Yaşadığımız günlerde insanlarımızın geleceğe dair umutlarındaki azalma toplumsal aktivitede önemli bir düşüşe yol açmaktadır.

  Yaşamın herhangibir alanında halka değen bir değişim ümidi, özünde toplumsal aktivitenin tetikleyicisidir.

  Ancak halka değen öngörünün de ulaşılabilir olması ve gerçekten bir değişim ümidi taşıması gerekir.

Ancak yaşadığımız dönemde çok ilginç bir gelişme olmaktadır. Hem tesbitlerde, hem de çözüm diye söylenenlerde önemli bir benzeşme oluştu. İktidarın ifade ettiği ile bundan farklı düşünmesi gerekenin söylemleri çok benzeşti.

  Örneğin iktidar ile muhalefetin ortak bir söylemi var.

  Döviz krizi karşısında çaresiziz!

  O zaman ekonomideki olumsuz gelişmenin esas faktörüne dönük çaresizlik tesbitinde, iktidarı - muhalefeti buluşuyorsa, hangi farklı yaklaşımın yol açacağı canlı bir tartışma ve düşün devinimi beklersiniz?

  Böylesi bir aynileşme ortamında tartışmalar ne üstüne yoğunlaşacaktır?

  Esas üzerine değilde, ben senden daha iyi yaparım üzerine yoğunlaşacak.

  Bu yüzden düşünsel düzeyde farklı ve zengin bir tartışma ortamı oluşmuyor.

  Birbirinden özde farklılaşmayacak tartışmalar, sonuç itibarı ile ayni kulvarda yarış ve yer alış çabasına dönüyor.

  Bu nedenle de siyasi tartışmalar kısır, verimsiz, sen ben çekişmesinine ve bel altı vurma çabasının kısırlığına dönüyor.

  Bu ise en geniş kesimleri siyaset dünyasından, düşünce alanındaki etkin tartışmalardan uzaklaştırıyor.

  Bazıları bu halden memnun olabilir. Ama onlarda şunu bilecek ki dinamiği azalan hiç bir toplumda gelişme yaşanamaz.

  Sonuç itibarı ile olduğu yerde sayma gelişir ve ilerleme gerçekleşmez.

  Bu yüzden esas ve asıl meseleleri ellemekten ve farklılıkları tartışmaktan asla geri durmamak gerekir.

  Ancak bunu da farklı olanı ötekileştirmeden, ne söylemek istediğini net ve saygı temelinde ifade ederek yapmak gerekir. Ayrıca da kendi görüşünüze karşı verilen cevabı da dinlemek ve üzerinde düşünmek gerekir.

  Evet, öze dair esaslı tartışmaları yapalım. Ama farklılıkların da kendimiz kadar değerli ve onlarında kendimiz kadar hakkı olduğunu da asla unutmayalım.

  Unutmayalım ki durgun su çirkefe dönüşür. Sivrisinek üretim alanı olur. Bu nedenle çağıldayıp akmak en güzeli...