banner564

Ekonomi ve finans alanındaki sorunlar ve çözüm yaklaşımı

Ekonomide son durum:
   Türkiye ekonomisi 2023 yılının ikinci çeyreğini % 3,8 büyüme oranı ile tamamladı. 2023 ilk çeyreğinde % 4,0 oranında bir büyüme yaşanmıştı. İkinci çeyrekte büyümeye en yüksek katkıyı halkın tüketimi verdi. Azalan ihracatla birlikte net ihracat ekonomiyi % 6,3 oranında geriye götürdü. Kamu harcamaları ise 0,7 ile % 1’in altında seyretti. Yüksek kamu harcamalarının bu çeyrekte hayli azaldığı gözlemlendi. Sektörel bazda en fazla daralma % 2,6 ile Sanayi sektöründe yaşandı. En fazla büyüme ise sırasıyla Hizmet ve inşaat sektöründe yaşandı.
Enflasyon yılsonuna kadar artmaya devam edecek
  Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek enflasyonun birkaç ay daha yükselmeye devam edeceğini söyledi ve Merkez Bankasının yükselen enflasyon tahmin raporunu işaret etti. 2023 yılı için enflasyon tahminlerini merkez bankası % 22’den % 58’e çıkarmıştı. Bütçe dengesini düzeltmek ve depremin yaralarını sarmak için yaptıkları vergi artışlarının enflasyonu artırıcı bir diğer unsur olduğu açıklandı. Geçmiş enflasyondaki kayıpların telafisi için yapılan ücret artışları da enflasyonist kabul edildi. Ayrıca Türk lirasının yüksek değer kayıpları da enflasyonu körükleyen bir diğer önemli faktör. Enflasyon yönetimi açısından bu kadar olumsuz faktörün etkisini kısa vadede elemine etmek zaten doğru bir hedef olmazdı. O yüzden yapılan açıklamalarda vurgulandığı üzere rasyonel politikaların devamıyla özellikle tüm finansal piyasalardaki dengeleri bozan yüksek negatif reel faiz oranının öncelikle dengelenmesi gerekiyor. 
Çözüm olarak sunulan KKM soruna dönüştü
2021 yılı Eylül ayında % 19 olan faizlerin enflasyon düşmeden hızla indirilmesi neticesinde hızla artan fiyat istikrarsızlığı ve Türk lirasındaki devalüasyon neticesinde önlem olarak Kur Korumalı Mevduat ürünü çıkartıldı ve dolara karşı yatırımların azaltılması için faiz ödenen ve dolar alım opsiyonlu kur farkı ödenen bir uygulama yaratıldı. Temmuz 2023 dönemi KKM portföyü 3,3 Trilyon TL hacmine çıktı ve toplam mevduatların % 26’sına tekabül etti. 2022 yılında bu mevduatlar için 92,5 Milyar TL, 2023’ün ilk yedi ayında ise 59,5 Milyar TL ek yük yaratarak ödeme yapıldı. Mahfi Eğilmez’in makalesinde yürüttüğü ekonomik tahminde dövizin yıl içerisindeki artışıyla 2023 yılı KKM için toplamda 500 – 550 Milyar TL gider olacağı hesaplanıyor. Merkez Bankası sadeleşme politikası kapsamında yeni uygulama yaptı ve bankalara verdiği talimatla KKM’nin azaltılması hususunda 2024 Nisana kadar hedefler verdi. Bu çerçevede 1 aylık döviz mevduatlarının zorunlu karşılık oranını % 29’a yükseltti. TL mevduata dönüşüm için bankaların müşterilerini aylık % 40 - % 45 faiz önererek ikna etmesi bekleniyor. İş Bankası Genel Müdürü Sn. Hakan Aran müşterilerine en uygun ürün olan KKM’yi önereceklerini açıkladı. Verilen hedefler doğrultusunda müşterilimizi ikna etmek mümkün değil dedi. Mevduat faizlerinin altında kredi verilmeyeceğinden dolayı da piyasa da likiditenin arttığına işaret etti. Dolayısıyla KKM’de oluşan finansal maliyet sorunun hızla düzelmeyeceği ve dönüşümlerde Türk lirası yerine farklı alternatif yatırımlara kayılması muhtemel görünüyor. 
Ekonomik sorunların çözümü “yabancı sermaye ithalatı” olarak belirlendi
  Sn. Şimşek ekonomik sorunların çözüm reçetesinin Sermaye İthalatı olduğunu vurguladı. Yabancı kaynak arayışında olan Türk ekonomisi için körfez ülkeleriyle görüşüldü ve İstanbul’da JP Morgan ev sahipliğinde bir toplantı ve sunum yapıldı. Dünya normlarına uygun kurallara dayalı politikalar güdersek yabancı sermayenin geleceğine işaret eden bakan, ancak şimdilik yabancı yatırımcıların doğru adımları görmelerine karşın bekle ve gör modunda olduklarını beyan etti. Yabancı yatırımcı ülkeye yatırım için rasyonel ekonomi ve finansal politikaları ve ülke risklerini takip etmeye devam edecek. Zira yabancı menkul kıymet yatırımları 30 milyar dolar seviyesinde sabit seyrederken, yabancı doğrudan yatırımları da 166 milyon dolar civarında düşük seviyelerde seyrediyor.
   Sonuç olarak Türk lirasının değer kazanması için gereken iç talep ve dış talepte henüz oluşmuş durumda değil. Zayıf Türk Lirası politikasıyla da ekonomik verilerden ihracatın azaldığı ve iç taleple hala daha ithalatın arttığı gözlemleniyor. Faiz adımları gerek iç gerekse dış yatırımcılar arasında doğru hamleler olarak karşılandı ancak % 58 enflasyon beklentisi varken yerli ve yabancı yatırımcı mali kazanç henüz sağlayamayacağının farkında görünüyor. Buna ek olarak yaklaşık iki yılda meydana gelen bir gücen erozyonu da söz konusu. Türkiye’de bir anda çok daha keskin bir faiz artışının ekonomik daralma ve işsizliği artırıcı bir hamle olacağı için arayı bulup gerekenden düşük faiz artışı, yurtiçi tasarrufların Türk Lirasına kayması ve Yabancı yatırımcıdan döviz girişi bekleyerek dengeyi bulmaya odaklandı. Ancak yerli ve yabancı yatırımcı için Türk Lirası ve Türk varlıklarının kayıptan ziyade mali getiri performansı sunması gerekiyor. Kalıcı yabancı doğrudan yatırımları için ise doğru para politikasıyla birlikte yapısal reformların da yapılması ön plana çıkacaktır.     

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 1 yıl Önce

Güzel bir yazı

banner608

banner474