Rum lideri Anastasiadis, doğal gaz sondaj çalışmaları konusunda, Türk halkına mesajlar vermeye devam ediyor...
“Sondaj çalışmaları benim egemenlik hakkımdır” diyor...
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açıklamalarını yalanlayarak “Bu konuyu konuşmam ve konuşturmam” diyor...
Aralarında Katar’ın da bulunduğu dev petrol şirketleriyle yapılan anlaşmalar nedeniyle Türkiye’den gelen ‘uyarıcı açıklamaları’ dikkate almıyor...
Türkiye’nin, sözkonusu şirketler nedeniyle sondaj çalışmalarını engelleyici bir girişimde bulunamayacağını belirtiyor...
Bu konuda ‘dost ülkelere’ güveniyor...
Kıbrıslı Türkleri ise hiç dikkate almıyor...
Müzakerelere iki ay süreyle ara verilmesinin sorumluluğunu da Akıncı’ya yüklüyor...
Enosis idealinin öldüğünü ve bir daha gündeme gelmeyeceğini söylemek yerine; Paskalya nedeniyle ziyaret ettiği Rum askeri kampında ‘görevleri için hazır olan komandoların cesaretinden’ gurur duyduğunu söylüyor...
Erlere ve komutanlarına ‘gerçek caydırıcı güç oluşturmalarından dolayı’ övgüler yağdırırken, önceliğinin ‘işgali sonlandırmak’ olduğunu ifade ediyor ve Türk askerinin tümüyle adadan çekilmesi yönündeki şartını tekrarlıyor...
Bizim cephe
Bizim cephedekiler ise bunları hiç duymuyor, görmüyor, ilgilenmiyor...
Anastasiadis’in ‘yalanlamalarına’ karşı gerekli tepkiler ortaya konmuyor...
Bir Allah’ın kulu çıkıp da, Rum tarafının çılgınca silahlanmasından ve tek yanlı doğal gaz anlaşmalarından şikayet etmiyor...
Birleşmiş Milletler’e muhtıra vermek, AB yetkililerini ‘olası gerilimlere karşı’ uyarmak gibi bir hareket içine girilmiyor...
Hükümet edenler; bir sonraki seçimde kazançlı çıkmak için oraya, buraya istihdam yapmakla meşgul...
Muhalefet edenler; bir an önce çözüm mesajları vermekten başka bir şey yapmıyor...
Sivil toplum örgütleri sessiz ve tepkisiz...
Etkin olanlar sadece ‘maaş artışları’ ve ‘mesai sürelerinin kısaltılmasıyla’ ilgileniyor...
Diğerleri “eeee n’apalım” modunda...
Halbuki; Rum liderliği ne tür sonuçlar getireceğini iyice hesaplamadan, ya da yanlış hesap yöntemiyle ateşle oynuyor...
Önümüzdeki haftalarda çok ciddi gerilimlerin gündeme gelmesi halinde, ekonomik krizde tek umutları olan turizmin bundan nasıl etkileneceğini de hesaplayamıyor...
Ufak bir kıvılcımın dahi güneyin turizmini yok etmek için yeterli olacağını düşünmüyor...
Doğru olan uzlaşıdır
Güzel ülkemizde yeni gerilimlerin yaşanmasını ve sıcak bir çatışma ortamına girilmesini bizler asla istemiyoruz...
Ne var ki; taraflardan birinin “Benim egemenlik hakkımdır” diyerek, diğerlerini dışlamasına göz yumulamayacağı da bilinmelidir...
Kıbrıslı Türklerin tepkisizliği de “Bunlar teslime hazır” şeklinde değerlendirilmesin...
Nüfusun çok büyük bir bölümünü oluşturan ‘sessiz çoğunluk’ görmezden gelinmesin...
Eğer amaç gerilimleri ortadan kaldıracak, kalıcı bir çözüm ise yeni sondaj tehditleri bir kenara bırakılmalıdır...
Aksi halde ‘çözüm hayal ederken’ çözümsüzlüğü çok uzun yıllar erteleyebilecek gelişmeler kapının ardındadır...
Rum yonetimin arkasinda avrupa oldugu mutdetce anlasmaya hicbir surette olmaz 've olmayincada adim gibi eminim Turk tarafini oyalamaktan baska but dusunceleri olmadigini goruyorus