Kıbrıs’ın ünlü hukukçularından merhum Necati Münir Ertegün, bağımsızlık ilanından sonra, yani 1983’te Dışişleri Bakanı olmuştu...
Kendisini Londra’dan telefonla arayan BBC muhabirinin bir sorusunu yanıtlarken “Türkiye ne derse biz onu yaparız” deyince, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş bu cevaba tepki göstermişti...
Denktaş, benim de bulunduğum bir ortamda “doğrudur ama bu açık açık söylenmez” demişti...
Kıbrıslı Türkler, bugüne kadar Türkiye’nin dediklerini yaptı...
Siyasette, ekonomide, eğitimde, hemen her alanda Türkiye’nin önerileri doğrultusunda hareket edildi...
Bir avuçluk ülkede, Türkiye’deki gibi bürokratik işlemlerin hemen hepsi Türkiye’den ithaldir...
Okullarda okutulan kitaplar, ders müfredatı Türkiye Eğitim Bakanlığı’na bağlıdır...
Dolayısıyla Türkiye’deki okullarda her sabah ders öncesinde ‘Andımız’ okutulduğu için, Kıbrıs’ta da aynısı uygulanırdı...
Türkiye, bir süre önce Andımız’ın okunmasına son verdi...
KKTC’deki okullarda devam ediyor...
Geride bıraktığımız hafta içinde gerçekleştirilen Eğitim Şurası’nda, Türkiye’dekine benzer bir karar alındı ve ‘Andımız’ın kaldırılması önerildi...
Kararlar uygulanacak mı?
Kuzey Kıbrıs’ta çok kez Eğitim ve Spor şuraları yapıldı...
Onlarca kişi geceli, gündüzlü çalışıp, fikirler üretti...
Alkışlar arasında yüzlerce karar onaylandı...
Sonrasında bu kararların büyük bir çoğunluğu uygulanmadı...
Siyasiler işlerine gelmediği zamanlarda, şura kararlarını dikkate bile almadı...
Bugün de Eğitim Bakanı Sayın Mustafa Arabacıoğlu, şura kararlarını dikkate almayacağını, öneri gelse bile bunları Bakanlar Kurulu’na götürmeyeceğini söyledi...
Ne getirir, ne götürür
Türkiye’de, 1932 yılında Milli Eğitim Bakanlığı görevine gelen Reşit Galip'in bakan olarak yazdığı 'Öğrenci Andı' 76 yıldır okullarda okutuluyordu...
Geçtiğimiz yıl sonunda buna son verildi...
Kuzey Kıbrıs’ta devam etmesi veya kaldırılması ne getirir, ne götürür?..
Bunun tartışması sağlıklı bir ortamda ve önyargılardan uzak yapılmalıdır...
Bir defa Andımız’ın çocuklarımıza milliyetçilik, Atatürkçülük veya devlete bağlılık aşıladığını bu devirde iddia edebilmek kolay değildir...
Okullarımızda İngilizce dersleri, bundan 30 yıl öncesinden çok geridedir...
Okullarımızda, genel kültür ve pratik ders uygulamaları yok denecek kadar azdır...
Temizlik, kılık, kıyafet olayı, bırakın öğrencileri, birçok öğretmende ‘eskisi gibi’ düzenli değildir...
Okullarda hala tam gün eğitim yoktur...
Esas tartışılması gereken de budur...
Bir yandan “Avrupa, avrupa..”diye yırtınırken, diğer yandan ‘yarım gün eğitim’ ile Avrupa’da bizi çöpçü bile yapmayacaklarını unutuyoruz...
O nedenle öncelikli ihtiyacımız çocuklarımıza lisan ve pratik uygulamalı eğitim yaptırmaktır...
Andımızın okunmamasıyla dünyanın sonu da gelmez...