’te 4 bindi, bugün 44 bin oldu” diyen Anastasiadis, buradan göçmen olan Rumları daha fazla kandıramayacaklarını söyledi.
   Rum göçmenlerin, zaman geçtikçe “taksimin sağlamlaştığından” kaygılandığı,  bunun kamuoyuna da yansıdığı ve yeni neslin Kıbrıs sorununu ve Kuzey Kıbrıs’ı bilmediği belirten Anastaiadis “Bu durum büyük ölçüde dikkate alınıyor” dedi ve şunları söyledi:
   “Aynı zamanda, mülkler yitirildiği için, Türk uzlaşmazlığı Kıbrıs sorununun çözümüne müsaade etmediği için, gidip bana dayatılan herhangi çözümü kabul mü edeyim? 45 yıl sonra Girne’deki durum nedir diye sordunuz. 1974’te Girne kentinde sakin kişi sayısı 4 bin, Girne kazasında 12 bindi. Bugün Girne kenti sakinleri sadece 44 bin. Girnelileri, geri dönme olanakları olacak veya durum kötüye gitmeyecek diye daha ne kadar kandıracağız bana söyleyin.  Hali hazırda değişti.”

Güzelyurt artık verilmeyebilir

   Anastasiadis “1974’ten beri toprak çok önemli başlıktı. Ancak zamanla, özellikle 2004’ten sonra toprağın ikinci plana geçtiği ve Omorfo’nun (Güzelyurt) yeni bir prosedürde var olmayabileceği görünüyor. Bunu dikkate alıyor musunuz?” sorusuna karşılık “Nasıl dikkate almam. Olgular kötüleşiyor. Mesele, sorunların çözülebilmesi için bu ülkede barış ve istikrar olması yolunun bulunmasıdır” dedi.
   Gazetenin “bir zamanlar ısrarla talep ettiğimiz bölgeler iade edilmese bile mi?” diye üstelemesine karşılık Anastasiadis “Talep ettiğimiz bölgelerin iade edilmemesini kabul ederim diyemem” dedi ve şöyle devam etti:
   “Doğrusu, olabildiğince çok Kıbrıslı Rum’un Kıbrıs Rum idaresi altında geri dönmesi ve mülklerini geri alamayacaklara ödenmesi gereken tazminatların azalması için, adil bir toprak ayarlaması  olmasıdır. Dolayısıyla, işgal ile şekillenen bir alan içerisinde adaleti tesis ederek, yalnız bir ayağı kolaylaştırmıyor, aynı zamanda mülklerini geri almayacakların tazmini konusunu da etkin şekilde göğüslüyoruz.”

Yeni fikirlerini açıkladı

   Fileleftheros “Akıncı’ya Fikirler Paketi İle…  Başkan Anastasiadis Desantralize Federasyona Dair Veriler Sunacak” başlığıyla manşete çektiği haberinde, Rum Yönetimi’nin fikirler üzerinde çalışıp, sunmaları için akademisyenler görevlendirdiğini yazdı.
   Rum Yönetimi açısından öncelikli konunun,  “devletin işleyebilirliğini engelleyeceği” iddiasıyla Türk tarafının olumlu oy ısrarından kaçmak olduğunu kaydeden gazete, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın desantralize federasyona atıf yaparak herhangi bir senaryo ve çözüm modelini dışlamadığını hatırlattı ve Rum tarafının istediklerini şöyle sıraladı:
   “Devletin işleyebilirliği sorununun çözülmesi, siyasi eşitliğin BM kararlarında ve bütün federal yasalarda belirlendiğinin netleştirilmesi ve vetonun sadece Kıbrıs Türk toplumunu ilgilendiren meselelerde olması gerekiyor. Anastaiadis’in bu konuda 5 Temmuz 2017 Crans Montana önerisi de bulunuyor.
   Türk tarafının ortaya koyduğu şekliyle olumlu oy’a yoğun itiraz var. Lefkoşa,  olumlu oy benimsenirse 1960’taki sorunların tekrarlanacağına işaret ediyor. Yine, temel yetkiler ve ilkeler dışarıda bırakılırsa geriye 120 ilke kalıyor. Desantralize federasyon önerisi de bu mantıkla sunuldu.”

