Adanın güney kesimi Avrupa Birliği’nin üyesidir…
O yüzden yüklü miktarlarda yardım alarak, altyapı sorunlarını çözümleyebiliyor…
Haberleşmede, elektrikte, trafikte, çevre düzenlemesinde, eski eserlerin bakım ve onarımında kuzeyden çok daha ileri durumda…
Aynı miktarlarda mali yardım adanın kuzey kesimine yapılsaydı, sorunlar çözülebilir miydi?..
Bu soruya ‘evet’ yanıtı verebilmek çok zor…
Çünkü adanın kuzeyinde istikrarlı bir siyasi yapı yoktur…
Ülke yönetiminde uzmanlık diye bir şey kalmadı…
Eğitim yerlerde sürünüyor…
Sahte diploma skandalı patlak vermeseydi, bakalım kaç bin yeni profesörümüz olacaktı…
Üniversiteyi bitiren gençler, özel hayatta dikiş tutturamıyor…
Bunun nedenini herkes biliyor ama konuşamıyor veya önlem alamıyor…
Adanın güneyindeki yönetim, AB’den sağladığı mali yardımları ve bütçe gelirlerinin büyük bir kısmını, ülkenin kalkınması yönünde kullanıyor…
Özelleştirmeden korkmuyor…
Özelleştirilen Limasol ve Larnaka limanları çok iyi hizmet veriyor…
Mülkiyet konusunda ‘çevresel faktörleri’ dikkate alarak gelişme gösteriyorlar…
Son bir yılda mülk satışlarından 6 milyar Euro’ya yakın gelir sağladılar…
Satılan mülklerin yüzde 45’ini yabancıların aldığını açıklayabiliyorlar…
Adanın kuzeyinde kaç mülk satışının yapıldığını ve yabancıların oranını bilen yoktur…
Sağlıkta bizden çok ileri
Adanın güneyinde devlete ait tam teşekküllü hastanelerin yanı sıra, özel hastane ve kliniklerin hizmetleri, kuzeyden çok daha iyi ve güvenilirdir…
Uzun yıllar İngiltere veya diğer Avrupa ülkeleriyle ABD’de uzman doktor olarak çalışanlar, emeklilik çağında adaya dönerek hizmet vermeye devam ediyor…
Adanın kuzeyinde uzun zamandan beri tek adli tıp uzmanı bulunuyor…
İkincisini görevlendiremiyorlar…
Benzeri alanlarda eğitilmiş ve deneyim kazanmış gençlerimiz ülkeye döndüğü zaman ‘partili destek’ bulamayınca, kendi alanında işe giremiyor…
Mesela devlet bursuyla okumuş ve mezuniyet sonrasında bir süre Türkiye’deki özel hastanelerde görev yapmış bir sağlık uzmanı; adaya döndüğü zaman işsiz kaldığı için öğretmenlik mesleğine geçiş yapmak zorunda kalıyor…
İnanın hiç kimse de bu gibi konuları dert etmiyor…
Enerji sorunu
Adanın güneyinde güneş enerjisiyle elektrik üretimi yaygınlaşıyor…
Adanın kuzeyinde Teknecik santralinin tekleyen jeneratörleriyle durumu idare etmek başarılı bir yönetim şekli oluyor…
Her meselede ‘Allah yardım eder’ diyerek Anavatan’ı kopyalama ve bu şekilde güç alarak yola devam etme anlayışı giderek yaygınlaşıyor…
Adanın güneyinde 168 mezbaha kapatılıyor ve sadece 2 tane tam teşekküllü mezbaha ile veteriner ekibi kontrolünde kesim yapılıyor…
Kuzeyde milyonlarca lira harcanarak inşa edilen modern mezbahanın kapısına kilit vurulurken, 60’dan fazla kontrolsüz mezbahada kesim yapılmasına göz yumuluyor…
İki taraf arasındaki farklılıklar konusunda verilebilecek çok örnekler vardır…
İki tarafta suç patlaması
Peki adanın güneyi çok mu temiz Sorusuna gelince…
Elbette değil…
Uyuşturucu ticareti, soygun, tecavüz, cinayet gibi olaylarda iki tarafın yarıştığını görebiliyoruz…
Bir başka soru:
Adanın güneyinde yaşayanlar, kuzeydekilerden daha mı zengin?..
Kesinlikle değil…
Fert başına düşen milli gelir, kuzeyden fazla olmakla birlikte onlarda ev kiraları kuzeyin 3 katıdır…
Bazı gıdaların dışında kalanlar da kuzeyden pahalıdır…
Elektrik, sigara, akaryakıt fiyatları kuzeyden çok daha fazladır…
Sonuca gelelim…
Güzel adanın her iki kesiminde refah ve huzurun artabilmesi için öncelikle ‘kalıcı’ bir çözüme ulaşılmalıdır…
AB bu konuda yüklü miktarda maddi destek vererek, mülkiyet sorununun çözülmesine katkı sağlamalıdır…
Rumlar arasındaki fanatikler “Kıbrıs Yunandır” sloganını terk etmeli, Kıbrıslı Türklerle müşterek yaşamı içlerine sindirebilmelidir…
Kıbrıslı Türkler de son 50 yıllık ganimet alışkanlığını terk edip ‘çalışarak kazanmanın’ tek yol olduğunu anlayabilmelidir…
İyi pazarlar…
KKTCdeki Yağmalayıp Satıp Satıp yediğimiz ve Birçoklarımızın zengin olup Lüks hayat yaşadığı KKTC’ye niye Yağmalayıp Sattığımız Mülkler için AB yüklü miktarlarda Bizlere Yardım yapsın ki ?
Bu Çağda Hangi Ülkede Hırsızlık mükâfatlandırılır ki ? AB’nin ve Uluslararası Hukukun yağmalayıp Sattığımız Rum Mülkleri için elimize verdiği TMK bunca yıl niye çalıştırmadık acaba ? Şerefiye vergisini bile onaylamayan KKTCye Satıp Satıp yediğimiz Rum Mülkleri için niye Anavatan Türkiye veya AB ciddi miktarlarda yardım yapsın ki ? Gerçekçi olmalıyız ve yıllardır Rum Mülkleri için yapmış olduğumuz yanlışın Bedelini Bizden başka ne AB ve ne de topyekün Türkiye ödemeyecektir gerçeğini kabullenmeliyiz !
Bugüne Kadar Yollarımızı Yapıp maaşlarımızı ödeyen Türkiye’ye neden Bizim olmayan Sattığımız Mülklerin bedelini de ödetelim ki ! Ekonomide Siyasette ve icraatta Güney Kıbrıs ile KKTC nin mukayese edilebilecek neyi kaldı ki ! Bir taraf Avrupa ve Bir taraf Yolları Çevresi ve idare şekli ile Afrika ,
Her geçen gün Yaşam Standartlarının düştüğü ve her geçen gün fakirleşen KKTC ile gelecek yıllarımız mı ne olacak
Onu da Falcı Elmaziye Hanımdan başka Bilenimiz mi var ? KKTC de bugun için yaşamıyormuşuz yani Yarın’a Allah Kerim !!!