Güney Kıbrıs’ın faşist siyasilerinden, DIKO Başkanı Nikolas Papadopulos, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Kıbrıs sorunundaki müzakerecilik ve değerlendirme kabiliyetinden kuşku duyduğunu söyledi.
Papadopulos, Rum yönetiminin şimdiki Başkanı Nikos Anastasiadis ile eski başkanı Dimitris Hristofyas arasında tam bir eşleşme (örtüşme) olduğu, ikisinin de DİSİ ve AKEL ile işbirliği içinde “ülkeyi yeni bir felakete sürükleyecek bir çözüme yol açacakları” görüşünü ortaya koydu.
Haftalık Kathimerini’nin Anastaiadis, DİSİ ve AKEL’i Kıbrıs sorununda Türk tezlerini kabul etmekle suçladığı hatırlatılarak dayanağının ne olduğunu sormasına karşılık Papadopulos “dönüşümlü başkanlık, garantili çoğunluk, yabancı yargıçlar ve göçmenlerin mülklerindeki kullanıcı hakları” örneklerini verdi, özetle şunları ekledi:
“Müzakerelerin gidişatı da Anastaiadis’in, DİSİ’nin, AKEL’in ve Kıbrıs Türk tarafının açıklamaları da bunu gösteriyor. Müzakereler Barbaros’un Kıbrıs MEB’indeki aylar süren istilasından sonar başladı, Anastasiadis de DİSİ ve AKEL de iyi ortam olduğundan söz ediyor. Kıbrıs Türk tarafı, taviz vermesi gereken bütün konulardaki ezeli kabul edilmez tezlerinde sabit görünüyor.
Akıncı’nın bazı algı oluşturma açıklamalarını bir kenara bırakırsak, Türkiye’nin asker, garantiler, yerleşikler, mülkiyet hakkı ve göçmenlerin geri dönüşü, daimi sapmalar ve Kıbrıs Rum tarafını doğrudan ilgilendiren diğer konuların neresinde değişti söylesinler. İyi ortam olmasına getirilebilecek tek izah, yönetim başlığında Türk tezlerinin kabul edilmiş olmasıdır.”
Tatmin olmadı
Anastasiadis’in Rum Ulusal Konseyi’nde yaptığı bilgilendirmeden tatmin olmadığını, BM’den, yabancı diplomatlardan, diplomatik kaynaklardan ve basından çok daha geniş bilgi aldıklarını belirten Papadopulos, bu bilgilerin de ortamın iyi değil kötü olduğunu gösterdiğini söyledi, şöyle devam etti:
“Anastasiadis’in muteber müzakereci olmadığına ve müzakerelerde Kıbrıslı Rumların haklarını yeterince savunmadığına inanıyorum. Ülkeyi ve Kıbrıslı Rumları daha az sevdiğinden değil, farklı kriterleri ve farklı anlayışı olduğu için…
Annan Planı’nı iyi çözüm olarak görüyor olması nedeniyle Anastasiadis’in Kıbrıs sorunundaki olguları ve verdiği tavizlerin ardındaki tehlikeleri değerlendirebilme kabiliyetinden kuşkuluyum. Bir de Hristofyas’ın kaldığı yerden devam ediyor.
Hristofyas’la tam örtüşmüş durumdadır, bu da müzakerelerdeki ölçüsünden ve kriterlerinden kuşkulanmama neden oluyor.
Güvenlik konusunu biraz netleştirelim. Sadece Kıbrıslı Rumların güvenliği tehlikededir. Birkaç mil uzağımızdaki Türkiye’dir, Yunanistan değil. DİSİ ve AKEL 50 yıl önce Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklere yönelik birkaç münferit şiddet olayını ve EOKA B albaylarının darbesini Türkiye’nin 1974’te yaptıklarıyla eşitlemekten vazgeçsin.
Türkiye gibi bir ülke varken kötü veya belirsiz bir çözüm ne AB ne de başka bir uluslararası örgüt tarafından düzeltilebilir. Soruyorum: Kıbrıslı Rumların özgürlükleri ne zaman 4’e indirildi? Göçmenlerin hakları bu ‘dört özgürlük’ içerisinde mi?”
Güncelleme Tarihi: 27 Temmuz 2015, 08:49