“İrademiz kalmadı, gasp edildi” söylemi eşliğinde, yaklaşan seçimlerde sandığa gitmemeyi önerenleri anlamakta zorlanıyorum. Bu doğru ise, iradeyi darbeleyenlere karşı boykot yaparak kendi elimizle o toplumsal iradeyi darbelemenin mantığını anlayamam. Resmi başvurular yapılmamış olmasına karşın, seçimlere en az 7 partinin katılacağı netleşti. Yani parti listelerinde toplam 350 aday olacak. Seçim yasamıza göre seçmenin partisine mühür oy vurma hakkı yanı sıra, değişik siyasi partilerden aday olan en az 25, en çok 50 adaya da Karma Oy verme hakkı var.
İşte hepsi aynıdır söylemi eşliğinde partileri ve tüm adayları, aynı kefeye koyan yaklaşımla, bırakın bir partiyi; aday olacak olan 350 insandan 25 tanesini, Karma Oy ile görev almaya dahi laik görmeyecek ben merkez anlayışla, toplumsal iradenin gözetilmesi ve gelişmesine katkı konamaz.
Üstelik bu sandığa sırt dönmek anlayışı, şikayet edilene fayda sağlar. Ben iradeye darbe vuran odak veya iradeye darbe ile işbaşına gelen olsam, seçimlere katılımın düşmesinden en fazla ben memnun olurum. Çünkü seçimlere katılımın düşmesi, o şikayet edilen odağın işaret ettiğinin avantadan daha fazla vekil çıkarmasına yol açar. Bu söylemin olduğu günümüzde bazı odaklar neyi ifade ediyor? “Gündeme getirdiğimiz yeni siyasetin Kıbrıslı Türkler tarafından onaylandığı bu seçimle netleşecek”
Aynı zamanda ekonomik darbelerle boğuştuğumuz bu dönemde, eğer ülkenin ve insanımızın geleceği için sağ, sol, liberal, demokrat, yurtsever, milliyetçi görüşler temelinde bir irade ortaya koymazsak, bu topraklarda toplumsal varlığı nasıl geliştireceğiz?
Kendimizi muhalif veya muhafazakar kimlikle tanımlayalım. Bu ekonomik krizden çıkış için görüş ortaya koyanlara irademiz ile etki etmezsek, o zaman olan bitene dair itirazımızın da bir kıymeti kalmaz. Üstelik bu tutum, yani siyaset alanına sırt dönmek, her şeyden evvel tüm siyasi güçleri bu kriz ortamından çıkış için fikir, görüş ve program sunmaya teşvik etmez. Baksanıza, AB üyesi olan Bulgaristan’a. Geçtiğimiz aylarda yapılan Parlamento seçimlerine katılım %39 oldu. Ne oldu? AB veya bir başka uluslararası kurum Bulgaristan’a,” ülke yönetimine seçilenler %39 katılımlı bir seçimle belirlendi ve rejiminiz geçersizdir” diye bir açıklama mı yaptı? Hayır. “Alan memnun, satan memnun”.
Kısacası varlık sorunu ve toplumsal gelecek endişesi olan bir toplumsak, siyaset alanına sırt dönmek değil, aksine siyaset alanına daha etkin olarak katılmak esas olmalıdır. Eleştiri, öneri, dayanışma ama illa saygılı ve nezaketli bir dil ile görüş ve düşüncelerin merkezinde olmaya gayret göstermeliyiz.
Kendi demokratik varlığını herkese ve tüm dünyaya göstermenin yolu, en önemli demokratik alanlardan biri olan Seçim olgusuna sırt dönmek değil, aksine aktif olarak oy kullanmaktan geçer. Üstelik bu tutum, seçimlerin sağlıklı ve nitelikli geçmesi içinde tavır koymakla bütünleşmelidir.
Günümüzde yaşadıklarımızı Nazım Hikmet’in; “Dünyanın En Tuhaf Mahluku” şiiri iyi ifade ediyor. Google’dan indirin, okuyun, Ama son dizelerini iki kere okuyun.
“Dünyanın en tuhaf mahluku”
- 09 Aralık 2021, 10:34
- 182
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi