Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastaiadis’in sözde “Omorfo Belediyesi”nin düzenlediği “işgal karşıtı” eylemde kullandığı “Kıbrıs sorununda taviz vermem için bana baskı yapıyor, Türkiye’yi aklıyorlar” sözüne AKEL’den sert cevap geldi.

   AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu Anastasiadis’i “yüz yüze konuşurken başka, kamuoyu önünde başka konuşmakla” suçladı.
   Fileleftheros’un “Anastasiadis ve Yanındakiler Türkiye’yi Aklıyor… AKEL’den Başkan’a, Yüz Yüze Başka, Kamuoyu Önünde Başka Konuşuyor Sert Cevabı” başlıklı haberine göre Anastasiadis’in sözlerinin ucunun AKEL’e dokunmadığını belirten Kiprianu “Nikos Anastasiadis ve çalışma arkadaşları, icraatları ile Türkiye’yi aklıyor ve kendisine, Kıbrıs sorununun yakıcı yönlerinde görüş belirtmek zorunda kalmama olanağı veriyor” ifadesini kullandı.
   Kiprianu “geçen haftaki Ulusal Konsey toplantısında kendisine, AKEL’in ne zaman prensip konularında taviz vermesini istediğini sorduk, aldığımız cevap ‘benim suçum değil’ idi.  Kamuoyu önünde başka, yüz yüze konuşurken başka konuşuyor” dedi, özetle şunları ekledi:
   “Türkiye’yi aklayan  Nikos Anastasiadis ve çalışma arkadaşlarıdır. İki buçuk yıldan beridir Kıbrıs sorunundaki uzayan çıkmazın olumsuz etkileri konusunda  uyarı yapan AKEL değil.
İki buçuk yıldır; böyle devam ediyor ve büyük bölümü Türkiye’ye ait olmakla birlikte bizim de sorumlusu olduğumuz çıkmaz uzarsa, Kıbrıs açısından yıkıcı bir seçenek olan iki devlet çözümü konusunun mutlak şekilde  ortaya konulacağı, Türkiye’nin  MEB’de bize meydan okuyacağı uyarısında bulunduk, ki şu anda bunlar oluyor. Bunlar olurken de, olmasına icraatlarıyla izin verenler değil,  uyardığımız için biz suçlu oluyoruz.
   Anastasiadis’in,’bazıları benden Kıbrıs sorununda kabul edilemez tavizler vermemi istiyor, yaptıkları eleştiriler ile Türkiye’yi aklıyor, bizim tarafı hayal bile edilemeyecek şekilde zora sokuyor’ şeklindeki saldırısı bizimle ilgili değil, bize dokunmuyor çünkü  AKEL olarak ortaya koyduğumuz tezlerle hiçbir alakaları yok.
   Türkiye,  Kıbrıs sorununun garantiler, güvenlik, toprak, mülkiyet, etkin katılım, olumlu oy  gibi önemli yönlerinde pozisyon almaya mecbur edilirse, zorlanır. Bu da  ancak, özlü müzakerelerin yeniden başlamasıyla olur.”