Rum lideri Anastasiadis, gerçekten kurt politikacı...
Aslında sadece o değil, gelmiş, geçmiş Rum liderlerin hemen hepsi öyle...
Hristofyas; uzun yıllar ‘yoldaşım’ dediği Talat’la kol, kola fotoğraflar çekti, birlikte kahve içip, her iki topluma da barış mesajları verdi...
Annan Planı’nın ortaya çıkması sonrasında Talat’a “Bunu kabul etmezsem deli olmam gerekir” demişti...
Referanduma sayılı günler kala ise “hayır” a döndü...
Neden?..
Yunan ulusal çıkarları onu gerektirdiği için...
Karşılıklı sohbet sırasında tümü “biz Kıbrıslıyız” demekle birlikte, savundukları tez, adanın bir Yunan adası olduğu şeklindedir...
ENOSIS’i “tarihten gelen bir hak” olarak görürler...
Glafkos Klerides de, merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’tan “okul arkadaşım” diye söz ederdi...
Ama müzakere masasında Denktaş ile bir türlü uzlaşamadı...
Neden?..
Onu engelleyen duygular yüzünden...
Balık ve zivaniya harika!
Şimdiki Rum lideri Anastasiadis, 2004 referandumunda Annan Planı’na “evet” diyenlerdendi...
Çünkü o dönem ana muhalefet lideriydi...
Cumhurbaşkanlığına aday olduğu zaman, Annan Planı’nın öldüğünü açıklamak zorunda kaldı...
Neden?..
Desteğini aldığı DIKO ve EDEK’e şirin görünmek için...
Seçimi kazandıktan sonra, müzakere masasına oturabilmek için ‘Ortak Açıklama Metni’ diye bir şart koştu...
Tam 6 aylık süre bunun için harcandı...
Müzakere süreci başladıktan kısa bir süre sonra da Barbaros Hayreddin Paşa gemisinin Kıbrıs’ta bulunmasını gerekçe göstererek, masadan çekildiğini açıkladı...
Ankara’nın kararı doğrultusunda Barbaros Hayreddin Paşa gemisi çekildi...
Ardından Kıbrıslı Türklerin lideri değişti...
Ve Anastasiadis müzakere masasına geri döndü...
Şimdi Barbaros yok...
Ama Yunanistan’dan gelen araştırma gemisi var...
Bizim tarafta bunu gören, duyan, tepki koyan yok...
Anastasiadis bu tür yaklaşımlara "Bravvo re...” diyerek övgü yağdırır...
Nasıl olsa ‘her şeye rağmen anlaşma isteyen bir toplum var’ düşüncesiyle bildiği yolda ilerliyor...
İsrail ve ABD ile ileri
Müzakere masasında ele alınması gereken konulardan biri de doğal gazdır...
Meseleye tarafsız gözle bakan uzmanlar; Kıbrıs’tan çıkacak gazın Avrupa’ya ulaşması için Türkiye’ye ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor...
Gazın Türkiye üzerinden geçmesinin avantajlarına dikkat çekiyor...
Ne var ki Anastasiadis, bu konuya Yunanistan’la birlikte saptadıkları strateji çerçevesinde yaklaşıyor...
Strateji nedir?..
Türkiye’yi dışlamak...
Türkiye seçimlerle uğraşırken, İsrail’in ünlü Delek şirketi, borsaya bir sunum yaptı...
Bu sunum, Kıbrıs’tan çıkacak gazın sevkiyatı ve satışıyla ilgilidir...
Türkiye’yi tamamen dışlayan proje, ABD’nin Noble Şirketi ve Rum Enerji Bakanlığı ile birlikte yürütülüyor...
Projenin deklare edilmesi, Türkiye’deki seçimlerin bir gün öncesine denk getirildi...
Ne büyük bir operasyon değil mi?..
Peki bu olay sonrasında bizden herhangi bir tepki var mı?..
Yok...
Ankara’dan?..
Tek kelimelik bir açıklama yok...
Başka ne var?..
‘Rumca küstüm, Türkçe kırıldım’ oyunu!..
Anastasiadis, esas oyunu İsrail, ABD, Yunanistan ve Mısır’la oynuyor...
Bizimkileri de Belediye Tiyatrosu’nun oyununu izlemek suretiyle oyalıyor!..
Oyun sonrasında Faliro’da balık, ahtapot, kalamar ve zivaniye ile ortamı daha da güzelleştiriyor...
Herkese ‘Kıbrıslıların birlikte olabileceklerini’ gösteriyor!..
Peki kötü mü yapıyor?..
Kıbrıslıların birlikte olmasını onlardan fazla bizler istiyoruz...
Ama birlikte olurken, taraflardan birini yok etmeyecek bir ortamın şart olduğunu söylüyoruz...
Bunlardan biri de adanın zenginliklerini birlikte paylaşmaktır...
Peki o ne yapıyor?..
Yunanistan’la birlikte saptanan politika çerçevesinde, denizin altından çıkacak gazı başka ülkelerle birlikte pazarlama anlaşmaları yapıyor...
Bize de başka türlü gaz veriyor...
Helal olsun adama!!!