Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in, bakanlığın 2020 bütçesinin de ele alındığı Rum Meclisi Maliye Komitesi toplantısı sırasında Kıbrıs sorununun da aralarında bulunduğu bazı konularda açıklamalarda bulunduğu haber verildi.
Fileleftheros gazetesi “Referans Şartlarının Kilitlenmesini Bekliyorlar- Lefkoşa Berlin’de Yapılacak Üçlü Görüşmede Sonuç Çıkmasını Bekliyor” başlıklı haberinde, Hristodulidis’in toplantı sırasında “Berlin’deki üçlü görüşme, Kıbrıs sorunuyla ilgili bir sonuç getirmesi gerekir ve getirebilir. Lefkoşa’nın inancı bu şekildedir ve yeni bir hareketlilik ortaya çıkması aynı zamanda çıkmazın aşılması için referans şartları üzerine bir anlaşma veya karşılıklı anlayış olmasını umuyor” şeklinde bir mesaj gönderdiğini iletti.
Gazeteye göre Hristodulidis, milletvekillerinin Kıbrıs sorunundaki gelişmeler ve 25 Kasım görüşmesiyle ilgili sorularına yanıtında “daha öncesinde ne olduğuna bağlı olarak, ileride atılacak olan adımlar için yolu açacak olan elle tutulur sonuçlar ortaya çıkmasının mümkün olduğunu” dile getirdi.
Hristodulidis, 25 Kasım’da Berlin’de BM Genel Sekreteri ile liderler arasında gerçekleştirilecek olan görüşmenin öncesinde, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs için atadığı geçici özel danışman Jane Holl Lute’un görüşmeye hazırlık yapılması için adaya gelmesinin beklendiğini de açıkladı.
Liderler görüşmesi
Hristodulidis açıklamasında, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın geçtiğimiz gün yaptığı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i “9 Ağustos’ta yapılan liderler görüşmesinin sonucuna ilişkin yanlış bilgilendirmede bulunmakla suçladığı açıklamasına” da yanıt verdi.
Buna göre, bir sonuç ortaya çıkması için, bu görüşmenin sonucuna gönderme yapan Rum bakan, iki liderin de bu görüşmelerinden sonra BM Genel Sekreteri’ne başvurduklarını ve bunun sonucunda ise Lute’un geçtiğimiz Eylül ayında adaya geldiğini anımsattı.
Açıklamasında üçlü birliklerine de değinen Hristodulidis “Üçlü işbirlikleriyle Münhasır Ekonomik Bölgelerini politik ve hukuki anlamda korumakta olduklarını” savunarak, “Kıbrıs tarafından veya üçüncü şahısların yardımıyla, durumun askerileştirilmesinin (militarize edilmesinin) söz konusu olmadığını” ifade etti.
Hristodulidis, üçlü işbirliklerinin neticesi konusunda kuşkusu olanları, bu işbirliklerinin olmaması halinde durumun ne olacağını kendi kendilerine sormaya da çağırdı.
Açıklamasında savunma işbirliklerine de değinen ve bunların “saldırgan” olarak yorumlanmaması gerektiğine işaret eden Hristodulidis, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütün hükümetlerinin 1960’dan bu yana savunma işbirlikleri yaptığını” ileri sürdü.
ENİ-TOTAL şirketlerinin enerji programının askıya alınmasına dair haberler konusunda ise Hristodulidis, böyle bir şeyin geçerli olmadığını ve 7’inci parseldeki sondaj hedefinin şirket açısından doğrudan öncelik olmadığını, çünkü (şirketin) çok kısa zaman önce bu parselin haklarını aldığını belirtti.
Kıbrıs’taki BM Barış Gücü (UNFICYP) konusundaki bir soruya da yanıt veren Hristodulidis, barış gücünün adadan çekilmesi meselesinin, UNFICYP’in görev süresinin uzatılmasına ilişkin son iki toplantıda da ortaya çıkmamasına rağmen “bir rahatlama olmaması gerektiğine” işaret etti.