Metin Münir’in anısına…
“Asla fazla zengin veya fazla zayıf olunamaz.”
İngiliz Kralı VIII.Edward’ın tahtı bırakmasına neden olan Amerikalı sosyete kadını Wallis Simpson’a (1896-1986) ait olduğu söylenen bu sözlerin birinci bölümünü anlıyorum.
Daha önce de yazdığım gibi, büyük servet yapan çok insan tanıdım ama “bu kadar para bana yeter” deyip kenara çekileni hiç görmedim. Göreceğimi de sanmıyorum. Rekabet mi, korku mu, biter endişesi mi, bilmiyorum. Belki bunlar değildir de, birinin dediği gibi, birinci milyon dolardan sonra önemli olan para değil iş midir, onu da bilmiyorum.
Belki para biriktikçe çoğalmayı arzuluyor ve bu ihtirasını paraya sahip olan (veya paranın sahip olduğu) kişiye aşılayan bir tılsımı var.
Ama ikincisi? Fazla zayıf olamamak? O ne oluyor?
Sanıyorum daha fazla kadınların tasası bu. Erkekler, hiç olmazsa bizim diyarlarda, “erkeğin güzeli çirkini olmaz” kafasında ve genelinin kuru bir dal gibi görünmek derdi yok. Onlar, eğer o tip erkekseler, daha çok muntazam, adaleli bir vücuda sahip olmak peşinde.
Bayan Simpson, ki kendisi her zaman bir deri bir kemikti ve her zaman çok paralılarla olmaktan hoşlanırdı, para konusunda olduğu gibi zayıf olma konusunda da haklı galiba.
En canlı örneği kız arkadaşım. Espasito her gün kilometrelerce koşuyor veya pilates yapıyor veya hem koşuyor hem pilates yapıyor. Günde iki öğün yemek yiyor. Çikolata, tatlı, hatta şekerli diye meyve yemiyor. Buna rağmen aynanın karşısına geçti mi “popom gene kocaman oldu” veya “göbeklendim” gibi laflar etmekten geri kalmıyor.
“Popon ve/veya göbeğin benim için asla fazla kocaman olamaz, tatlım” diyorum ama beni dinlemiyor bile.
Kadınlar erkeklerden çok kendileri veya birbirleri için güzel görünmek istiyorlar sanırım. Ve zayıflık babında benim anlamam mümkün olmayan bir estetik anlayışına sahipler.
Zayıf ne güzeldir ne de sağlıklıdır bana göre. Bayan Simpson da çok zayıf olmasına rağmen güzel değildi.
Ben çocukken insanların sorunu kilo almak veya vermek değil, yiyecek yeteri kadar yemek bulmaktı. Bu geçen yüzyılın ortalarına kadar galiba bütün insanlığın ortak derdi idi. Bu nedenle çağlar boyunca tombul kadınlar güzel sayıldı.
Ben o çağlarda kalmış olmalıyım.
Bu konuda Bayan Simpson’dan çok Rubens’e uyuyorum.
Her şeyin dengesi bozuldu.
Düşünüyorum da dedemden ve annemin arkadaşı Şişko Meliha’dan başka şişman insan gelmiyor çocukluk yıllarımdan aklıma.
Dün bir yerde okuduğuma göre Amerikalıların yüzde kırktan fazlası obez imiş.
Geçenlerde Espasito “Sizin memlekette ne kadar çok şişman insan olduğunun farkında mısın” deyince dikkat etmeye başladım. Gerçekten ortalık şişko dolu.
Markette bakıyorum alışverişçilerin arabaları sağlıksız gıdalarla tepeleme: dondurulmuş yiyecekler, konserveler, cipsler, bisküviler, dondurmalar. Alışveriş yaptığım marketin en küçük bölümü sebze ve meyve satılan yer.
Hiçbir zaman gereğinden fazla şişman olunamaz, diyen biri çıkacak mı acaba bir gün?
8 Nisan 2023 tarihli yazı
Evet, başka nasıl tarif edebilirim bilmiyorum. 30 yılı aşkındır, takip ettiğim ve çok şey öğrendiğim, çok değerli bir insanı kaybetmek hakkaten inanılır gibi değil. Ayrıca aramızda özel bir iletişim de vardı. Ne zaman rahatsız etsem, bir şey sorsam mutlaka döner sorularımı yanıtlardı.
Değerli zamanını aldığım için mahcup olurdum.
Torunlarım bile alışmışlardı. Kimi yazılarını okuturdum. Gerek bilimsel gerekse doğa yazıları çok değerliydi.
Bilimi ve doğayı sevenler çok şey kaybettiler .Milliyet’teki yazıları , T24’teki yazıları, Diyalog’takiler hepsi birer şaheserdir.
Sayın MM’ seven takip eden herkese saygı ve sevgilerimi iletiyorum.
Ne yazık ki dünya böyle bir yer!