banner564

Gelişmiş ülkelerde uygulanıyor 

Genç Vizyon’a konuşan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yalın Ay Karyal Uluçam, HPV aşısının önemine dikkat çekti

Gelişmiş ülkelerde uygulanıyor 
banner598

Cemre AKAR

  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yalın Ay Karyal Uluçam, genç kızlara ve kadınlara belirli sürelerde doktor kontrolü önerirken, HPV aşısının önemine dikkat çekti.
   Uluçam, sorularımızı şöyle yanıtladı:
   Soru: Bize kendinizden bahseder misiniz?
   Yanıt: Lefkoşa doğumluyum. İlköğretimimi Şht. Ertuğrul İlkokulunda tamamladıktan sonra Türk Maarif Kolejine girdim ve 2007 yılında mezun oldum. Aynı yıl Türkiye’de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandım ve doktorluk mesleğine ilk adımımı atmış oldum. 2013 yılında mezun olduktan sonra Tıpta Uzmanlık Sınavı’na girdim ve Uzmanlık eğitimi Ankara’da Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi’ne için girmeye hak kazandım. Yıllarca süren yoğun ve zorlu eğitim yıllarının ardından 2019 yılının başında Uzman Hekim oldum ve sonrasında Kıbrıs’a geri döndüm.
Girne Akçiçek Hastanesinde zorunlu hizmetimi tamamladıktan sonra devlet hizmetinden ayrıldım ve o dönemden beri özel bir hastanede Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak çalışmaktayım.

   Soru: Genç kadınlara veya ilk defa jinekolojik muayene olacaklara ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?
   Yanıt: Genç kadınlara önerim, ilk jinekolojik muaeyenelerini aksatmamalarıdır. Kadın sağlığı, kadın hastalıkları ertelenmemesi gereken önemli bir sağlık alanıdır. Adölesan çağ dediğimiz çocukluktan yetişkinliğe geçilen dönemde kız çocuklarının Jinekoloji Uzmanı tarafından en az bir kere muayene edilmesi ve gelişim çağındaki basamakların doğru olup olmadığının kontrol edilmesi yanısıra kadın sağlığıyla ilgili önemli konularda bilgilendirilmeleri gerekir. 

Soru: Kadın sağlığıyla ilgili en güncel konu nedir?
Yanıt: Kadın sağlığında ülkemizde çok konuşulmasa da, maalesef çok bilinmese de, halkımızın bireysel bilinçlenme çabaları sayesinde yine de toplumun farkındalığının olduğu en güncel konu rahim ağzı kanseri ve bu kanserden korunmamızı mutlak sağlayacak olan rahim ağzı kanseri aşısıdır. 

Cinsel bulaşıya karşı önlemler
   Soru: HPV Nedir? HPV aşısı oldukça gündemde bu konuda bize bilgi verir misiniz?
   Yanıt: HPV, human papilloma virüs, yani insan papillom virüsü, cinsel temas yoluyla bulaşan çok bulaşıcı bir virüstür. İnsan virüsü olduğu için cinsel oyuncaklar dışında yüzeylerden bulaşması beklenmez. Toplumda görülme sıklığının %80’lerde olduğu kabul edilmektedir. Pratikte de HPV taraması yaptığımız kadınların yüksek çoğunluğunda virüs pozitif olarak gelmektedir. Tarama kadınlarda rahim ağzından yapılmaktadır. Bu virüsün kadında dış dudaklar ve çevresi dahil olmak üzere, o bölgelerde de kansere sebep olabilme becerisi olsa da, en sık rahim ağzı kanseri ile ilişkilendirildiği için ve rahim ağzı kanserinin yüzde 99.7 sebebi bu virüs olduğu için, bu bölgeye daha çok odaklanmış durumdayız.
HPV bulaş sonrası hiç bir bulgu vermeden, yıllarca sessiz bir şekilde kalabilir. HPV’nin şimdiye dek 200’den fazla türü saptanmıştır. Bu türler arasında agresif bir şekilde, diğer türlerden daha hızlı çalışarak erken yaşlarda kansere sebep olanları vardır ki bu türlere karşı 2007 yılında aşı geliştirilmiştir. Bir de kanser potansiyeli çok daha düşük olan ancak kadında ve erkekte genital siğil dediğimiz genital ve anal bölgelerde karnıbahar benzeri ciltten kabarık şekilde duran, sıklıkla bulgu vermeyen ancak bazen kaşınabilen lezyonlar yapan türleri vardır. Bu türlere karşı da aşı geliştirilmiştir. Bu geliştirilen aşı, 2014 yılında güncellenmiş ve daha çok yüksek riskli HPV türünü içinde barındıran 9’lu formunda FDA onayı almıştır. Aşı kız ve erkek çocuklarına 10 yaşından itibaren 15 yaşa kadar 2 doz, 15 yaşından sonra ise öncelikli olarak 25 yaşa kadar önerilse de 45 yaşa kadar yapılması önerilmekte ve 3 dozdur. Dünya Sağlık Örgütü 2 doz yapılabileceğini de söylese de, tam korunma için biz hala 3 doz önermekteyiz.

