banner564

Gerçekler de konuşulmalı

   Kuzey Kıbrıs’ın en muhteşem yerlerinden birisi Girne yat limanı ve Girne kalesidir...
   Limanın 40 yıl önceki haline, bir de bugünkü durumuna baktığınızda üzülürsünüz...
   Plaj şemsiyeleriyle boğulmuş bir vaziyette, sürekli lağım altında kalıyorsa elbette üzüleceksiniz...
   Ülkenizi seviyorsanız; bunlara engel olacaksınız...
   Kültürünüz yetmiyorsa, buraları adam edebilecek uzmanlar getireceksiniz...
   Yardım isteyecek, doğru olanı yapacaksınız...
   Ne var ki; bizdeki siyaset ve yerel yönetim anlayışı buna engeldir...
   En iyisini onlar biliyor...
   En doğrusunu onlar yapıyor...
   En büyük onlardır...
   Ama günün sonunda bu ülke onların bilgisizliği, yetersizliği, iş bilmezliği ve öğrenme kültürüne sahip olmamaları yüzünden en değerli varlıklarını hızla yok edecek...
   Girne Limanı’nın bugünkü hali yürekler acısıdır...
   Aynı şekilde adıyla ünlü Beşparmak Dağları gözümüzün önünde oyuluyor...
   Parmaklardan biri gitmek üzere...
   Fakat bunca haber, bunca uyarıcı yazıya karşın hiç kimse önlem almaya yanaşmıyor...
   İnsan bunları gördükçe üzülmez mi?..

Biz neyiz, ne istiyoruz?..
   
   Bu ülkede gerçekten çok garip şeyler oluyor...
   İçi boş laflarla kahramanlık yapmak moda olmuş...
   Bunlar devletin sağladığı olanaklarla hem halkımıza, hem de yabancılara yanlış mesajlar veriyorlar...
   Hazır bulduklarımızın kaybedilmesi karşısında tek kelime söylemeyenler, bir bakıyorsunuz bu ülkeye kazandıranlar hakkında yalan, yanlış, gerçeklerden uzak bilgilerle sürekli saldırıyorlar...
   Bunlar, Türkiye’nin yardımlarını istemiyor...
   Bunlar, Türkiye ile her alanda sıkı işbirliğine karşı çıkıyor...
   Rum Futbol Federasyonu’nun emrine girmek için çırpınırken, Türkiye’nin burada bir Koordinasyon Ofisi açmasını ‘toplum yok olması, iradenin çiğnemesi’ olarak yorumluyor...
   Bunlar Türkiye’den gelen yatırımcılara saldırmak, onları ürküterek, kaçırmak için her yolu deniyorlar...
   Güneye geçtiklerinde görkemli binaları öve öve bitiremezken, kuzeyde 5 yıldızlı lüks otellerin yükselmesini ‘sahillerin talan edilmesi’ şeklinde değerlendiriyorlar...
   Tarihi konakları terk ederek, apartmanlara geçilmesine onay veren ilgili daire memurları, yüz milyonlarca Euro harcanarak hayata gerilen yatırımları ‘ülkenin betonlaşması’ olarak görüyor...
   Bir zamanlar küçük bahçeli evlerin bulunduğu Girne’nin Boğaz köyünde 5-6 kat apartmanların yükselmesini görmezden geliyor, hatta buralarda yaşarken rahatsızlık duymuyorlar...
   Diğer taraftan ülkeye müthiş eserler kazandıranlara saldırmayı marifet biliyorlar...
   Üzücü olan şu ki; bu çarpıklığa kanat gerenler de KKTC’yi yüceltme andı içenler oluyor...
   Hesapları sadece 3-5 oy kapmaya yöneliktir...
   Ülkenin gelişmesi, halkın huzuru ve mutluluğu onlar için önemli değildir...
   
Sormuyorlarsa, muhataplar açıklamalıdır
   
   Son günlerde sıkıntı yaşamaya başlayan turizm sektörüne yardımcı olacak çareler üretmek bir tarafa; turistik tesislerin ülkeye hiçbir faydasının olmadığını söyleyenleri yanıtlaması gerekenler de kabuğuna çekilmiş durumda...
   Öyle ya “Bana dokunmayan bin yaşasın” ...
   Ya dokunmaya başlarsa?..
   Bunu düşünmemiz gerekmiyor mu?..
   Hayvancı, kasap etini kimlere satıyor?..
   Kahve üreticileri, çay ithalatçıları ürünlerini kime satıyor?..
   Hellimci, peynirci, yoğurtçu, sebzeci ve meyvecinin en büyük pazarı kimdir?..
   Bunlar neden konuşulmuyor?..
   Kısa bir süre önce faaliyete geçen bu ülkenin gururlanacağı 2 bin yatak kapasiteli  Elexus oteline yerli bir mobilya şirketinin ne kadarlık mal sattığını öğrenmek zor mudur?..
   İthal edilen gıda ürünleri, alkollü, alkolsüz içecekler nerelere satılıyor?..
   Yerli su ve meşrubat üreten firma sahiplerinin diyeceği hiçbir şey yok mudur?..
   Meydanı boş bularak “Bunlar memleketi yediler, bitirdiler... Bunların hiçbir faydası yoktur” diyenlere gerçekçi rakamlarla susturucu yanıt vermesi gerekenler neden susuyor?..
   Yazık, günah değil midir?..

