Seçime toplumsal gündemin birinci sırasına yerleşti ve et ihtiyacı ile “et kaçakçılığı” biraz geri plana düştü ama bu durum bizi yanılmasın. Kuzey Kıbrıs’ta anlaşılması zor olan şeylerin başında et sorunu geliyor.
Rakam veremiyorum tabii… Çünkü yok! Kuzey Kıbrıs’ta ciddi bir et açığı var. Bu açığın üretimle veya ticaretle karşılanması gerekiyor. Açık kapatılmazsa fiyatlar yükselir ve özellikle dar gelirli aileler et tüketimini kısmak zorunda kalır. Et kullanarak hizmet veren restoran gibi iş yerlerinin maliyetleri yükselir ve rekabet güçleri azalır.
KKTC’de et sorunu o kadar uzun bir zamandan beri tartışılıyor ki, uzaydan bakan biri, bizi “öğrenme özürlü insanlar topluluğu” olarak değerlendirebilir. Et arzının kısıtlı olmasının hiçbir yararı yoktur ama zararı çoktur! Bunu herkesin bilmesi gerekir ve beklenir!
Bu açık gerçek, zaman zaman hükümeti de harekete geçirmektedir ama. Son olarak iki ay kadar önce Bakanlar Kurulu’nun et ithalatına izin verilmesi kararı aldığı basına yansımıştı. Üç gün önce ise ithalat izni vermek amacıyla oluşturulan komitenin başkanı olan Tarım Bakanlığı Müsteşarı Emirali Deveci’nin “Son dönemde et fiyatlarında yükseliş olmadığı için komite beklemede” dediğini okuduk.
Ciddi miktarda et açığımız olduğu halde, et fiyatları neden beklenen seviyelere kadar yükselmiyor? Kimse bu soruyu sormaya cesaret edemiyor galiba ama soru kadar yanıtı da gün gibi ortadadır: Et ihtiyacımızı karşılayan kaçakçılar sayesinde et fiyatları eksikliği hissettirecek seviyeye yükselmiyor. Bize göre “yüksek” olsa da istikrarlı fiyatlarla ete ulaşabiliyoruz. Anlaşılan odur ki kaçakçılar özellikle ete endüstriyel olarak ihtiyaç duyan kasaplara ve restoranlara hizmet ediyorlar. Biz de onlardan aldığımız eti tencereye atıyor; onların pişirdiği kebabı yiyoruz. Deveci de bunu biliyor olmalı ki et ithalatına izin verecek komiteyi “beklemede” tutabiliyor.
Durum bu kadar açık olduğu halde son günlerde polisin yeniden et kaçakçılarının peşine düştüğünü görüyoruz. Mahkeme, kaçakçılıkla suçlanan bazı kişiler hakkında tutuklama kararları bile vermiş…
Bu insanların suçu, ete erişimimizi kolaylaştırmak mı?
Benim vicdanım bu insanların suçlanmasına ve cezalandırılmasına razı değildir. Mahkeme suçlarını sabit bulur ve bu “kaçakçıları” hapse gönderirse herkes bilsin ki çok ama çok üzüleceğim.
Neredeyse 15 yıldan beri ciddi şekilde tartışılan et sorununa herhangi bir çözüm önermeyen, et ithalatını yasak halde tutarak halkın sağlıklı proteine erişimini engelleyenlerin birinci derece suçlu olduğunu kanıtlamak için ise hiçbir delile ihtiyaç yoktur. Durum çok net bir şekilde ortadadır ve halkın et ihtiyacının karşılanmasına engel olanlar acilen cezalandırılmaları gerekiyor!
Tarım Bakanımız Dursun Oğuz, kırmızı ete ulaşmamızı engelleyen biri olarak mahkeme huzuruna çıkarılırsa kendini nasıl savunacak acaba?