banner564

Güçlü olan kazanır

Yıllar önce BRT’de bir programa konuk olmuştum...

   Kıbrıs sorununun yine en hareketli dönemlerinden biriydi...

   Yöneltilen bir soru karşısında “bizim ne iç, ne dış politikada aktörümüz yok... Biz sadece birer piyonuz...” demiştim...

   Hiç unutmam, aşırı sağ çevrelerden tepki gelmiş, programın tekrarı önlenmişti...

   Geçtiğimiz hafta Diyalog’a konuşan Dışişleri eski bakanlarından Tahsin Ertuğruloğlu da, Kıbrıs konusunda karar vericilerin ‘büyük güçler’ olduğuna dikkat çekmiş “aktör onlardır” demişti...

   Bu bir gerçek...

   Hiç kimse gerçeklerden kaçamaz...

   Veya gerçeklerden kaçarak siyaset yapılamaz...

   Etrafımızda nelerin döndüğünü görebilecek durumda olmalıyız...

   Mısır hala kaynıyor...

   Irak’ta sular durulmadı...

   Suriye’de son bir yılda öldürülenlerin sayısı, Kıbrıslı Türklerin sayısından daha fazla...

   Türkiye uzun yıllar terör belası yüzünden binlerce insanını kaybetti...

   Yunanistan, gücüne bakmadan ve gerçekçi hesaplar yapmadan, sırf Türkiye’ye kafa tutabilsin diye silahlanmaya akıl almaz paralar harcadı...

   Hem silahlanma, hem de ‘siesta’ alışkanlığı yüzünden iflas noktasına geldi...

   Nüfusun neredeyse yarısı işsiz ve aç kaldı...

  

Kıbrıs’ta neler oldu

   Ve kendi ülkemize bakalım...

   Çok yanlış bir siyaset yüzünden sınır kapıları 29 yıl süreyle kapalı tutuldu...

   İki toplum arasındaki ilişkiler tamamen koptu...

   Bunun bir sonucu olarak düşmanlık duyguları patlama noktasına geldi...

   Geçmişte yaşanan sınır eylemlerini ve bu eylemlerde hayatlarını kaybedenleri düşünelim...

   Bütün bu olanlar, güneyde yeni doğan bebekten, en yaşlısına kadar herkesin Türk düşmanlığını körükledi...

   Kuzeydekiler ise ‘zafer nutukları’ üzerine kurulmuş bir düzende ‘ganimeti’ yasallaştrmaya çalıştı...

   Ama olmadı...

   Bundan sonra hiç olmayacak...

   Kiliselerin, özel mülklerin talan edilmesine göz yumuldu...

   Adamızın doğasına ve yaşam koşullarına uygun mimari yok edildi...

   Uzun yıllar ‘bilinçli bir şekilde’ İmar planları çıkarılmadı...

   Rumlardan kalan oteller ve fabrikalar iyi işletilmedi...

   Köylerin isimleri değiştirildi...

   Ve işin en ilginç yanı, elde edilen inanılmaz olanaklara karşın Kıbrıs Türkü mutlu bir yaşam sürdüremedi...

 

Kötü siyasetin sonucu

 

   Bütün bunlar; Kuzey Kıbrıs’ta temelsiz ve bilinçsiz bir siyasi yapının oluşmasındandır...

   Güney Kıbrıs’takine benzer bir başkanlık sistemi yerine, bizim için çok lüks olan parlamenter sistem tercih edildi...

   Bilgi, görgü ve deneyimi yerle bir edecek ‘Üçlü kararname’ sistemine geçildi...

   İngiliz ve Kıbrıs Cumhuriyeti döneminden kalma deneyimli bürokratlar kapı dışı edilirken, ‘parti rozeti’ takan deneyimsiz insanlar üst kademelere getirildi...

   Her hükümet değişiminde onlar da kapı dışarı edildi...

   Güneydeki siyaset anlayışı ile asla mukayese edilemeyecek, dünyanın en kötü uygulamaları sayesinde bu ülke uçurumun kenarına getirildi...

   Her fırsatta yatıp, kalkıp Türkiye’ye “Allah razı olsun” dememiz gerekiyor...

   Eğer Türkiye buraya para akıtmasaydı...

   Bizim batırdığımız bankaların mudilerine ödeme yapmasaydı...

   Yol, köprü, baraj, telekomünikasyon ve elektrik projelerine destek vermeseydi...

   Yerlerde sürünür olacak, yıllar öncesinden teslim bayrağını çekerek sınırda toplanacaktık...

 

Sıra geldi uzlaşıya

 

   Şimdi, sayın Ertuğruloğlu’nun da belirttiği gibi aktörlerin konuşma zamanı...

   Akdeniz’in ‘cennet köşesinde’ ne Rumların ırkçı, faşist düşüncelerine, ne de bizlerin dağları, ormanları, köyleri ve kentleri talan etmemize daha fazla göz yumulmayacağını açık ve net bir şekilde belli etmeye başladılar...

   Ayrıca, Türkiye’nin de ‘oluşan koşullar’ çerçevesinde Kıbrıs konusunda adım atma kararlılığında olduğu ortadadır...

   ABD’nin Kıbrıs Büyükelçisi John Koenig’in iki gün önce bir Rum gazetesine yapmış olduğu açıklamadan da bu anlaşılıyor...

   Bakın Koenig ne diyor:

   “ABD Başkanı Obama ile Başbakan Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Burns ile Türkiye Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Sinirlioğlu görüşmelerine Kıbrıs sorunu sıklıkla konu edildi. Türkiye gerçekten çok ciddidir ve çözümün başarılması için elinden geleni yapacak.”

   Hiç olmazsa bugünden başlayarak evimizin içini ve önünü temizlemeye başlayalım...

   Yeni İskele’de kimin başkan olacağından çok, toplumu sağlıklı bir çözüme ulaştıracak önlemlerle uğraşalım...

   Gelinen noktada, üç-beş tane siyasi partinin alacağı kararlar değil, aktörlerin söyleyecekleri önemlidir...

YORUM EKLE

banner608

banner474