İnsanlarımızın bir şey canına tak ettiğinde "bıçak kemiğe dayandı" sözü artık son noktaya gelindiği ile ilgili bir ifadededir.
Aynı şekilde sıkıntılı olaylar yaşanırken bunları aşmak için eğer sorumlu noktada olanlar söz söylerse, insanlarımız onlara da...
"Et da elinden bıçak da " derler.
Yani, "hadi bakalım yap" derler.
Bu iki söz, son günlerde aklımdan çıkmıyor. Çünkü yaşam fevkalade zorlaştı. Artık insanların elektrik, akaryakıt ve suya ödedikleri giderler, onların mutfak masraflarının daha da daralmasına yol açan bir noktaya ulaştı…
Hele bu kış kıyamette, elektrik zammından sonra, lamba suyuna (gaz yağı) ve tüp gaza yapılan zam, gerçekten çok insafsızca oldu.
Bu arada döviz krizinin kötü etkileri, artık fiyatlara yansımaya başladı. Üstelik bu daha başlangıç.
İlaçtan tutun, pek çok ürüne açık ve gizli zamlar yapılıyor. Çarşı pazarda fasulyanın fiyatından tutun, salatalığın, domatesin, patatesin fiyatına kadar her şey ateş pahası oldu.
Devlet ve insan
Vatandaş böyle de devlet ne halde? 2017 KKTC Bütçesi daha ilk günden % 30 eridi. Şimdi devlet bunun için ne yapacak? Yüklenecek dolaylı vergilere.
İlk adım anormal harç zamları. Hala günlük döviz kuru üzerinden gümrük ve ihalat vergisi ile FİF almaya da devam ediyor devlet.
Yani devlet, döviz kurunun yükselmesinde fayda uman tefeci gibi davranıyor.
Peki insanlar ne halde?
İnsanların banka taksitleri, kiraları, aldıkları dayanıklı tüketim araçlarına dönük taksitleri, zaten onların harcanabilir gelirlerinin azalmasına yol açıyordu.
Biliyormusunuz aldığı evin borç taksidini ödeyen çalışan genç eşler, aylıklarından, bırakın harcanabilir bir gelirin ellerinde kalmasını, ikisi de işliyor olsa bile bu aylık gelirleri, borç taksidine ancak yeter hale geldi.
Eğer ana babalar olmasa, çoğu mutfağında aş kaynatamayacak hale geldi.
Bu esnafa yansıyor. Bu çöküş iş dünyasına yansıyor. Bugün siftah yapmayan dükkan sayısı çok arttı. Üretici de ayni sıkıntıyı yaşıyor.
Hade buyur!
Hal böyle iken akıl veren de çok. Kıbrıs sorunun görüşme sürecindeyiz. Çözüme çok istekli olmayan, başta hükümet partileri olmak üzere destekçileri şunu söylüyor.
“Biz işimize bakalım. Ne isteriz Federal çözümü? Daha iyi düzen kuralım.”
Tamam, o zaman.
İşte "et da elinde bıçak da elinde" sözü insanın aklına gelmez mi? Daha iyi bir yol biliyorsan hadi yap. Elinden
Hade buyur yap. tutan mı var? Döviz krizinin kırıp geçtiği insanlara hade çare öner? Yok hala döviz krizinden nemalanan tefeci gibi davranılsın. Buna Fedral çözümden bize ne diyenler de göz kapasın. Bunu yok saysın.
Ayni şekilde bu gelişmeye bakarak Federal Çözümün daha da kaçınılmaz olduğunu söyleyen çözüme istekli olanlar bu sözden ari mi?
Hayır, hadi buyurun, hem çözüm için görüş üret, hemde döviz krizinin nasıl aşılacağına dönük düşünce üret. Yani yalnız Federal çözüm için söz söylemek yaşamı düzeltmiyor ki?
"Bıçak kemiğe" dayandığı sözü işte bu nokta içinde geçerlidir. Buda halkımızın yaşamına dönük sıkıntıları aşmaya yönelik, gerçekçi ve toplumsal bir sentezi olmayan söz ve konuşmalara dairdir...
Bu sıkıntıları görmeyen, ya da bunları yüzeysel olarak ele alan konuşma ve siyasi söylemlere dönüktür bir yaklaşımda insanların içinde gelişti. Bunu da insanlar, tüm siyasi yaşama dönük geliştirdikleri pasif duruşla gösteriyorlar...
Bu yüzden artık her kesim ve siyasi anlayış, yaşamın sıkıntılarını aşmak yolunda toplumsal ortak paydayı yakalamak yolunda düşünce ve tavır üretmektele yükümlüdür.
Bu sorumluluk ister. İster iktidarda olun, isterse muhalefette, herkese bu sorumluluk eşit ölçüde yansımaktadır...