Çocuk isteyenler ne yapmalı?
   Soru: Çocuk isteği olan bir çift ne zaman doktora başvurmalı? 
   Yanıt: Çocuk isteği olan bir çift öncelikle bilinen bir üreme sistemi hastalıkları yoksa ve 35 yaş altı bireylerse, bir yıl kadar bir süre düşük doz folik asit desteği ile beraber düzenli bir şekilde her ay denemelidirler. Ancak deneme öncesi kadının jinekoloğa giderek rutin bir muayeneden geçmesini, smear testinin yapılmasını ve folik asit desteğinin başlanmasını öneriyoruz. Eğer çiftin bilinen tıbbi bir hastalıkları varsa veya özellikle kadın 35 yaş üzeri bir bireyse, 6 aylık bir deneme sonrası doktora başvurmaları önerilmektedir.

   Soru: Yardımcı Üreme Teknikleri tedavisine başvuran çiftlerin en sık karşılaştığı zorluklar nelerdir?
   Yanıt: Yardımcı Üreme Tekniklerine başvuran ve çocuk isteği olan çiftlerin en çok karşılaştığı zorluklar psikolojik zorluklardır. Denenen ve başarısız olunan her ayın sonunda kadın adet kanamasını gördüğünde bir ümitsizliğe kapılır ve bu durumu yönetmek gittikçe zorlaşır. Çiftlerin kendilerini başarısız ve üreme yeteneği konusunda yetersiz hissetmeleri durumunda özellikle kadına yüklenen stres ve gerginlik kadının yumurtlamasına da yansıyarak yumurtlamasını geciktirebilir, hatta bozabilir ve bu nedenle gebe kalmak daha da zorlaşabilir.
Öncelikle bu şekilde ümitsizliğe kapılan ve bir çıkış yolu arayan çiftlere biz hekimler müdahaleden ve konunun yönetimini ele almaktan geri durmamalıyız. Çift yeterli sürede denemişse, öncelikle gebe kalamama sebepleri her iki bireyde araştırılmalı ve bir sebep bulunamadığı takdirde hızlıca seçenekler anlatılıp ortak bir karara varılmalıdır. Çözümün yakın olduğunu hatta var olduğunu gören çiftlerin umutsuzluğu ve gerginliği ortadan kalktığında gebelik elde etme başarısı daha da artacaktır.

   Soru: Kadın sağlığı konusunda toplumda yaygın olan yanlış inanışlar nelerdir? 
Yanıt: Kadın sağlığı konusunda toplumda yaygın olan en büyük yanlış inanış vajeni, yani ilişkiye girilen kadın organını, çok temiz tutmamız gerektiği, vajenin hiç kokmayan bir ortam olması gerektiği ve sürekli olarak genital bölgenin yıkanması, temizlenmesi gerekliliğidir. Vajen yaşayan ve içerisinde çok farklı mikrobik ortam barındıran, hafif asidik PH dengesine sahip bir organdır. O bölgede yaşayan, birbiri arasında hiyerarşik bir denge olan türlü mikroplar bulunmaktadır. Bu bölgenin dış kısmının temizlenmesi dışında vajenin duş ile, parmak ile, su ile yıkanması ve o bölgenin içerisine su kaçırılması, asidik pH’da yaşayan iyi niyetli bakterileri öldürmekte ve kötü niyetli bakteri ve mantarlara yaşamsal ortam sağlanmaktadır. Kötü niyetli mikropların yapı gereği alışılmışın dışında bir koku ve akıntı yapması sebebiyle de kadının akıntı, kaşıntı şikayetleri oluşmakta ve bu durumu daha da kötüleştirecek ve iyileşmesini geciktirecek günlük ped kullanımına geçilmektedir.
Kadınlar vajenlerini yıkamaktan vazgeçmeli ve günlük ped kullanmamalıdırlar. 

