Dünkü yazımızda Güney Kıbrıs’ın propaganda konusundaki üstünlüklerini ve bu konuda yürütülen faaliyetleri özetlemiştik…
Bugün de Kıbrıs’ın kuzeyine bakacağız…
Çok sayıda köyden göç etmiş, üretimden büyük ölçüde koparılmış, aile yakınlarını yabancı ülkelere göndermiş, Türkiye’den gönderilen gıda yardımlarıyla ayakta durabilen ve Türkiye’den gönderilen paralarla kamu çalışanlarının maaşlarını ödeyebilen bir Türk Yönetimi vardı…
Yunan Cuntası’nın 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ta gerçekleştirdiği askeri darbe 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları çerçevesinde Türkiye’ye ‘adaya müdahale hakkı’ sağlamıştı…
Türkiye; askeri harekatla ada topraklarının yüzde 38’inin Türk kontrolüne geçmesini sağladı…
Barış harekatından kısa bir süre sonra; yani 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu…
Bu süreçte çok partili demokratik sisteme geçildi…
Güneyden gelen Kıbrıslı Türkler, Rumlardan kalan evlere yerleştirildi…
Türkiye’de askeri idarenin işbaşında olduğu 13 Kasım 1983’te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi…
Bu kadarını herkesin bilmesi ve unutmaması gerekiyor…
Gelelim ana konumuza…
Yani propaganda sanatına…
Kıbrıslı Rumların üstünlüğü karşısında, Kıbrıslı Türklerin de ‘haklı davasını’ bir şekilde anlatması gerekirdi…
Bu amaçla Dışişleri Bakanlığı bünyesinde hem ‘Enformasyon’, hem de ‘Tanıtma’ dairesi kuruldu…
Bayrak radyo-televizyon kurumu geliştirildi…
Türk Ajansı kuruldu…
Yani güneyde olanlardan bir fazlası kuzeyde faaliyete geçirildi…
Harcanan paranın miktarını bilen yok…
Fakat; bu kadar kuruma ve harcanan paralara karşın, bazı önemli tarihi olaylar dünyaya anlatılamadı…
Bırakın yabancı ülkeleri…
Türkiye’deki Türklere anlatılamadı…
Bugün oldu 1963-1974 dönemini doğru dürüst anlatan gerçeklere dayalı bir belgesel yapılmadı…
Okullardaki eğitim geriledi
Harekat sonrası dünyaya gelen çocuklara dahi 1974 öncesinde yaşananlar okullarda tam olarak öğretilmedi…
Kendi mücadelesini bilmeyen bir toplum yetiştirildi…
Siyaset ise iki farklı çizgi üzerine oturtuldu…
Bir kesim ‘milliyetçilik’ adı altında Türkiye’ye sarıldı…
Diğer kesim ‘milliyetçileri’ ve ‘Türkiye’yi hedef alarak ilerlemeyi tercih etti…
Türkiye; askeri harekatla Kıbrıslı Türklerin ekonomik açıdan da önlerini açtı…
Kuzeyde kalan Rum mülkleri zaman içerisinde büyük değer kazandı ve yabancılara yapılan satışlardan yüz milyonlarca dolarlık gelir sağlandı…
Ama devletin kurumlarında ‘önemli mevkilere’ büyük ölçüde kendi ulusal davasını savunamaz insanlar getirildi…
Kritik kurumların başına, işin uzmanları getirilmediği için, ulusal dava hiç kimseye anlatılamadı…
Barış Harekatı öncesinde göçmen durumuna düşürülen ve silahlı saldırılarda şehit olanlarla ilgili kalıcı belgeseller yapılmadı…
Bayrak radyo ve televizyon kurumundaki arşivlerin dahi yok edildiği yönünde iddialar var…
Cunta darbesi sırasında ülkeyi terk etmek zorunda kalan Cumhurbaşkanı-Başpiskopos Makarios’un, Türkiye’ye ‘askeri müdahale çağrısını’ hatırlayan yok…
Bu konuda elde kayıt yok…
Güneyde kalan Türk mülklerini ve eserlerini konu eden de yok…
Erenköy olaylarını anlatan tek belgesel var…
O da Diyalog TV’nin eseri…
Atlılar-Muratağa-Sandallar ve Taşkent (Dohni) katliamlarına ilişkin KKTC devletinin yaptırmış olduğu tek belgesel yok…
Herhangi bir yayın da yok…
Taşkent belgeselini de Diyalog TV yaptı…
Tüm bunlar ihmallerimizin ne kadar büyük olduğunu göstermiyor mu?..
Evet; adada yeni düşmanlıklar, çatışmalar istemiyoruz…
Ancak; adanın tarihini herkesin doğru bir şekilde bilmesinin şart olduğunu söylüyoruz…
Türkiye’nin önemi
Kıbrıs’ın kuzeyinde bazı yerel bankaların içi boşaltılırken, parasını kaybeden tüm mevduat sahipleri Türkiye tarafından tazmin edildi…
Kısaca; Türkiye, Kıbrıslı Türkleri sadece askeri yönden değil, ekonomik yönden de destekledi…
Hala destekliyor…
Bugün elektrikler kesilmiyorsa Türkiye’nin gönderdiği santrallerin devreye girmesinden dolayıdır…
Bilinen gerçeklere karşın, Türkiye zaman zaman siyasetin yönlendirdiği bazı kesimlerin hedefi haline getirildi…
İçte kendi ihmallerimizin yarattığı sonuçların faturasını Türkiye’ye kesmek isteyenler oldu…
Sevindirici olan şu ki; Türkiye bunları dikkate alarak Kıbrıslı Türklerin tamamına ceza kesmedi…
Hiçbir zaman “başınıza geleni çekiniz” demedi…
Tam tersini yaptı…
Dağları ve denizleri aşarak adaya su getirdi…
Bunun kıymetini bilmeliyiz…
Zaten Başımıza ne Gemiş ise Kıbrıslı Türklerin Altın yıllarını yaşadığı KTFD’tinden KKTC’ye geçtikten sonra Gelmemişmidir yani ? Elektrik Kurumu da dahil Tüm Sektörlerimizin batma noktasına gelmesi ‘ En önemli kuruluşlarımızın Batması ‘ Fakirlik ve Yoksulluk ile Tüm Sahtekarlıkların Uyuşturucunun İnsan Kaçakçılığının Suçluların ve Tetikçilerin Kol gezdiği küçücük Ülkemizde KKTC ile gelmemişmidir yani ? TMK’nu çalıştırmadan Yağmalayıp Koçanlayıp gelene gidene Sattığımız Rum Malları ile Sahte Emlakçıların Sahte Koçanların Sahte Avkatların Cirit attığı KKTC’de şişirdiğimiz İnşaat sektörümüzün de Elimizde patlamasına neden şaşırıyoruz ki ? Ülkemizin Gözdesi olan ve Ülkemize Turist ve Yatırımcı Yağdıran KTHY Batıran Zihniyet neden Üretimi Turizmi ve İhracatımızı Batırmasın ki ? Aynaya bakıp gerçekçi olmalıyız KKTC’yi 41 yıldır Yönetemedik ve maalesef bugünden sonra Yönetemeyeceğimiz bir gerçektir ! Bu gerçeklerle Ülkemizi daha da Kötüye gitmeden milli nutukları Hamaseti ve meydan okutmaları bir tarafa bırakıp Sil Baştan U dönüşü yapamaz isek Bu Günlerimizi bile Yarınlarda Çok arayacağımız Kesindir !!