Doğal gaz ve Kıbrıslı Türkler

Her bir toplum için hayati öneme sahip yetkiler olarak hangilerini gördüğü ve Kıbrıslı Türkler için hayati öneme sahip konunun ne olduğu sorulan Anastasiadis Rum siyasi parti başkanları konseyini toplayarak, Kıbrıslı Türklerin endişelerini gidermek için, Ulusal Hidrokarbon Fonu’nun derhal geçirilmesini istediğini hatırlattı. Anastasiadis, şöyle devam etti:
“Daha dün parlamenterler konuyu sordu. Onlara istedikleri değişikliği yapabileceklerini söyledim. İsterlerse hiçbir meblağı serbest bırakmasınlar, hatta kamu borcu için bile.  Sunulan yasa tasarısı tahtında, en az yüzde 50 olmasına rağmen, rezerv 6 milyarı geçse bile kimseye dokunmaz. Yeterli güvenlik ve iyi niyetimizin göstergesi söz konusudur. Yüzde 50’si Kıbrıslı Türklere ait olduğu için değil, yasa maddeleri tahtında gaz satışından edinilecek gelirin yüzde 50’si fon güvencesi, dolayısıyla Kıbrıs halkının tamamına kalacağı için. Oradaki meblağdan Kıbrıs Türk toplumu rahatça yararlandırılabilir.
EastMed, doğal gazın Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya nakledilme yöntemiyle ilgilidir.  Boru hattının nereden geçeceğinin, Kıbrıslıların çıkarlarının güvence altına alınması kadar önemli olmadığına inanıyorum. Avrupa’nın çıkarlarıyla Kıbrıslıların çıkarlarının çakışması halinde, Kıbrıslı Türklerin çıkarları bu durumdan etkilenmeyecek. Türkiye’nin, boru  hattının Türkiye’den geçmesine dair malum tutumu var. Kıbrıslı Türkler de aynını söylüyor. Bu noktada, olumlu oy hakkının kullanılması, tamamen Kıbrıslıların çıkarlarıyla ilgili olmayan bir konuyu engelleyip engellemeyeceği noktasındaydı.”

AB ve Ekonomi merkezi devlette

   Anastasiadis, “desantralizasyonun kendisi için tam olarak ne demek olduğu” yönündeki soruyu yanıtında, “Merkezî hükümetin yetkileri “üç tek”te, yani tek uluslararası temsiliyet, tek egemenlik ve tek vatandaşlıkta, ekonomi konularında ve Avrupa Birliği konularında sınırlandırılabilir” dedi.
   Rum lider şöyle devam etti:
   “Bu ilke kabul edildikten sonra desantralizasyonun ne olduğunu belirlemenin tek başına bir tarafın değil, tarafların işi olduğunu söyledim. İşleyebilirlik sorunlarını desantralizasyonla daha kolay aşacağımızda neden ısrar ediyorum? Çünkü bu, gerek Kıbrıs Türk toplumunun “Rum tarafının nüfus çoğunluğunu suistimal edebilir” endişesini, gerek Kıbrıs Rum toplumunun, her yerde olumlu oy biletinin kullanılmasının anlaşmayı bozup yıkabileceği endişesini azaltabilir. Bu şekilde federal hükümetin yetkilerini azaltarak,  Kıbrıs Türk veya Rum toplumunu etkileyebilecek kararları da sınırlandırırız.  Daha açık ve net söylüyorum ki olumlu oy, Kıbrıslı Türklerin çıkarları için güvenlik kalkanı olacak ve koruyucu olarak kullanılacak. Çok önemli bir şey daha ekleyeyim. 2014 ortak ‘açıklamamızda merkezi hükümetin iki devletin yetkilerine veya devletlerin merkezi hükümetin veya birbirlerinin yetkilerine müdahale etmeyeceğinde uzlaşmıştık. Bu nasıl sağlanır? Olumlu oyla. Yani, bir güvenlik sistemi olmalı.” 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474