İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, dün Fox TV’de gazeteci İsmail Küçükkaya’nın Çalar Saat programına konuk oldu.
Durmuş Yılmaz, "Merkez Bankası'nın şu andaki brüt rezervi, Sayın Başkan’ın söylediği rakam, 123 milyar dolar. Fakat bunun içinde, bir sent Türkiye Cumhuriyeti devletinin Merkez Bankası’nın kazanılmış parası yok. Merkez Bankası’nın net rezervi, eksi 37 (milyar dolar) geçen hafta itibariyle. Her gün sürekli değişiyor bu ama eksi 40 milyar dolar civarında an itibariyle dolanıp duruyor" dedi.
Yılmaz, özetle şunları söyledi:
“Şu anda yüz yüze olduğumuz işsizlik, fakirlik, açlık, ödenemeyen faturalar, sefalet, bunların hepsi birer sonuç. Tek bir nedeni var bugün itibariyle bunun o da ulusal itibarımız olan, namusumuz olan Türk lirasının itibarsızlaştırılması ve bu itibarsızlaştırmanın sonucu da karşı karşıya olduğumuz kontrol edilemeyen enflasyon. Diğerleri buradan çıkan, hepsi birer sonuç. Ve bu kontrol edilemeyen, kontrol altına alınamayan, itibarı yükseltilemeyen Türk lirasının nedeni de işte bu kurumsal kimlik erozyonu. Eğer enflasyonla mücadelede samimi olsak ve bugüne kadar, 2001 krizinden bu tarafa kadar ödediğimiz bu maliyetleri de dikkate alarak tekrar bir daha ödememek üzere geniş, dört şeritli yolda yürümeye devam etsek, yan yollara sapmasak, çıkmaz sokaklara girmesek bu işlerin üstesinden daha düşük maliyetle kesinlikle geleceğiz. Maliyeti son derece yüksek ama akılla izah edilemeyecek bir durum, çok acı, çok kötü."
Siyasi müdahale bankayı ele geçirdi
Yılmaz, şöyle devam etti:
"Hükümet, Türk lirasının itibarını korumakta başarısız oldu. Bu başarısızlığın faturasını yıkacak bir, taşıyacak faturayı kesecek bir yer arıyor ve onun içinde başta Merkez Bankası başkanları olmak üzere faturayı kesti. Baktı ki o başkan olmuyor. Yeni gelen başkanla yola devam etmek istedi, yine aynı durum var. Dolayısıyla her defasında da bu başarısızlığın sorumluluğunu üstlenip doğru politikaları uygulamasına izin vermediği için ve bu sorumluluğu kendisi almadığı için de sürekli bir sorumlu arıyor. Bunun anlamı şu; ‘Merkez Bankası’nı ben yöneteceğim, dolayısıyla ben karar vereceğim dolayısıyla benim atadığım kişiler de benim verdiğim kararı uygulamaya geçirmek’, mesele bundan ibaret. Yani siyasi müdahale, artık Merkez Bankası tamamen ele geçirilmiş vaziyette."