Tersini düşünelim
   
   Kısaca güneye baktıktan sonra bir de bizdeki durumun tersini düşünelim...
   Güneye geçtiğimizde büyük alış-veriş merkezlerini görünce nasıl da mutlu oluyoruz!..
   “Adamlara bak neler yapmışlar” diyerek, övgüler yağdırıyoruz...
   Ama o övdüğümüz yerlerin tamamına yakınının yabancı yatırım olduğunu aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz...
   Limasol’un en büyük alış-veriş merkezini İsrail şirketi yaptı...
   Şimdi Larnaka’ya devasa bir alış-veriş merkezi daha yapıyor...
   Larnaka ve Baf Havaalanları’nı özel şirket işletiyor...
   Limasol Limanı’nın ticari faaliyetlerini Araplar yönetiyor...
   Larnaka ve Limasol’da yeni marina projelerini yabancılar yürütüyor, satışlar daha çok Ruslara yapılıyor...
   Önümüzdeki aylarda ‘Yüzer ada’ projesi hayata geçirilecek...
   Yatırımı Macar şirketi yapıyor...
   İşin boyutu tam 3,5 milyar Euro...
   KKTC’yi yönetenler bunları göremiyor mu?..
   Görüyorlarsa, kuzeyde benzeri adımların atılması için ne yaptıklarını veya neden yapmadıklarını halkımıza açıklamalıdırlar...
   Büyük riskler alarak tanınmamış Kuzey Kıbrıs’a yüz milyonlarca liralık yatırım yapan 3-5 tane Türk firmasını ‘öcü göstermeye’ çalışanlar karşısında halkımıza doğruları anlatacak cesur bir siyasetçi yok mudur?..
   Bir de tersini düşünelim...
   Bu ülkeden çekip gitmeleri halinde, hayvancı, esnaf, sanayici, hatta ithalatçının durumu ne olacak?..
   Kahveler, sular, meşrubatlar, etler, yumurtalar, tavuklar, sütler, sebze ve meyveler, ekmekler, zeytinler, hellimler, peynirler, mobilyalar, hırdavat malzemeleri, arabalar kime satılacak?..
   Böylesi bir gelişme karşısında ülke ekonomisinin bir hafta içinde yerle bir olacağını  düşünemez durumda mıyız?..
   Gelirlerinin yüzde 55’ini yabancı çalışanlardan karşılayarak, yerli emeklilerini her an 65 milyon da borçalanmak suretiyle ödeyebilen Sosyal Sigorta Kurumu ne olacak?..
   Böylesi bir durumda emeklilerin maaşını ödeyebilecek bir borçlanmanın dahi yapılamayacağını hesaplamak zor mudur?..
    
Konuşması gerekenler konuşacak
   
   Daha fazla uzatmayalım...
   Artık konuşması gerekenler de konuşacak...
   Ürettiğini turizm yatırımcılarına satan hayvancılar da kasaplar da, tavuk, yumurta, hellim ve peynir üreticileri de konuşacak, sebze ve meyve üreticileri de...
   İthal ettiği ürünlerin yarıdan fazlasını bu tesislere satan tüccar, esnaf da konuşacak...
   Fabrikasını bu sayede ayakta tutabilen sanayici de...
   Yanlışlar olduğu zaman elbette onları da konuşacağız...
   Ama doğruların ters yüz edilmesi için çırpınan azınlık kesime de gerçekçi rakamlarla cevap vereceğiz...
   Bu ülkede daha mutlu ve daha huzurlu bir yaşam hakkı olan insanımızın geleceğini karartmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz...
    
YORUM EKLE
YORUMLAR
Serhat Kircali
Serhat Kircali - 9 yıl Önce

Yapilan her yatirim 'Acilan her otelin amaci turizm degil sayin resat ajar . Sende biliyorsun neden bu yatirimlarin yapildigini . Kumar tabi ki . Kumarhanesi olmayan sadece ulkeye hizmetiyle turist getirmek isteyen bir Otel yatirimi gosterebikirmisin . Bu oteller acildiginda 2 bin yatak kapasitesi ile dolu oldugunda sizce kac tanesi otelden cikip bir karpazi gidip goreyim , yada buyuk handa bir yemek yeyim veya vuni yi ziyaret edip etraftaki esnafatan biraz alisveris yapayim deycek , bence hic . Ama otelde bulli gibi yeyjp Gece de kumarhaneye milyonlari birakip Ertesi gun cekip gidecek . Biraktigi parada zaten yabanciya birakmistir . Yerliye bir kurus birakmadan gidecek bu turist dediginiz . Diyorsunuz ki bu oteller , bu dev yatirimlar olmasa bizim ureticimizin hali ne olacak , urettigini kime satacak . Siz nerde ya siyorsunuz hic bir ureticiyle konusmuyormusunuz ? Bu oteller Yerli hicbir urun kullanmiyor ne kibris zeytin , be cakistezi , ne zeytin yagini ne badasez ne de portokali limonu . Herseyi I turkiye den getiriyor . Hatta calisanini bile . Sana hicbir faydasi yok . Asil devlet ve hukumet edenler bu konuda suclu iste yazarsan boyle yaz. Verdikleti her Otel izin Icin bu yatirimcilara desinler ki kibrista uerilen urunleri kullanmak sartimizdir yoksa Otel filan acanazsiniz . Resim budur sayin akar .

banner471

banner474