Kucağınızda hasta bir çocuk tutuyorsunuz...
Cebinizde bol para var...
Fakat o hasta çocuğa hangi ilacı vereceğinizi bilmiyorsunuz...
Bunun için de işe tahlille başlarsınız...
Tahlil sonuçlarını gören doktor, çocuğun hastalığı konusunda teşhis koyarak ilaç reçetesini size uzatır…
İşte o nedenle KKTC için öncelik doğru teşhisin konmasıdır...
Teşhis; Kıbrıs sorununun çözümünü zorunlu kılıyorsa, o yolda ilerlemekten başka çareniz yoktur…
Kuşkusuz; yürürken düşmemeye ve dik durmaya özen göstereceksiniz…
Efendim Rumlar adanın tümünü istiyor, bizimle eşitliği kabul etmiyor. Ne yapalım biz de yolumuza devam edeceğiz...
Peki yolumuz nedir?..
Bugün oldu hala Güzelyurt gibi birçok bölge insanı geleceğinden endişe duyuyor...
Oturduğu eve çivi çakmak istemiyor...
Güzelyurt’ta ölenler Lefkoşa’daki mezarlığa defnediliyor...
Bu yüzden Lefkoşa mezarlığında ölülere yer kalmadı...
Güzelyurtlu gençler; evlendikleri zaman Gönyeli civarında yaşamayı tercih ediyor...
Türk göçmenlerin yoğunlukta olduğu Güvercinlik’te, sınır köylerinden Akıncılar’da, Vadili’de, Paşaköy’de, Akdoğan’da hep ‘gelecek kaygısı’ vardır...
Böylesi psikolojik baskı altındaki insanlar uzun süre yaşayamaz...
KKTC’de yaşanan sıkıntılarından bir tanesi de budur...
Harekâttan bu yana 50 yıl geçtiği halde bu sıkıntının devam etmesi üzücüdür...
Kıbrıs sorununda ikinci önemli mesele, haklılığımızı dünyaya anlatabilmektir...
Ne var ki; içte bile haklılığımızı reddeden gençler yetişiyor...
İki toplumun mülkleri
Kıbrıs meselesine devam edelim...
Rumların dış dünyada en büyük propagandası mülkiyet üzerinde yürütülüyor...
“Türkiye kuzeydeki mal ve mülklerimizi istila etti” diyorlar...
İyi güzel de, güneyde kalan Türk mallarını bizler niye anlatmıyoruz?..
Larnaka Havaalanı’nın Türk toprağı üzerine kurulduğunu bilmeyenler olabilir...
Ancak Baf Belediye Başkanı’nın yaptığı açıklamaları da mı göremiyoruz?..
Rum Başkan, Kıbrıslı Türklere ait malların özellikle siyasiler tarafından yağmalandığını, bu mallar üzerinden milyonlarca Euro’luk vurgunların yapıldığını söylüyor...
KKTC kanadı inanın bunları da görmüyor...
O zaman haklılığımızı dünyaya nasıl anlatacağız?..
Demek ki; Türkiye ile birlikte yeni bir politika geliştirilmeli ve dünya çapında tanıtım atağına girişilmeli, mal ve mülk yağmasının her iki tarafta da yapıldığının anlatılması çok önemlidir...
Güneydeki Türk mülkleri, kuzeyde kalan Rum mülklerinden daha azdır...
Çok doğru...
Öyleyse, fazla olanları parasını ödeyerek satın almalı, böylece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) ağır ceza davalarından kurtulmalıyız...
AİHM; geçtiğimiz yıllarda Kıbrıslı Türklere ve Türkiye’ye bu konuda büyük bir iyilik yaptı...
“Mal Tazmin Komisyonu’nu kurun ve satmak isteyen Rumların malını satın alın” dedi...
Üstelik fiyatlar, gerçek değerin üçte biri kadar...
Komisyon 650 civarında satış başvurusunu sonuçlandırdı...
Ancak 7 bin dolayına yakın dosya yıllardır bekliyor...
Neden?..
Para yok da ondan...
Bugünkü hükümet, bir miktar kaynak yaratarak adım atma niyetini göstermiş olsa da yeterli değildir…
Daha çok kaynak yaratılması için gelirleri artırıcı adımları atmak kaçınılmazdır…
Bunu yaparken kamu tasarrufu da önemsenmelidir…
Sayın Akar , Limasolda yapılacak olan İki Toplumlu Koro Şenliği için Tüm AB Ülkelerinde olduğu gibi Tabii ki Limasol Belediyesinden onay alınmalıdır , AB Ülkelerinde KKTC’de olduğu gibi plansız ve Programsız ve İzinsiz İsteyen İstediğini yapamıyor ! İngilterede bile İnsan Evinin bahçesine Belediye onayı olmadan küçük bir Tuvalet bile yapamıyor ! Binlerce İşçimizin çalıştığı ve Artarak yeşil Hat Ticareti yaptığımız Larnakadan Gelenlerimizi de düşünerek Barış ve Hoş Görülü olmamızda fayda vardır !