Kıbrıs’ta silahlı çatışmaların yaşandığı dönemde, Mücahit Teşkilatı’nın görevlendirdiği kişiler tüm mahalleleri gezer, halkı uyarırdı:   
    “Dikkat, dikkat... Mecbur olmadıkça evlerinizden çıkmayın...”    
   Ne günlerdi ah o günler?..    
   İnsanların özgürlükleri kısıtlıydı...    
   Can ve mal korkusu vardı...    
   Analar ve babalar, evlatlarını nasıl koruyacaklarının derdindeydi...    
   Gerçekten geçmiş yıllarda Kıbrıs’ta çok büyük sıkıntılar yaşandı...    
   Ama o günler yaşam mücadelesi verilen günlerdi...    
   O dönemde işsizlik, fakirlik vardı...    
   Araba kullananların sayısı parmakla gösterilecek kadar azdı...    
   Şimdiki gibi ayrı Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, 10 tane bakanımız, 50 tane milletvekilimiz, 28 tane belediye başkanımız, yüzlerce müdür ve müsteşarımız, yüzden fazla müşavirimiz yoktu... 

Üzücü bir durum    
 
   Çok şükür o acı dolu yıllar artık gerilerde kaldı...    
   Artık devlet sahibiyiz, devlet...    
   Adı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti...    
   Bayrak var, parlamento var, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan ve bakanlar var...    
   Sayıştay Başkanı, Başsavcı, Ombudsman, Kamu Hizmeti Komisyonu, Yargı başkanları var...    
   Devletten katkı alan siyasi partilerimiz, karayolları dairemiz, 28 tane belediyemiz, Kaymakamlarımız var...    
   Her evde çifte araba, nüfusun önemli bir bölümünde çifte villa var...    
   Ama güvenli yolumuz, kaldırımlarımız yok...    
   Aydınlatmamız, AB ülkelerinin çok gerisinde...    
   Haberleşmede, enerji üretiminde çok gerilerdeyiz...    
   Hadi bunları bir süreliğine geçelim...    
   Yağmur yağdığında felaket yaşamamızın izahı yapılabilir mi?..    
   Dün meydana gelen hortumun yol açtığı zararları bir kenara ayıralım…
   Doğal afetler karşısında kimseyi suçlama hakkımız yoktur…
   Ancak; hortumsuz bölgelerde, yağışlardan dolayı yolların, sokakların sular altında kalmasını nasıl izah edeceğiz?..
   Yağmur drenaj kanalları bakımsızlıktan tıkanmış, dere yatakları beton binalarla kapatılmışsa, işte o zaman ne yapmalıyız?..
   Bizleri bu duruma düşürenler hakkında soruşturma açılabilir mi?..    
   Soruşturma açılanlar hakkında işlem yapılabilir mi?..    
   Rumların, Baf Belediye Başkanı Vergas için yaptıklarını, bizdeki yolsuzluk, suistimal olaylarının kahramanları için yapabilecek bir güç var mıdır?.. 
   Suya hasret bir ülkede barajlarımızın bir kısmı bakımsızlıktan kurudu...   
   Dere yataklarının üzerinde beton binalar yapıldı...    
   Kuyulardan çekecek su kalmadı... Son üç yıldan bu yana denizden çekilen suyu, ihtiyaçlar için ‘zorunlu olarak’ kullanıyoruz...    
    Belediyeler, altyapı sorunlarını çözmek yerine sürekli istihdam yaptı...    
  Muhalefette olanlar eleştirdi, iktidara gelenler aynı hataları sürdürdü...    
   Sonuçta öyle bir noktaya geldik ki; yağmurdan korkar olduk...    
   İnsanlarımız yeni bir yağmur haberi duyduğunda bunalım geçiriyor...    
   Evet meteoroloji yanılmazsa bugün yine kuvvetli yağış bekliyoruz...    
   O nedenle de halka megafonla değil, bu köşeden çağrı yapıyoruz:    
   “Dikkat... Dikkat... Bugün yağmur var... Mecbur kalmadıkça evden dışarı çıkmayınız...”