banner564

“Derisi yüzülmüş kertenkele” ve 5+1

5+1 Konferans eşiğe geldi. Kıbrıs sorunun doğrudan tarafı olan Kıbrıs’ın iki toplumunun ve adanın garantörü olan 3 ülkenin durumuna bakmak gerekir. 
İngiltere, Brexit ile yeni ve çok bilinmeyenli bir süreç yaşıyor. Kanıma göre, Oxford - AstraZeneca aşısına dönük, AB içinde gelişen olumsuz tavrın gerisinde, Brexit’in etkisini hissetmemek mümkün değildir. Dünya Sağlık Örgütünün AB’deki bu karara karşın, “aşılamayı durdurmayın” çağrısı, önemlidir. Başbakan Sayın Boris Johnson, AB’de aşıya karşın gelişen olumsuz tavır üzerine verdiği demeçte, ana vurguyu; “İngiltere’nin küresel ölçekte bir ülke olduğunu gösterdik ve göstermeliyiz” diye yaptı. Akasından İngiltere’nin nükleer başlık sayısını artırma kararı verdi. Brexit sürecinde, İngiltere’nin küresel ölçekte iddialarında geri kalmayacağına bunlar işaret ediyor. Yani Kıbrıs sorununda konumunu geriletmeyecek. 
Yunanistan ise kendince fırsat yakalayarak, ABD ile Balkanlar, Ege ve Doğu Akdeniz temelinde yeni askeri üs ve ortaklıklar yapıyor. AB ve NATO üyesi olarak Türkiye’ye karşı, kendi lehine konum geliştirmeyi amaçlıyor. Zor ekonomik durumuna ve Pandeminin ekonomisine yaptığı kötü etkiye karşın, silahlanmaya ciddi kaynak harcıyor. Türkiye’ye karşı avantaj için Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerle, Orta Doğu’daki Arap ülkeleri ile ittifaklara diplomatik enerji harcıyor.
Türkiye bir yandan Pandemi etkisi ile olumsuzluğu artan ekonomi ve kendi içindeki siyasi, demokratik, hukuki sorunlarla uğraşıyor. Suriye, Irak’taki problemlerle meşgul. Aynı zamanda terör sorunu ile uğraşıyor. Körfez ülkeleri ve İsrail, Mısır’la sorunlu ve Yunanistan’ın bundan yararlanmaya çalışan fırsatçı tavrına enerji harcamak zorunda. AB ve ABD ile ilişkiler de sorunlu. Rusya, Çin ve İran’la ilişkilerindeki olumluluk, ABD’nin hoşnutsuzluğunun hedefi. Bu bakımdan Kıbrıs sorunundaki yeni gerilimler ne bize ne Türkiye’ye fayda getirmez. 
Böyle bir hal içinde sorunun doğrudan tarafı olan Kıbrıs’ın iki toplumu ise, o meşhur Kıbrıs Rum atasözüne benziyor. “ Derisi yüzülmüş kertenkeleler bir birinin peşinden koşturur.” Yani bir biri ile uğraşır. Zaten sorunlu olan iki tarafın ekonomisi, Pandemi nedeni ile daha da sorunlu hale girdi. Ama taraflar Konferans öncesi hala, birbirlerini kösteklemek kurnazlığına enerji harcamakla meşgul.
Kısacası, 5+1 BM Konferansı öncesi doğrudan taraf olan 5’li bu konumda. Peki, bu Konferans öncesi Kuzey Kıbrıs eğer bu sorunun çözümüne dönük makul ve akıl dolu bir tavırla oraya giderse ne olur? Örneğin; ‘BM Parametreleri temelinde görüşmeler için; 1. Makul ve belli bir takvim olmalı. 2. Güney, masada BM indinde siyasi eşitliği ve etkin katılımı kabul ettiğini ve tartışma konusu yapmayacağını kabul etmeli. 3. Üzerinde yakınlaşma sağlanan Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığında Merkezi Hükümete bırakılan yetkilerin hangilerinin, Kurucu devletlere gitmesini ister, listelesin. 4. Eğer bu görüşme süreci de tıpkı 2004 Referandumu ve Crans Montana’da olduğu gibi Güneyin yol açtığı sorunlarla tükenirse; o zaman, BM ve AB, Kıbrıs Türk Toplumuna dönük uygulanan ekonomik, siyasi, kültürel, sportif ve Pandemide dahi sağlık alanında uygulanan ambargo ve yok sayma tavrının ortadan kalkması için ne yapacak? ‘Bu başlıklarla ilgili görüş ortaya koymak ve tavır alınmasını istemek; meşru ve çözüm için evrensel planda inisiyatif getirir. Bugünkü halden daha etkili olur.
Bu, aynı zamanda Kıbrıs’ın iki toplumuna ve iki tarafın ayrı ayrı sevdiği Türkiye ve Yunanistan’a bu zor zamanda en büyük katkı demektir. 5+1 Konferansında bu tutum, Kıbrıs’ın iki toplumu ve Türkiye ile Yunanistan’a dönük olarak, bir birine karşı düşmanlık tetikleyen ve oyun kuran büyük güçlerin de alanını daraltır. Kendimiz olacağız, kendimiz olurken; demokrasi ve ekonomik büyümede birlikte faydalanan olacağız. 5+1’e yapıcı katılım, bu zamanda etkin barışçı düzenleyici olmak demektir. 

YORUM EKLE

banner608

banner473