Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AKEL Lideri Andros Kiprianu ile yaptığı görüşme sonrasında Politis gazetesinin sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin hem iki bölgeli, iki toplumlu federasyona hem desantralize federasyona, hem konfederasyona, hem de iki devlet çözümüne hazır olduğuna vurgu yapan Çavuşoğlu, Rum tarafına hitaben “önce hangi çözümü istediğinizi söyleyin” dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin güvenlik başlığında hareketler yaptığını ancak Rum tarafının başka başlıklarda karşılık vermediğine işaret ederek, Crans Montana sonrasında Kıbrıs sorununda başka yaklaşımlar aranması gerektiği inancını dile getirdi.
Röportajı iki tam sayfasında aktaran gazeteye göre, Çavuşoğlu, güvenlik konusunda kartlarını kapalı tuttu. “Güvenlik melesini peşinen görüşmemiz doğru değil. Başka konular da var, sorun sadece asker değil” ifadesini kullanan Çavuşoğlu “Annan planında, Türkiye’nin ne kadar esnek olabileceğini gösterdik, başarılamadı. Her şeyden önce neyi müzakere ettiğimizde anlaşmamız gerek. Ne tür çözüm? Federasyon mu, konfederasyon mu, iki devlet mi, dördüncü veya beşinci seçenek mi? Önce kendi aramızda görüşüp müzakere çerçevesinde, müzakerenin referans şartlarında gayrı resmî uzlaşalım” dedi.
Kıbrıs sorununun, kurulduğundan beridir Ak Parti’nin önceliği olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu “2004’de Burgenstock’ta Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafı masadan kaçmak isterken biz bunu yapmadık, anlaşmayı imzaladık ve her iki tarafta da referanduma götürdük. Kıbrıs Türk tarafı planı yüzde 65’le kabul etti ancak Rumlar reddetti” hatırlatmasını yaptı.
Çavuşoğlu, 1974’teki müdahale nedeniyle Rumların korkuyor olabileceğini ancak öncesinde yapılanlar nedeniyle Kıbrıslı Türklerin de korktuğunu belirterek şunları ekledi:
“İlk önce, iki toplumun yan yana barış içerisinde yaşaması gerektiğini anlamalıyız. Bu, güven yaratıcı önlemler ve adil ve sürekli çözüm aracılığıyla olmalı. Korkuyu ve taraflar arasındaki kötü hissiyatı geride bırakmanın en iyi yolu budur.”
Güven yaratıcı önlemler
Türkiye olarak Rumların korkularının göğüslenmesine nasıl katkı koyduğu sorulan Çavuşoğlu Türkiye’nin, bütün yakınlaşmaları ve bütün güven yaratıcı önlemleri desteklediğini hatırlattı. Çavuşoğlu, “Cep telefonları konusunda da, elektrik şebekelerinin bağlanmasında da dini liderleriniz, Türk tarafından elektrik satın almaktansa elektriksizlikten ölün daha iyi gibi açıklamalar yapıyor. Bu tür mesajlar Türkiye’den veya Kıbrıslı Türklerden gelmiyor. Türkiye’den Türk tarafına ulaşan suyun ve getirmeye çalıştığımız elektriğin Kıbrıslı Rumlar ile paylaşılabileceğini söylüyoruz” dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin destek vermesine rağmen GSM şirketlerinin işbirliği veya roaming uygulaması gibi bazı güven yaratıcı önlemlerin gerçekleşmediğini belirtti. Maronitler gibi azınlıkların KKTC’ye dönmesi için çalışma yapıldığını, bu önlemi de tereddütsüz desteklediklerini anlattı.
Çavuşoğlu, Crans Montana’da Türkiye’nin Güvenlik ve Garantiler konusundaki tek esnek ülke olduğunu ancak daha baştan, sıfır asker ve sıfır garantinin “non-starter” (peşinen kabul edilmez) olduğunu ortaya koyduklarını hatırlattı.
