Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin, Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki iyimser açıklamaları Rum lideri Nikos Anastasiadis’i de rahatsız etti.
Müzakerelerde uzlaşı sağlanmamış birçok konunun bulunduğunu açıklayan Anastasiadis, Eide’nin kısa sürede başarı için Kehanet yeteneğinin sorgulanması gerektiğini söyledi.
Politis Gazetesi “Başkanlık Eide’nin Mesajından Rahatsız... Nikos Anastasiadis Hoşnutsuzluğunu Alenen Ortaya Koydu” başlığıyla manşete çektiği haberinde, Anastasiadis’in, “alaycı bir şekilde ‘kâhin’ diye nitelediği Eide’nin aşırı iyimser değerlendirmelerinden duyduğu hoşnutsuzluğu alenen ortaya koymaktan çekinmediğini” yazdı.
“Anastasiadis’in Eide için ‘kâhin’ nitelemesini; yetkililerinin gelecekte yaptıkları veya ihmalleri ile Kıbrıslı Rumlara baskı ortamı oluşturmaktan kaçınması için BM’yi ‘yola getirme’ çabasıyla yaptığı” yorumunda bulunan gazete, Rum Yönetimi’nin 2004 sahnesinin tekerrür etmesini istemediğini ve çoğu kez BM’ye, Kıbrıs sorununun çözüm çabalarının iletişim yönetimini çok önemsediği mesajını verdiğini kaydetti.
Gazete, Eide’nin “aşırı” iyimser değerlendirmelerinin, Rumların kendilerini zaman baskısı altında hissetmesini istemeyen Rum yönetimini zor duruma soktuğuna dikkat çekti. Haberde, “Anlaşıldığı kadarıyla Eide Brüksel’i New York’tayken bilgilendirdi ve basına sızdırılanlar Başkanlığı çok rahatsız etti. Gazeteciler dün Başkan Anastasiadis’e Eide’nin değerlendirmelerini sordu. Anastasiadis hoşnutsuzluğunu alenen ortaya koymaktan çekinmeyip bunların aşırı iyimserlik olduğunu söyledi” denildi.
Politis’teki haber, şöyle devam etti:
“Anastasiadis alaycı bir şekilde ‘Sayın Eide’nin kehanet yeteneğinin, zamanı geldiğinde yardımcı olmasını dilerim’ dedi ve ekledi: ‘Diyalogda ciddiyet gerekir ve özellikle dikkatlerin, her iki toplum tarafından kabul edilecek bir çözüm olması çabalarına odaklanması lazımdır. Bu nedenle kat etmemiz gereken mesafe ve zaman vardır. ’
Sözünü ettiği mesafenin Sayın Akıncı’nın ayrı çoğunluklarla ilgili ifadeleriyle alakalı olup olmadığı sorusuna doğrudan cevap vermekten kaçtı ve benimsendikleri anlamına gelmemekle birlikte herkesin kendi görüşünü söylemeyi yeğlediğine, hedefin de anlaşmazlığın daraltılması olduğuna işaret etmeyi seçti.”
Güncelleme Tarihi: 06 Ekim 2015, 09:32