Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis yayımladığı son Yeni Yıl mesajında, Kıbrıs sorununu çözemeden ayrılacak olmaktan duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve bunun sorumluluğunu Türkiye’ye yükledi.
Anastasiadis, konomik krizin göğüslenmesinde yaptıklarını öne çıkararak, başarısızlıklarını pandemiye ve Rusya’nın Ukrayna müdahalesine bağladı.
Anastasiadis başkanlık seçimine kısa bir süre kala Fileleftheros’a verdiği geniş demeçte; halefi için 5 kırmızı çizgi ortaya koydu ve “Türkiye’nin süpergüçmüş gibi davranma ve gerek Kıbrıs’a gerek Ege’ye gerek Suriye’ye veya Libya’ya veya Dağlık Karabağ’a müdahale etme stratejik tercihi değişmezse, dostluk hareketleriyle olguların değişebileceğine inananlar hayal dünyasında yaşar” dedi.
Kırmızı çizgiler
Anastasiadis’e göre “aşılmaması gereken kırmızı çizgiler” şunlar:
“Üçüncü tarafların müdahalesi olmadan bağımsızlığın ve egemenliğin güvence altına alınması. Türk askerinin çekilmesi. Bosna-Hersek’te veya Lübnan’daki gibi bir sonuca götürmeyecek işleyebilir bir yönetim şekli sağlanması. Avrupa müktesebatının güvenceye alınması. İki dönemlik görev süresinde Kıbrıs sorunundaki icraatlarının savunulması.”
Garanti ve asker istemiyor
Kıbrıs sorununun ve Kıbrıslı Rumların kabul edebileceği bir çözüm bulunması hedefiyle çıkmazın aşılması perspektifinin durumunun kendisini endişelendirdiğini söyleyen Anastasiadis Rum halkının kabul edebileceği çözüm şeklini “yönetim mekanizmaları veya yabancı askerlerin, özellikle de Türk askeri varlığı ile garantiler olmadan işleyebilirliği ve devletin bağımsızlığını güvenceye alacak bir çözüm” diyerek tarif etti.
Anastasiadis, Kıbrıs sorununda, özellikle de Crans Montana’yı gündeme getiren 2014’ten 2017’ye kadarki müzakere sürecinde yapılması gerekmesine rağmen yapmayı ihmal ettiği herhangi bir şey olduğunu düşünmediğini belirtti.
Crans Montana’da ilk kez Türkiye’nin AB’nin de huzurunda müzakerelere katılmasını ve Rumlar için ana sorunlardan olan “garantilerin kaldırılması ve Türk askerinin çekilmesinin” BM Genel Sekreteri tarafından tanımasını başardıklarını söyleyen Rum lider “ilk kez, Toprak konusunda Annan Planı maddelerine dönülerek itirazımızın yüzde 1’de kaldığı ve bizi anlaşmaya çok yaklaştıran harita teatisi yapıldı” dedi.
Bir olumlu oy veto yetkisi anlamına gelir
Anastasiadis “devletin işleyebilirliğini sağlamak, “Kıbrıs Türk toplumuna veto yetkisi vermek anlamına gelen, merkezî hükümetin bütün kararlarında bir olumlu oy talebini aşmak için bir dizi öneri sunduğunu” söyledi.
Anastsiadis, “Hükümet politikasının parti programları temelinde ittifaklar aracılığıyla belirleneceği, Cumhurbaşkanı Rum Cumhurbaşkanı Yardımcısı Kıbrıslı Türk olacağı, başbakanının da 4 yıl Rum ve 2 yıl Kıbrıslı Türk olacak şekilde dönüşümlü olacağı parlamenter sistemle başkanlık sistemini önerdik. Bu şekilde yönetim ve karar alma şeklindeki birçok sorun aşılacaktı. Güven yaratıcı Önlemler de, benimsenseydi, kuşkuları kaldıracak, iki toplumun da endişelerini giderecek olumlu bir ortam oluşturacaktı” diye ekledi.