banner564

Gemi karaya oturdu

  Türkiye; her yıl KKTC bütçesine bir milyar dolara yakın kaynak aktarıyor...
  Memur ve emekli maaşlarının önemli bir bölümü buradan karşılanıyor...
  Proje sunduğunuz anda, tüm altyapı masraflarını karşılıyor...
  Elektrik, telefon, yol, su, baraj, hemen her konuda KKTC’nin hazırladığı altyapı projelerini, destekliyor...
  Akdeniz köyünün su borularını mı değişeceksiniz?..
  Getirin projeyi, alın parayı...
  Ama basit bir projeyi de Türkiye’nin hazırlamasını beklemeyelim...
  Bunu yaptığı anda ‘kurum ve kuruluşlarımız ele geçirildi” diyeceğiz...
  O nedenle yapmaz...
  Yoksa toplamda 200 memurla, KKTC’nin tüm daireleri mükemmel bir şekilde çalışabilir...
  Pojeyi hazırladığımız anda kaynak hazırdır...
  Ne var ki; KKTC’nin su dairesi 4 ayda bir projeyi hazırlayamıyor...
  Akdeniz köyündeki insanlar paslı, kirli, mikroplu sularla yıkanıyormuş, kime ne?..
  Hisarköy’de, Akıncılar’da, Pınarbaşı’nda ve daha birçok bölgede yollar tehlike arzeder hale geldi...
  Kimin umurunda?..
  Birçok bölgede doktor, ya da hemşire eksikliği var?..
  Sabit telefonlar çalışmıyor...
  Sokak lambaları yanmıyor...
  Çocukların yüzünü güldürecek parklar, oyun alanları yapılamıyor...
  Kimin umurunda?..
Cennetin içinde mutsuzluk
  Kıbrıs; sayılı güzel ülkeler arasındadır...
  Yılın tamamına yakını güneşlidir...
  Kış aylarında iki, üç saat süreyle yağmur yağsa bile ardından güneş doğar...
  Böylesi müthiş bir tabiatı yakalayabilmek kolay değildir...
  Bir zamanlar toprağı ve suları çok kaliteliydi...
  Musluğu açtığınızda akan suyu içebilirdiniz...
  Adanın güney kısmı hala musluktan akan suyu içebiliyor...
  Kuzeyde ise bırakın içmeyi, kullanımında bile tehlike vardır...
  Yetişen ürünlerin tüketilmesi güvenli değildir...
  O nedenle hastalıklarda patlama vardır...
  Herkes istediğine, istediği kadar küfür yağdırabilir ama seviyeli bir demokrasi yoktur...
  Siyasal parti, sendika, dernek ve cemiyet sayısı, nüfus oranına göre dünya standartlarının beş, on kat üzerindedir...
  Buna karşın verimlilik ve kalitede yerlerde sürünür haldedir...
  Kuzey Kıbrıs; Rum ambargosuna karşın ürettiği her şeyi satabilme şansına sahiptir...
  Yeter ki kaliteli olsun...
  Yeter ki fiyatlar rekabet edebilecek düzeye çekilsin...
  Bunları yapmadığınız sürece başarısızlığa mahkûm olur, sonra da ambargo edebiyatına sarılarak kendi kendinizi avutabilirsiniz...
  Kuzey Kıbrıs’ta önemli olan plan ve programlı üretime geçmektir...
  Bugüne kadar gelmiş, geçmiş iktidarların üretime yönelik plan ve program yaptıklarına tanık olamadık...
  Peki ne yaptılar?..
  Kamuyu şişirme planları...
  Hangi delegenin çocuğunu veya bir yakınını işe alacaklarını tartışıp, durdular...
  Bazılarına iş verdikten sonra, çıkarmak zorunda kaldılar...
  İnsanların onuru ayaklar altına alındı...
  Köylerin içi boşaltılırken, geleceğe yönelik olumsuzluklar hesaba katılmadı...
  Köyler hala ilgisiz, bakımsız ve mutsuz...
Siyaset menfaat kapısı olmamalı
  Siyasete atılanlar, büyük bir çoğunlukla halkın sıkıntılarını, ülkenin ihtiyaçlarını görmezden geldiler...
  Onların iki önceliği oldu...
  Birisi kişisel, diğeri partisel çıkarlar...
  Kahve veya meyhane sohbetlerinde “Bizim partinin bu konudaki icraatlarını doğru bulmuyorum” diyebilen vekiller, meclis ortamında bunları dile getiremediler...
  Özel meslekleri daima ön planda tutuldu...
  Dokunulmazlığın arkasına saklanarak, yasalara uymayanlar cezalandırılmadı...
  Sadece kendileri için değil...
  Yandaşları için ortaya atılan yolsuzluk, suistimal veya rüşvet iddiaları araştırılmadı...
  Seçim zamanlarında söylenenler havada kaldı...
  Ve öyle bir noktaya gelindi ki...
  Kimsenin, kimseye hesap sorabilecek yüzü kalmadı...
  Gemi karaya oturdu arkadaşlar...
  Artık kabullenelim...
YORUM EKLE

banner471

banner474