Kurum ve kuruluşlarımız bilinen çizginin içinde dans etmeye devam ediyor…
   Herkes tehlikenin büyüdüğünü görmekle birlikte, çözüm konusunda ‘kabul edilmesi veya uygulanması mümkün olmayan’ öneriler sunmaya, ardından da birlik ve beraberlik çağrısı yapmaya devam ediyor…
   Fakat; bu krizi artık bu tür mesajlarla çözemeyeceğimizi herkes anlamalıdır…
   Evet; birlik ve beraberliği bozucu eylemlere girişmeyelim…
   İnsanları yaralamak ve zarar vermek için çalışmayalım…
   Kullandığımız ifadelere dikkat edelim…
   Ancak; ‘yıldırım hızıyla’ çalışmaya koyulmak ve etkili icraat için farklı şeylere ihtiyacımız vardır…
   Pandeminin başladığı ilk aydan itibaren TV kanalımızda ‘gönüllü sağlık ordusu’ için çağrı yapıyoruz…
   Emekli çıkmış, çalışabilecek durumdaki doktorlarımızı ve hemşirelerimizin göreve davet edilmelerini ve onlardan yararlanmalarını öneriyoruz…
   Pandemi hastanesi için uygun yerlerden yararlanılması için adım atmalarını istiyoruz…
   Ama olmuyor…
   Bir inat, bir murat bugün oldu emekli doktor ve hemşireler göreve çağrılmadı…
   Atıl vaziyetteki Lefkoşa Fuar Alanı’nın pandemi hastanesi veya aşı merkezi olması yönünde adım atılmadı…
   Çalışır vaziyette 45 yatak odalı, tümü klimalı, banyo ve tuvaletli, yüzme havuzlu otelin bir yıl süreyle ücretsiz kullanılması için öneri yapıldı, ona da sırt çevrildi…
   Sonunda Türkiye  bizlere pandemi hastanesi yaptı ama, onu da personel eksikliği yüzünden açamıyoruz…

Yabancılar bu halimize gülüyor

   Hastanenin inşaatı 45 günde tamamlanıyor…
   Ama bu hastane 75 gün sonra yarı çalışır hale getiriliyor…
   Şimdi birlik ve beraberlik çağrısı yaparak, ya da asla kabul etmeyecekleri ‘ekonomik önlem’ paketleri açıklayarak bu sürecin aşılabileceğini düşünenlere sormak lazım:
   Sizler hala hayal aleminde mi yüzüyorsunuz?..
   Tehlikenin boyutlarını göremiyor musunuz?..
   Vaka sayısının artması ve aşılamanın gecikmesi halinde 2021’in de kaybedileceğini hala göremiyor musunuz?..
   Göremiyorsanız vay halimize…
   Görüyor ve ‘olabilecek işler için’ harekete geçemiyorsanız yine vay halimize…
   Bakınız efendiler…
   Tam da bizlere uyan bir ata sözü vardır…
   Onu herkese, özellikle de ekonomik örgütlere anımsatmakta fayda görüyoruz:
   Kendi düşen ağlamaz…
   Ağlasan da yüzüne bakan olmaz…