1980’li yılların ortasında dünyaya gelmiş bir çocuktum.
Ben doğduğumda KKTC daha 2 yıllık bir devletti.
Benim ve benim dönemimde doğanların birçoğu 1963 öncesini ve sonrasını birinci ağızdan dinlemiştir. Bizim dönemlerde doğanların birçoğunun neneleri, dedeleri İngiliz dönemini, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni, 1963 olaylarını, 1974 Türkiye Çıkartmasını, Ateşkes dönemini ve KKTC’nin kuruluşunu yaşamış insanlardı.
Bunun yanı sıra Türkiye’de Atatürk Devrimlerine, Cumhuriyetin ilk yıllarına, Türkiye’nin trajik dönemleri olan 60’lar 70’ler ve 80’lerdeki sağ-sol olaylarına, darbelere tanık olmuşlardı.
Tarih boyunca bu denli önem arz eden bu süreci birinci ağızdan dinleme şansım olmuştu.
Daha savaşın ve o dönemlerin izlerini üzerinden atamamış büyüklerimiz bize hep kenarda bir yerde hazırda bir çanta bulundurun. İçine çok önemli eşyalarınızı ve bir miktar para koyun derlerdi. Bir gün tekrar savaş olur da evden kaçmak zorunda olursak ilk bu çantanızı yanınıza alacaksınız derlerdi.
Bizler savaşı yaşamadık ama ne demek olduğunu anlayarak büyüdük.
Bizler, 80’ler kuşağı, tek kanallı televizyon, İzmir Marşı ile açılıp kapanan TRT, Antenli radyo, video kaset, müzik kaset dönemi çocuklarıyız.
Cep telefonunun ve internetin olmadığı dönemin çocuklarıyız.
Gazete kuponları ile her eve giren cilt cilt “Meydan Larousse” Ansiklopedileri, sık sık kesilen elektrikler yüzünden mum ışığı ile yaptığımız ödevlerle, teneffüslerde tek ayak oynayarak geçen okul hayatımız.
Saklambaç oynayarak, zangalak atarak, ip atlayarak çocukluğumuzu geçirdiğimiz mahallemiz.
Sabahları “Susam Sokağını”, akşamları “Yalan Rüzgarını” ve pazarları “Bizimkiler” dizisini izlemek için tüplü televizyonların önüne dikildiğimiz çocukluğumuz.
Dondurma yemek için evde heyecanla beklediğimiz “dondurmacı müziği”, sıcak yaz gecelerinde balkonda dizdiğimiz yaseminler, balkonda uyuyanlar, kapı-pencere açık yaşadığımız yıllar...
Aile kavramını, öğretmene saygıyı, yalanın ayıbını, nimetin değerini bilerek büyüdüğümüz çocukluğumuz.
Bu ifadeleri, bu geçmişi şimdinin nesli biliyor mu? Sadece bir saat boyunca cep telefonsuz, internetsiz veya elektriksiz kalmayı biliyor mu?
Şimdiki nesil tarihi, tarihin kahramanlarını, yaşanan geçmişi biliyor mu?
Yurt dışında okuyan öğrencilerin bırakın görüntülü konuşmayı, haftada bir ankesörlü telefonla ancak aileleri ile görüşebildiği dönemi?
Mektupların bir zamanlar ne anlam ifade ettiğini?
Okullara giren i-Padler, ceplerimize girecek kadar ufalan dünya! Bugünün neslini daha mı bilgili yaptı?
Liseye giden bir çocuğun doğru dürüst Atatürk’ü bile bilmemesi. Geçmişini, tarihini bilmemesi. Geçtim Almanya’yı, Fransa’yı çocuk daha Türkiye’nin haritadaki yerini gösteremiyor. Bu mu eğitim?
Okullarımız “Full Donanımlı- i-Pad eğitimi veriyoruz” diyor. Bende soruyorum sen daha Ahlak bilgisi veremiyorsun ne i-Pad’i?
Çocuk daha bulunduğu coğrafyayı bilmiyor ne ortalama başarısından bahsediyorsunuz?
“Tıp Fakültesine 8 tane öğrenci gönderdik”. Gönderdin de daha insanı tanımıyor insan canını nasıl emanet edeceksiniz?
“Yabancı dilde bir numarayız.” Ama daha Türkçe konuşmayı yazmayı bilmiyor. 7 sene yabancı dil eğitimi veriyorsun da daha cümle kuramıyor.
Aldı başını gider bir hükümet sorunu. Kıbrıs sorunu bitti. Hükümet sorunu başladı. Çocuklarımızın, gençlerimizin hayatı elden gidiyor. Okullarda bir ciddiyetsizlik, bir disiplinsizlik aldı başını gidiyor. Artık geçme kalma derdi de yok. 16 tane yerli üniversite zaten kucak açıyor. Ardından bir siyasi partiye yakınlık ve devlete kapı atma.
Daha bu düzen nereye kadar böyle?
Empatiten yoksun, bencil, duyarsız, çevre bilinci olmayan, tarihini-coğrafyasını bilmeyen, araştırmayan, okumayan, üretmeyen, yaşamı cep telefonun ekranından bir adım öteye gitmeyen bir nesil geliyor. Farkında mısınız?
Çocuklar için Tavsiye Kitap: Pollyanna
Çocuklar ve Aileleri İçin Tavsiye Film: The Sound of Music (Neşeli Günler)
I-Padsiz İlköğretim/ Finlandiya Eğitim Sistemi
Cemre yazdıkların ne yazık ki doğru ama ne olur Ülkemiz için çok karamsar olmıyalım yapacağımız hep beraber güzel Kıbrıs’ımızı ve İnsanlarımızı Çocuklarımızı Gençlerimizi nasıl en güzel yetiştirebileceğimizi düşünüp tartışıp uygulamaktır Sevgilerimle