   Soru: Yardımcı Üreme Teknikleri tedavisinde yaş faktörü ne kadar önemlidir? Yaşın başarı oranları üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
   Yanıt: Yardımcı Üreme Teknikleri tedavisinde kadın yaşı çok önemli bir noktadadır. Maalesef 35 yaşından sonra kadın hala üreme çağında olmasına rağmen yumurtalıklarındaki yumurta rezervi ve kaltesi düşmekte ve özellikle 38 yaşlarından sonra yumurta sayısı ciddi azalmış olmaktadır. Bu nedenle yaş ilerledikçe bir kadının anomalili bebek doğurma potansiyel riski de artmaktadır. 

   Soru: PCOS nedir? Kaç yaşlarında alınır? Bir tedavisi var mıdır? Gebe kalınabilir mi?
   Yanıt: Poli Kistik Over Sendromu tam olarak neden olduğunu hala bilmediğimiz, genetik yatkınlıktan olduğu da ileri sürülen, genellikle 15 yaş gibi adölesan dönemde ortaya çıkan kompleks bir hastalıktır.  Kız çocukları veya genç kızlar bize genellikle adetlerde gecikmeler veya düzensizlikle beraber, kıllanma, tüylenme artışı ve sivilcelenme şikayetleri ile başvururlar. Bu öyküye çoğunlukla kilo alma ve kilo vermede zorlanma da eklenmektedir.
PKOS’un sebepleri çok çeşitli olsa da, hastalığa tanı koyma kriterleri çok belirgindir. Buna rağmen üreme çağında olup tanı konulmamış çokca kadın bulunmaktadır. Yumurtlayamamaya bağlı gebe kalamama sebeplerinin en başında PKOS gelmektedir.
PKOS’un tedavisi her ne kadar adetleri düzenlemek için doğum kontrol hapları vermek gibi görünse de bu tedavi şekli hastalığın bulgularını ertelemekte ve geçici bir çözüm sunmaktadır. Bu hastalığın ana çalışma mekanizması yağ hücelerindeki östrojen kadın hormonu ile testosteron erkek hormonunun birbirine dönüşümü olması sebebiyle kişiyi tedavi ederken aslında yaşam tarzı değişikliklerine odaklanılmalıdır. Kişinin insülin direnci ile birlikte vücut yağ oranı değerlendirilerek bu konuların düzeltilmesi hedeflenmeli ve mutlaka bir beslenme ve diyetetik uzmanından destek alınmalıdır.

Ankara’da 12 yıl
   Soru: Eğitiminiz ve kariyeriniz boyunca sizi en çok etkileyen ve unutamadığınız bir vaka paylaşabilir misiniz?
   Yanıt: Eğitim hayatımın Ankara’da geçmesi ve nüfusu çok yoğun bir şehirde 12 yıl yaşamış olmam sebebiyle en ilginç vakalarla hep orada karşılaşmışımdır.

Unutamadığım çok vaka vardır ancak dramatik hikayelere pek girmek istemiyorum, küçük ve eğlenceli bir anımı anlatabilirim. Çünkü o gecenin yorgunluğunu hiç unutamıyorum. Çömezlik yıllarımdayken,  2 kişinin eksik olduğu 3 Asistan hekim olarak Doğumhanede nöbet tuttuğumuz bir gecede acil bir ayak geliş ve hemen ardından kordon sarkma vakası gelmişti ve 2 kıdemlim acil sezaryene girmişlerdi. Ben de doğumhane travayında tek başıma kalmıştım. Bizim çok yoğun bir travayımız vardı ve sürekli doğum travayı yataklarımız dolu olurdu. Onların sezaryende olduğu yaklaşık 2 saatlik sürede ki ard arda başka sezaryen vakaları daha eklenmişti, ben tek başıma 13 normal vajinal doğum yaptırmıştım ve doğum masalarına hastalar yetişememiş, kimisini yatağında kimisini doğumhanede doğurtabilmiştim. Hastaların plasentalarını ayırmak ve epizyotomilerini dikmek derken inanılmaz yorulmuştum. Kıdemlilerim ameliyattan çıktıklarında herkesin aynı anda doğurmuş olması şanssızlığıma çok şaşırmış ve travayın sıfırlanmasına sevinmişlerdi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner473