banner564

Domuz etini yakından tanıyalım

Domuz eti, günümüzde birçok ülkede ciddi miktarlarda tüketilmektedir. Dünya çapında değerlendirdiğimiz zaman, en çok tüketilen et türleri arasında yer alır. Farklı şekillerde pişirilip ana yemek olarak tüketilebildiği gibi, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinin de başlıca içeriklerinden biridir.
Besin Değeri
Domuz etindeki miyoglobin (kas lifinde bulunan kırmızı renk pigment) değerleri, kırmızı ete kıyasla bir miktar düşük, ancak tavuğa göre oldukça yüksektir. Bu sebeple domuz eti "kırmızı et"  grubundadır. Domuz etinde yüksek oranda B1 vitamini bulunur. B1 vitamini enerji metabolizmasında rol oynar. Sağlıklı sinir sistemi için gereklidir.  Kalp ve damar hastalıkları açısından son derece riskli olan doymuş yağ açısından da zengindir. Demir açısından da zengin olan domuz etinin 1 köfte kadar miktarı 53 kalori içerir.
Riskli Hastalıklar ve Korunma Yöntemleri
Domuz eti içerisindeTaenia solium adı verilen domuz tenyası ve Trichinella spiralis isimli yuvarlak solucan bulunabilmektedir. Bu canlılar, insana bulaştıkları zaman ciddi hastalıklara neden olabilirler. Ancak bu durum sadece domuz eti için değil, hemen hemen tüm et türleri için geçerlidir. Zira et, oldukça karmaşık yapısı bulunan hayvan türlerinden elde edildiği için, beraberinde birçok yabancı unsuru da getirebilmektedir. Benzer şekilde, domuz etinde ya da herhangi bir pişirilmemiş et içerisinde sayısız bakteri barınabilir ve çoğalabilir. Bunlar arasında Listeria monocytogenes, E. coli, Salmonella, Staphylococcus aureus gibi türler sayılabilir. Bu yüzden, et tüketmenin birinci kuralı, onu iyi pişirmekten geçer. Gerekli sıcaklıkta, gerekli sürede pişirilen etlerde bu saydıklarımıza rastlanmaz ve pişmiş etten dolayı bu hastalıklar görülmez.
Domuz Etiyle İlgili İddialar
Domuz eti yiyenlerin çok hastalandığına veya erken öldüklerine dair bazı iddialar mevcuttur. İstatistiklere bakılacak olursa, insan ömrünün en uzun olduğu ülkeler, aynı zamanda domuz etinin de en çok tüketildiği ülkelerdir. Dolayısıyla domuz etinin doğrudan ömür ile ilgisi olduğunu söylemek hatalıdır. Elbette, aşırı tüketimi vücuttaki kolesterol ve doymuş yağ oranlarını arttıracağı için hastalıklara ve ölümlere yol açabilir. Ancak bundan dolayı domuz etini değil, dengesiz beslenmeyi suçlamak daha doğru olacaktır.
Bir diğer yaygın iddia ise domuzun yaşadığı ortamın pis olmasından ötürü, etinin de pis olduğu yanılgısıdır. Örneğin, kendi pisliğini eşeliyor ve kimi zaman yiyor. Bu durum etinin pis olduğu anlamına gelmez. Bir domuz, pislik yiyor diye kaslarında ve genel etinde pislik depolanmamaktadır. Bu pislikler çeşitli yollarla vücuttan arıtılmakta, arıtılamayan da vücut dışına atılmaktadır. Zira sindirim sistemi, vücuda giren kimyasalları olduğu gibi depolamaz. Vücuda giren her kimyasal, yapısına göre farklı işlemlerden geçer. Elbette, pis ortamlarda daha fazla sayıda riskli parazitin bulunması, domuzu riskli bir hayvan yapmaktadır ki taşıyabileceği hastalıkların en önemlilerine yer verdik. Bu hastalık yapıcı unsurların hemen hemen hepsi, pişirilme sayesinde önlenebilecek yapılardır. Ve daha önemlisi, bu hastalık yapıcı unsurların neredeyse hiçbiri sadece domuz etine özgü unsurlar değildir.
Şahsi İnançlar ve Domuz Düşmanlığı
Domuzların yaşadıkları ortamlardan yola çıkarak insanların bir hayvan türü olarak domuzlardan tiksinmesinin tarihi oldukça eskidir. Kimine göre bu tarih Sümerler'e kadar dayanmaktayken, kimine göre ilk defa Museviler domuz etini "pislikte yaşayan bir hayvan olmasından ötürü" yasaklamıştır. Sonrasında, diğer dinler bu yasağı kullanmışlardır. İslamiyet ve Yahudilik'te domuz eti yemek haramdır. Şeriat'a göre yönetilen ülkelerde tüketilmesi yasalarca yasaklanmış olup, İskoç dağlılarının eski kültüründe domuz eti yemek bir tabuyken, 19. yüzyılda bu tabu ortadan kalmıştır. Günümüzde İskoç kahvaltısında ve İskoç mutfağında yaygın olarak tüketilmektedir.
YORUM EKLE

banner608

banner473