Devlet sınırları belirli bir toprak parçasında (ülkede) ve sosyolojik gruplardan oluşan bir bütündür. Günlük yaşamda insanlar doğmakta, ölmekte, siyasi partiler; dernekler, şirketler kurulmakta, kapatılmakta, yöneticiler değişmektedir. Buna karşın devlet, bütün bu değişikliklerden bağımsız olarak varlığını devam ettirmektedir.
Yöneticiler bir tüzel kişi olan devlet adına işlem yapar. Yöneticilerin değişmesi, devletin hakları ve sorumlulukları bakımından bir değişiklik ortaya çıkarmaz. Yasalar ve başka ülkelerle yapılan anlaşmalar ve alınan borçlar sadece yürürlüğe girdikleri dönemdeki siyasiler görevde kaldığı sürece yürürlükte kalmazlar. Yöneticilerin değişmesine rağmen mevcudiyetini sürdürür.
Çağdaş halklarda devlet en üst otorite ile güçlendirilmiş, en önemli kurumdur. Halkın birlik ve düzenini sağlamak amacıyla üstün ve tek taraflı yaptırım uygulama gücü ve zor kullanma yetkisine sahiptir.
Dış düşmanlarımız ile onların içimizdeki işbirlikçilerinin, sahte ve gayri meşru göstermek ve yıkmak gayretlerine rağmen, KKTC gerçek ve yasal bir devlettir.
Ulusal kurtuluş mücadelesi veren halkların ulaşabileceği en onurlu düzey, kendi devletine sahip olmaktır.
Anavatanın sınırları dışında kaldığımız 1978’den 1974 yılına kadar halkımız, çok büyük haksızlıklara uğratılmış ve büyük acılar çekmiştir.
Bu nedenle devletimizin değerini bilmeliyiz, elbirliği ile yaşatmak ve yüceltmek için sorumlu davranmalıyız.
Halen siyasi nedenlerle ve çözüm müzakerelerinin sürdürülmesi nedeniyle, devletimiz anavatan dışında başka ülkelerce resmen tanınmıyor.
Buna rağmen bizim her koşulda devletimizi yaşatacak, kökleştirecek ve yüceltecek şekilde hareket etmemiz gerekir.
Özellikle yöneticilerimiz tutum, davranış ve uygulamaları ile devletimizin yaşatılması ve yüceltilmesinde halkımıza örnek olmalıdır.
Bu çerçevede seçilmiş ve atanmış yöneticiler, öncelikle yürürlükteki tüm yasaları duyarlılıkla uygulamalı.
Yasaların uygulanmasında seçilmiş ile atanmış yetkililer, hiçbir nedenle ödün vermemeli.
Seçilmiş ve atanmış yöneticilerin yasalara uymaması durumunda, vatandaşların uymasını istemek ve sağlamak zorlaşmaktadır.
Örneğin; dünyayı tehdit eden Covid-19 pandemisinden korunmak amacı ile hükümetin çıkardığı yasa ve aldığı kararlara siyasi ve atanmış yetililerin uymaması ve bu hareketlerinin TV ekranlarına yansıması olağanüstü sakıncalıdır.
KKTC Meclisinde bazı milletvekillerinin maske takmaması, Başbakanın ve Sağlık Bakanının da bulunduğu topluluk içinde maske ve sosyal mesafe kuralına uyulmaması ve bu görüntülerin TV ekranında yayınlanması halka kötü örnek olmaktadır.
Yürürlükteki ‘Arazi Yangınları ile Mücadele Yasası’na rağmen devlet yetkililerinin yollardaki kuru otları zamanında temizlememesi durumunda, sade vatandaşların söz konusu yasaya uygun hareket etmesinin talep edilmesi etkili olamamaktadır.
Özetle belirtmek gerekirse, tüm yasalar ülkede yaşamın düzene sokulması ve halkın güven ve huzur içinde yaşaması amacı ile uygulanmak için çıkarılır.
Bu nedenle seçilmiş ve atanmış yetkililer, tüm yasalara uymalı ve uyulmasını sağlamalıdır.
Devlet saygınlığına önem verilmeli
- 14 Haziran 2020, 09:57
- 46
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi