Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis tarafından bilgilendirilen Temsilciler Meclisi Başkanı Yannakis Omiru, müzakereler konusunda Rum tarafının temel hedeflerinden söz etti ve bu hedeflere bağlı kalınmasını istedi.

   Temel hedefleri sıralarken, Türk askerinin ve tüm TC kökenli göçmenlerin adadan ayrılmasını şart koşan Omiru, bunun dışında 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları’nın ortadan kaldırılacağını söyledi.

  Omiru, mülkiyet konusunda ilk söz hakkının mal sahibinde olacağını, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devam edeceğini   belirtirken, Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis “mülkiyette anlaşmaya varılan şey, kişisel mülkiyet hakkıdır. Global mal takası ve dolayısıyla mülkiyet hakkının ortadan kaldırılmasıyla ilgili eski Türk tezi dikkate alındığında, bunun en önemli gelişme olduğuna inanıyoruz” dedi.

     Hristodulidis söyle dedi:

   “Şu anda yapılmakta olan, mülkiyet konusunun tabi olacağı belirli kriterlerin görüşülmesidir. Bizim tarafın istikrarlı tezi, yasal mal sahibinin ilk söz hakkına sahip olması gerektiğidir.”

   Hristodulidis; BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin, kullanıcıya da hak tanındığı yönündeki açıklamasını hatyırlatan gazetecilere “Ben tezlerimizi tekrarladım. Ne Eide’nin ne de herhangi başka birinin değil Başkan’ın sözcüsüyüm. Başkalarının açıklamalarına dayanarak yorum yapmak isteyenler varsa, uzlaşılanlar dışında başka bir şey söyleyemem” yanıtını verdi.

   Omiru’nun ortaya koyduğu hedefler:

   1- Türk askeri işgaline son verilmeli, yerleşikler uzaklaştırılmalı, 1960 garantileri tasfiye edilmeli. 

   2-Anayasal yönde devletin, halkın, kurumların ve ekonominin birliğini güvence altına alacak çözümde ısrar edilmeli. İnsan haklarının ve temel özgürlüklerin mutlak uygulanmasında ve Avrupa normlarının, daimi derogasyonlar (sapmalar) olmadan uygulanmasında ısrar edilmeli. Birincil hukuk olursa çözümün bir mantığı olamaz, olmaz. Bu, Kıbrıs’ın AB Katılım Sözleşmesi’nin 10’uncu protokolüne aykırıdır. 

   3-Çözüm, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamını, federasyona dönüşmesini güvence altına almalı, partenojenezi dışlamalıdır.

   4-Mülkiyette, özellikle kişisel mülkiyet ve taşınmaz dağılımında Uluslararası Hukuk ve Avrupa Hukuku’nun kesin kural ve ilkelerinin uygulanmasında ısrar edilmesi gerektiğini vurgulamak isterim. Yasal mal sahibi, sağlanacak tedavide ilk söz hakkına sahip olmalıdır. Sözde kullanıcıların, yani işgal altındaki taşınmazları gasp edenlerin hak ve tercihleriyle ne ahlaki ne de hukuki açıdan bir eşitleme asla olamaz.”