banner564

ESPA ve Sanayi, Esnaf Odaları

Meclis Başkanlığı seçiminde yaşadığımız, demokratik hukuk devleti ilkelerini yok saymaya çalışan  “ kayyum “ atama uygulaması, toplumun ve siyasi güçlerin ilkeli duruşu ile kısmen aşıldı. Bu süreç, biriken  ciddi ekonomik sorunların ve demokratik hukuk devleti değerlerinin  ayaklar altına alınmasına,    toplumun farklı kesimlerinin itiraz ve demokratik taleplerini de yüksek sesle dile getirmesine yol açtı. Sendikalar, meslek örgütleri, siyasi güçler, aydınlar, akademisyenlerin ayrı ayrı dile getirdikleri itirazlarına;  iş dünyasından da dikkate değer, değerli görüşler eklendi. Bu bağlamda Sanayi ve  Esnaf ve Zanaatkar Odaları birlikte eylem yaptı. Akabinde, basına yansıyan bir başka gelişme gerçekleşti. Ekonomi ve Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi ( ESPA)  kuruluşu, toplumun bilgisine getirildi. Yayınlanan manifestonun altına, ülkemizde  etkin iş yapan 13 iş insanı imza attı.  Her iki olay da çok değerlidir. Çünkü her ikisinde de ifade edilen görüşlerde, ülkede gelişen hukuksuzluklara, ve yönetim zafiyetlerine itiraz yanı sıra, aynı zamanda kamu kaynakların doğru kullanılmasına, açıklığa ve şeffaflığa dair somut istekler var. Kuşkusuz Sanayi ve Esnaf Odalarının üretimin desteklenmesine dair daha somut  talepleri de var. Ancak bunun; kamu kaynaklarının açıklık, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve demokratik hukuk devleti değerleri ile doğrudan bağlantılı olduğu da açık. Bu halden  Turizm, Tarım,  Üniversiteler ile İnşaat ve tüm sektörlerinde olumsuz  etkilendiği de yaşamın gerçeğidir..  
Bu gidişten emek dünyasının  fazlası ile olumsuz olarak etkilendiği de açıktır. Bu nedenle sendikalar, çalışanların olumsuz etkilenmesini azaltmak için sürekli eylemlilik içinde oluyor. Ancak  elde edilen Asgari Ücret, HP artışları günün sonunda kuma dökülmüş bir “ lenger” su oluyor. 
Bu bakımdan ESPA’nın kuruluş manifestosunda, toplumun tüm kesimlerine yönelik uzlaşı ve ortak tutum geliştirme  ve karşılıklı özveri yapma çağrısı önemlidir. Ancak  iyi niyetler, eylemler ve çağrılar, tek başına yol alamaz. Bunun için her kesimin, sorunların esas ve önemli temelleri üzerindeki tespitlerde, asgari noktalarda olsa bile buluşmaları gerekir. Buda hukuk devleti ilkeleri zemininde,  toplumun adalet içinde, kendi ayakları üzerinde nasıl duracağı?  Enflasyonun adaletli önlemlerle nasıl dizginleneceği? Dolayısı ile bu sorulara dair,  ortak akılla geliştirilmiş cevapların da gelişmesi gerekir. Bu artık hayati önem taşıyor. Çünkü içinde bulunduğumuz coğrafyada,  kaos ve savaş koşullarının yalnız bizi değil, dünya barışını doğrudan etkilediği şartları da yaşıyoruz. Toplum olarak sayıca küçüklüğümüze karşın, bizi ayakta tutacak olan;   demokratik hukuk devleti ve adalete  sarılmaktır.  
Farklılıkların çatışması, doğanın diyalektiğinin esasıdır. Ama o diyalektikte aynı zamanda;   yaşamın, bu farlılıkların çatışması yanında,  ahenkli koordinasyonu ve uzlaşısı ile oluştuğu esası da var. Bunun için farklılıkların çatışması kadar;  ortak akılla,  uzlaşması da toplumun var olmasının temelidir.  

YORUM EKLE

banner471

banner473