banner564

 ELAM’cı; silah değil, akıl konuşsun

Türkiye ve Yunanistan arasındaki yumuşama ve Kıbrıs sorununa dönük çözüm ışığı ve Kürt sorununa dönük olarak da Açılım konusu gündeme geldi. Bu gelişmeler hali ile Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs’ın Türk ve Rum Toplumlarında siyasi, düşünsel pek çok dalgalanmaya yol açtı. Kürt sorununa dönük Açılım konusu ise Yunanistan ve Kıbrıs’ın iki tarafında Türkiye gibi görünür dalgalanma oluşturmadı. Ama bu aldatıcıdır. Çünkü,  gösterilen tepkinin temeli aynıdır. Statükonun ortadan kalkacağı endişesi.
Bu yüzden, Yunanistan ve Kıbrıs’ın Güneyinde;  Türk- Yunan yumuşaması için adımlar atan, Yunanistan Başbakanı Sayın Mitçotakis’e yönelik saldırgan tutum takınanlar var. Kimisi sağcı, kimisi ulusal solcu. Bunların ortaklaştıkları tez;  Ege ve Doğu Akdeniz’le, Kıbrıs’ta Yunan çıkarlarını, Türkiye’ye ve Sayın Erdoğan’a, Sayın Mitçotakis’in teslim edeceği yönündedir. Kıbrıs’ın Güneyinde de bu sürece sıcak bakmayanlar var. İki Toplum liderinin New York buluşmasında sonra oluşan iklimden hoşnut olmayanların sesleri çok nettir.  Bu bağlamda ELAM yetkilisinin ifade ettikleri, aşırı milliyetçilerin, Kıbrıs’ta yaşananlardan  ders almadıklarını gösteriyor.  Çünkü tepkilerini;  Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Türk tarafında olduğu gibi  sözde Anti- Amerikancı sosla bezeyerek  yapıyorlar. 
Bu temelde ELAM yetkilisi hemen demeci bastı. “ Referandum olmazsa, silahlar konuşur” dedi. Be efendi;  1964, 1967 de ve 15 Temmuz 1974 ile arkasından gelen ve davet ettiğiniz 20 Temmuz 1974’te silahlar konuştu da ne oldu? Bu adanın ve sakinlerinin yaşadıkları acılardan öte, Kıbrıs’ın Ortak Yurt olma temeli sarsıldı. 1964’te KC Anayasası şiddet yolu;  yani, silahla değiştirilmeye çalışıldı. Ne oldu? Garantörlük zemini temelinde Türkiye, saldırganlığı durdurmak için 1963 Aralık ayında ve 1964’te savaş uçakları ile müdahale etti.  1964’teki BMGK kararı ile de  Yeşil Hatlarla adanın her tarafında Ortak Vatan bölündü. Kıbrıs Cumhuriyeti de “Zorunluluk Doktrini”  ile Anayasası buz dolabına konan ve bu temelde fiilen var olan, ama  sorunlu bir yarım Cumhuriyet haline döndü. 1967’de yine bu kafalar silahları konuşturdu. Ne oldu? Türkiye’nin müdahale edeceği kesinleşince;  10 bin Yunan askeri ve General Grivas adadan ayrılmak zorunda kaldı. 1968’de Toplumlararası görüşmeler başladı. Bu görüşmelerde ise savaş nedeni yapılan o meşhur Anayasa Değişikliklerinin tümü üzerinde, 1973 yılına doğru uzlaşıldı.  Ama bu uzlaşma imzalanmadı. Sonra?  15 Temmuz 1974’te seninle aynı kafada olanlar darbe yaparak, yine silahları konuşturdu. Böylece o kafaların  konuşturduğu silahlara; 20 Temmuz 1974’te uçak, savaş gemileri, tanklar,  hafif ve ağır silahlarla; daha  büyük bir orkestra da bu  davetinize geldi. Yani ideolojik ve siyasi amaçlarla konuşturulan silahlara, daha büyük silahlarla mücehhez orkestraları davet ettiniz. Böylece,  binlerce Ana Dili Yunanca ve Türkçe olan Kıbrıslı,  Türkiyeli ve Yunanistanlı insan öldü, yaralandı. On binlercesi ise evini, tarlasını  terk ederek, kendi yurdunda göçmen oldu.  Ey ELAM’cı; diyelim ki Adamızda silahlar konuşunca ne olduğunu unuttun. Filistin, Gazze, Lübnan, İsrail ve İran’da  silahlar konuşunca olanlara bak. Silahı değil, aklı konuşturalım. 
Kıbrıs’ın Türk tarafında ve Türkiye’de de başlayan bu olumlu süreci, Erdoğan karşıtlığı üzerinden ve buna da Güney ve Yunanistan’daki gibi, sözde Anti- Amerikancı sos sürerek milliyetçi temelde karşı çıkmaya çalışanlar var.  Sayın Tatar’ın, New York buluşmasına katılmasını;  söz cambazlığı ile Sayın Erdoğan’ı adres göstererek izah etmesi de bu saldırıları besleyen zemin oluyor. İşte bu noktada,  haksızca hapiste olan HDP eski Eş Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş’ın;  içeride de olsam bu  sürece katkı korum diyen yüce gönüllülüğünü görerek; sağcı, solcu her eğilim;  yumuşama ve çözüm ışığını, Sayın Mitçotakis ve Sayın Erdoğan’a dönük iç siyasi hesaplaşmaları üzerinden değil; barış, çözüm, demokratik barışçı geleceğe dönük bir katkı koymak niyetini öne koyarak değerlendirmelidir.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Tamer Karadeniz
Tamer Karadeniz - 4 hafta Önce

Evinde sular 12 gün sonra aktı..
Sırf CTP li diye, elinde bir gazete köşesi olduğu halde, GMB ye tek söz etmedin.
Ama güneydeki marketlerden suyunu almissindir nasılsa..
Hellim, deterjan akmak ve hatta hamburger yemek için bile güneye giden bir başbakandın zaten..

banner471

banner474