Politis’in, “Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkından vazgeçmeye hazır olduğu sinyalini verdiği” iddiasına karşılık “bunu kim diyor?” diye soran Çavuşoğlu, “Hiçbir şey vermedik. Bu konuyla ilgili dört aşamalı bir plan vardı ancak maalesef ikinci aşamadan sonra Guterres döndü ve toplantıyı bitirdi. Hedef, bütün konuları müzakere etmemizdi. Ancak diğer masada, Kıbrıslı Rumlar, Crans Montana’da iki taraf arasında varılan yönetim ve dönüşümlü başkanlık gibi bazı yakınlaşmalardan caydı. Guterres de sadece Türkiye’nin adım attığını, esnek olduğunu ancak sonunda hiçbir şey olmadığını anladı. Çerçevesi bile işlemedi ve bize, son toplantı olduğu söylendi. Prosedür başarısız olunca, Crans Montana’da attığımız adım ve önerilerimizi geri çektik. Müzakereler olursa, önerilerimizi masaya getirebiliriz.”
Türkiye AB üyesi olduğu zaman
Rum tarafında, güvenlik meselesinin çözülmesi için federal Kıbrıs’ın NATO’ya girmesi ihtimaline dair bir tartışma başladığı hatırlatılarak, Türkiye’nin bu konudaki tutumu sorulduğunda “çözüm olduğunda ve Türk tarafı AB’de olduğunda elbette Ada’nın başka örgütlere katılımına dair düşünceler olacak” cevabını verdi.
Çavuşoğlu’na “mesela Kapalı Maraş kentinin açılması gibi daha büyük adımlar düşünmez misiniz?” sorusu soruldu. “Bütün bunlar Crans Montana’daki paketimizin içindeydi ancak başarılamadı” hatırlatmasını yapan Çavuşoğlu “toprak, mülkiyet, dönüşümlü başkanlık, yönetim... Bütün meseleleri bir arada çözebilirdik. İki taraf bunun için 2014’ten beri aylarca müzakere etti ancak maalesef Crans Montana’da konuları kapatmayı başaramadık. Her iki tarafın da menfaatine olan, konuları ayrı ayrı seçmek ve adım adım gitmek yerine kapsamlı bir çözüme varmaktır” dedi.
Gazete, Çavuşoğlu’na, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile olasılıkları görüştüklerinde iki devlet konusunu gündeme getirdiği bilgisi aldıklarını belirterek “cevabınız ne oldu?” diye sordu. Çavuşoğlu, Türkiye’nin Crans Montana’dan itibaren hiçbir seçeneği reddetmediğini, hiçbirinde ısrar etmediğini belirterek şunları söyledi:
“Bakınız, farklı alternatifler var diyoruz. Hepsini masaya koyalım, Ada’dan veya garantörlerden farlı fikirlere açığız. Neyi müzakere ettiğimizi önceden görüşüp, anlaşmamız gerek. Mesajım bu. Herhangi biriyle konuşurken hiçbir çözümde ısrar etmiyorum. Ne Kıbrıs Türk tarafıyla, ne Anastasiadis’le, ne Andros Kiprianu’yla, ne de BM Genel Kurulu vesilesiyle New York’ta üç garantörler olarak görüştüğümüz Yunanistan ve Birleşik Krallık ile. Söylemeye çalıştığımız nettir. Bir başarısızlığa daha lüksümüz yok. Bu nedenle, zaman ve enerji harcamadan, araya seçimler girmeden önce kendi aramızda anlaşmamız gerek. Çok zaman harcadık. Sürekli, yalnız Türkiye ve Kıbrıslı Türkler tarafından değil, ortak kabul görecek bir çözümün zamanı geldi. Nihayetinde her çözüm, her iki taraftaki referandumda halk tarafından desteklenmeli, aksi halde yeniden başarısız oluruz.”