Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Yeorgios, “Kıbrıs’ın, Helenizm’in son ileri karakolu olduğunu, Kıbrıs kaybedilirse Yunanistan’ın çözülmeye başlayacağını, sıranın Ege’ye, Trakya’ya, Makedonya’ya geleceğini” savundu.
Yeorgios; Yunanistan’a, Türkiye ile arasındaki açık meseleleri Kıbrıs’ı dışarıda bırakarak kapatmaması ve Rum-Yunan Ortak Savunma Sahası Doktrini’nin etkinleştirilmesi çağrısında bulundu.
Kathimerini, “Yeni Jüstinyen ve Kıbrıs Başpiskoposu” Yeorgios’un 1949 “Athienu” (Kiracıköy) doğumlu olduğunu, bir “anti işgal eylem” sırasında tutuklandığını ve kötü muamele gördüğü iddiasıyla Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) verdiğini yazdı.
Gazete, Yeorgios’un Aralık 2022’de de yeni Başpiskopos seçilmesinin “Yunan Kilisesi ve Fener Rum Patrikhanesi ile ilişkilerin pekiştirilmesindeki ısrarı bilindiği için Güney Kıbrıs, Yunanistan ve Fener Rum Patrikhanesi tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandığına dikkat çekti.
Tarih kitaplarına girmek istiyor
Rum Ortodoks Kilisesi olarak Yunanistan okullarında “İngiliz sömürgesinden kurtulmak için verilen mücadelenin kutlanması talebinde bulunduğu hatırlatılarak bunun sebebi sorulan Yeorgios, “Helenizm’in bir parçası olarak Yunanistan’dan, okullarda okutulan tarih kitaplarında kendilerine de birkaç sayfa ayrılmasını isteme hakları olduğuna inandığını” söyledi, özetle şunları ekledi:
“Kuzey Epir (Makedonya) ve Küçük Asya (Anadolu) tarihlerini öğrendiğimize göre neden Kıbrıs’ın tarihini de öğrenmeyelim? Kurtuluş mücadelemiz Kıbrıs tarihinin çok önemli bir sayfasıydı. Bu mücadele Kıbrıs’ın kökleri yüzyıllara dayanan Helenliğinin göstergesiydi. Helen merkezini her zaman ana vatan olarak gördük ve bu mücadele Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesi için yapıldı. Bütün Helenizm’in de bilmesi iyi olur.”
III. Makarios’u “halkını kölelikten özgürlüğe güden yeni Musa” olarak gördüğünü söyleyen Yeorgios, “Her yaptığını, halkının iyiliği için yaptı. Bu nedenle bugün, ülkemizi kurtarmak için bize bıraktığı değerlerin ve mirasın peşinden gidiyoruz. Örneğin, Türkiye’nin istiladan sonra müzakereleri zaman kazanmak ve işgal mevkilerini sağlamlaştırmak için kullandığını görünce uzun soluklu mücadele ilan etti. Bize de ‘ülkeyi kurtarmak için devam ettirin’ emri verdi” dedi.