banner564

Federasyon ‘acı çözüm’

   Kıbrıs’ı kana bulayan Başpiskopos Makarios, 1977 yılında iki bölgeli, iki toplumlu federal çözüme imza atmak zorunda kalmıştı...
   Hayatını ENOSİS’e adayan bir dini lider için, adanın iki yönetiminden oluşmasını öngören bir anlaşmaya imza atmak ölümden beterdi...
   Nitekim, imzadan kısa bir süre sonra hayata veda etti...
   Yerine gelen DIKO Başkanı Spiros Kiprianu da 1979 yılında merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile müzakere masasına oturmuş ve aynı şekilde iki bölgeli, iki toplumlu federal çözümü kabul etmişti...
   Anlaşma metnini imzalamasından birkaç saat sonra yaptığı açıklamada ise ana hedefin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini tüm adaya yaymak olduğunu bildirmişti...
   Daha sonra görev yapan tüm Rum liderleri federal çözümü kabul etmekle birlikte, içlerine sindirememişti...
   En keskin solculardan olan Dimitris Hristofyas bile; federasyonu tarif ederken “Kıbrıs Rumları için en acı çözüm” olduğunu söylemişti...
   İnsan, kendine acı veren bir şeyi kabul eder mi?..
   Elbette etmez...
   İşte Kıbrıslı Rumların esas sorunu da budur...
   İnanmadıkları bir konuda önce olumlu davranırlar...
   Anlaşma metinlerine imza atarlar...
   Daha sonra da bunu inkar etmeye başlarlar...
   “O günkü koşullarda mecburiyetten kabul ettik ama büyük hedeften vazgeçmedik” derler...
Sürekli yan çiziyorlar
   Büyük hedef nedir?..
   Adanın Yunanistan ile birleşmesi...
   Yani ENOSİS...
   Yaşanan bunca felakete karşın hala bundan vazgeçmiş değillerdir...
   Başpiskopos Makarios, 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak ilan edilmesi sonrasında, Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin tepkilerine hiç aldırmadan “ENOSİS’e giden yolda ilk adımı atmış bulunuyoruz” demişti...
   Ve 3 yıl gibi kısa bir süre sonra da Kıbrıslı Türkleri yok etmeyi öngören Akritas Planı’nı uygulamaya koymuştu...
   Silahlı saldırılarla Kıbrıslı Türkleri yok etmeye başlamıştı...
   Bugün 300 bin dolayında Kıbrıslı Türk İngiltere, Avustralya ve Türkiye’de yaşıyorsa, sebebi Makarios’un başlattığı ENOSIS harekatıdır...
   Ne var ki; Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’teki müdahalesi ile ENOSİS önlenmiş oldu...
   Kıbrıs’taki insanlar o tarihten bu yana can ve mal güvenliği içinde yaşıyor...
   EOKA teroristleri artık Kıbrıslı Türklere saldırma cesaretini gösteremiyor...
   Aradan geçen uzun zaman sonrasında, özellikle Kıbrıslı Türklerin beklentisi, geçmişten ders alınması ve artık iki toplumun bu adada barış içinde yaşamasıydı...
   Annan Planı’na “evet” oyunun temelinde, barış ve dostluk arzusu vardır...
   Geçmişteki acıları bir kenara bırakıp, güzel bir ülkede birlikte yaşama arzusunun bir sonucu olarak kapsamlı çözüm planına ezici bir çoğunlukla “evet” dedik...
Sağ, sol aynı görüşte
   Referandum döneminde güneyde Tassos Papadopulos gibi aşırı sağ çizgide, ırkçı bir lider vardı...
   “En iyi Türk, ölü Türk” sloganı ona aittir...
   Papadopulos doğal olarak iki bölgeli, iki toplumlu federasyona “hayır”dedi...
   Fakat O’nu Başkanlık sarayına taşıyan, sözde CTP’nin yoldaşı Hristofyas’ın liderliğindeki AKEL de son dakika yan çizerek “hayır”a kaydı...
   CTP liderliği Hristofyas’ın yana kaynmasını hayretle izledi...
   Aylarca barış ateşi yakan Kıbrıslı Türklerin beklentileri bir anda yok edildi...
   Kıbrıslı Rumlar, bir hafta sonra AB üyesi oldu...
   Ama 8 yıl sonra da ekonomik açıdan iflas etti...
   Ekonomik çöküntünün, Rumları çözüme zorlayacağı inancı vardı...
   Fakat bugüne kadar böylesi bir değişim görülmedi...
   Özellikle de Rum siyasi liderliği hiç değişmedi...
   Şimdiki Rum lideri Anastasiadis, 2004 referandumunda “evet” yanlısıydı...
   Türkiye ve Yunanistan’ın garantörlüklerinin devamını öngören bir anlaşmayı desteklemişti...
   Ne var ki, liderlik koltuğuna oturduktan sonra O’nun tavırları da değişti...
   Garantörlüklere şiddetle karşı çıkmaya başladı...
   Onur Başkanı olduğu DISI partisinin Avrupa Parlamentosu’ndaki temsilcisi Eleni Theoharus, bir hafta önce ‘iki bölgeli federasyona’ karşı kampanya başlattı...
   Hatta AB’nin tüm resmi belgelerinden federasyonun çıkarılmasını resmen talep etti...
   Eleni’nin girişimini bu kez sözde Sosyalist EDEK takip etti...
   EDEK’in yeni Kıbrıs politikası, federasyonu reddediyor...
   Geriye ne kaldı?..
   DISI liderliği, DIKO ve AKEL...
   DIKO’nun başında OHİ’ci Tassos Papadopulosun oğlu Nikolas var...
   Kesinlikle barış umudu vermiyor...
   DISI’nin ipleri Anastasiadis’in elinde olmakla birlikte, Eleni’nin Brüksel’deki girişimleri herkesin kafasını karıştırdı...
   Bunun adına ‘iki yüzlü siyaset’ diyorlar...
   AKEL ise ‘acı verici’ dediği federasyonu kabul etmekle birlikte garantörlüklere karşı çıkıyor...
   İşte müzakereler böylesi bir karmaşa içinde başlayacak...
   Rumlar planlı bir şekilde rollerini oynamaya başladı...
   Bizim taraf ise ‘seyirci’ pozisyonunda...
   Bakalım sonu neye varacak?..
YORUM EKLE

banner608

banner474