Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, hükümetinin “Kıbrıs Helenizmi” diye nitelediği Rumları koruyacak, “ev arkadaşı unsur” diye nitelediği Kıbrıslı Türklere de saygı gösterecek bir çözüme ulaşmaya çalıştığını söyledi.  

   Politis haberi “Kıbrıslı Rumlar İçin Güvenlik, Kıbrıslı Türklere Saygı… Başkan Baf’ta Garantilerden Söz Etti” başlıklı haberinde Anastasiadis’in konuşmalarında “Ulusu, Kıbrıslı Türkler ile toplumsal hayat arkadaşlığıyla evlendirdiği” yorumunu yaptı.

   Habere göre “EOKA Mücadelesi Tarihi Anısı”, “EOKA’cılar Derneği” ve “EOKA Kurtuluş Mücadelesi Vakfı”nın davetiyle Aşağı Baf’taki eski limanda açılan “Kurtuluş Mücadelesi 55-59” sergisine katılan Anastasiadis hükümetinin, “Kıbrıs Helenizm’ini koruyacak ve hayat arkadaşı unsura saygı gösterecek bir çözüm”  için çaba harcadığını söyledi. Anastasiadis, “İstenen, herkesin ve Kıbrıslı Rumların etnik kökenine saygı gösterilmesidir” diye ekledi.

   Anastasiadis, Rum tarafının “AB üyesi devletlerden daha az bağımsız olunmasını da üçüncü ülke garantilerini de” kabul etmeyeceğini tekrarladı. “21’inci yüzyılda, tehlikeliyiz diye veya garantilere veya garantörlere veya işgal ordusunun bir bölümünün daimi kalmasına ihtiyacımız olduğunun söylenmesini de kabul etmiyoruz” ifadesini kullandı ve Crans Montana’yı çıkmaza sürüklenme nedeninin de bu olduğunu öne sürdü.

    Rum Yönetimi Başkanı, EOKA için şunları söyledi:

   “Kıbrıs halkının tamamının (gazete burada “Kıbrıs Rum toplumunu kast etti” ifadesini kullandı) EOKA ideali, en kritik ve etkin tarihi eylem olarak öne çıkmış ve uzun vadeli özgürlüğünü elde etme mücadelelerin zirvesini teşkil etmiştir. Mücadelenin sonu, başta arzu edilen Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesini gündeme getirmemiş olabilir ancak İngiliz sömürge idaresine son vermiş, vatanımızın bağımsızlığını ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasını gündeme getirmiştir.”

Habere göre Anastasiadis, bu sergi öncesinde Baf-Neo Horio’da (Yeniköy) düzenlenen anma töreninde yaptığı konuşmada ise “Akıllarında, insan hakları ve temel özgürlüklerin tesisinden mahrum olacakların bulunduğu bir Avrupa devleti olmadığını” söyledi.

   “Sınırlarımı ve ulusal itibarın nereye kadar uzlaşıya olanak tanıdığını biliyorum” diyen Anastasiadis şunları ekledi:

   “Kıbrıslı Rumları aşağılayacak ve Kıbrıslı Türkler karşısında azalmış hissettirecek bir şeyi kabul etmem söz konusu değil. Herkes anlamalıdır ki –bunu vatandaşlarımıza da söylüyorum- barış ancak, haklara karşılıklı saygı gösterilmesiyle hakim olabilir. Diyalog aracılığıyla Helenlerin onurlu var oluş şartlarını yaratmak arzusundayız. Kıbrıslı Türklerle, vatandaşlarımızla barış içerisinde birlikte yaşamak istiyoruz.”