banner564

Darbe, “Üst- EL” Enflasyon

Yalnız yurdumuz Kıbrıs’ta gelişen darbeleri değil ama Yunanistan ve Türkiye’de yaşanan darbelerin acı sonuçlarını da yaşamış bir toplumuz. Kıbrıs’ın genelini etkileyen 1964, 15 Temmuz 1974 darbeleri ve toplum içinde 1981 ve 1983 siyasi darbelerini. Türkiye’deki 1960, 1971, 1980, 28 Şubat ve 15 Temmuz darbeleri ile Yunanistan’daki 1967 darbesinin acılarını da yaşadık. Ama darbe destekçilerinin kısa süren destek şamatasına karşın;  toplum darbe sonucu oluşan ortamı aşma zenginliğini gösterdi.
Günümüzde ise her şeyi eriten bir başka darbeyi yaşıyoruz. Döviz krizi ile sarmal olan enflasyon. Yani ekonomik kriz, darbe üstüne darbe vuruyor. Bu darbe, kuşkusuz o siyasi darbelerden farklı. Toplar, tanklar, üniformalı, üniformasız  “askerler”  yok. Ama darbe, her gün elimizi ayağımızı kırmaya ve topluma, insana acılar yaşatmaya devam ediyor. Üstelik bu darbenin içinden de anti demokratik düzene geçme niyetlerinin yükselen, “ siyasi filizleri” de boy vermeye başladı. Ama ekonomik krizin nedeni, nasıl aşılacağı öne çıkmıyor. Çünkü enflasyonun sonuçlarının peşinden sürükleniyoruz. 
Alın son tartışmayı. %56 Hayat Pahalılığı Ödeneğinin verilmesi meselesi, toplumu böldü. Hem de kimi? Bu enflasyondan ezilenleri. Şimdi enflasyonun ortaya çıkarttığı bu sonuç,  tartışılıyor. Ama neden 6 ayda %56 enflasyon? Bunu konuşmak, değerlendirmek güme gitti. Onun yerine mağdurların sen, ben çatışması geçti. Kamu çalışanları ile özel sektör ve çalışanları; ayrıca esnaf, üretici tartışması öne çıktı. Yani, “ Yatay Çelişki, Dikey Çelişkinin” yerine geçti.  Şimdi kamu çalışanlarının örgütleri kendilerini, özel sektör ve çalışanları ise kendilerini savunmayı öncelikleri yaptılar. Yani enflasyona karşı mücadele ve ortak akılla bunu aşmak devinimi güme gitti. Çok söylenir oldu ya ; “Üst-El” ifadesi. Bu hallere bakıp, “o Üst – El” başarılı diye düşünmemek mümkün değil. Çünkü yarattıklarının sonuçları üzerinden bölünüp, esası giderme meselesinde birleşemiyoruz. Denir ya, “KIB- TEK”i özelleştirmek için sorunları çözmek yerine azdırıyorlar ki elektriksizlikten bunalan halk, özelleştirmeye evet desin”. İşte bunun gibi. Şimdi de enflasyonun, pahalılığın mağdurları, pasta dilimlerinin miktarı üzerinden bir birine girdikçe, bu enflasyondan nemalanan çok dar bir kesim, hem nemasına, hem de aklında olan anti - demokratik  ortama geçme temelini güçlendiriyor.. Çünkü mağdurlar; “tencerenin”  neden küçüldüğü ve  “tencereden, kazana”  nasıl geçeceğimiz üzerine değil,  tabaklara giren dilimlerin miktarları üzerinden bir birlerine girdiler. Yani “Üst - El” başarılı.
Yeni Asgari ücretin, resmen ilan edilen Hayat Pahalılığını yakalayamaması, ama kamu çalışanlarına Anayasal ve Yasal temeli olan HP ödeneğinin %56 olarak verilmesi, bu tartışmanın alevlendiricisi oldu. Ama bu gerçekleşen de esas gerçeği gidermeyecek. Aksine azdıracak. Yani bunlar döviz sarmalında yükselen enflasyon ile ekonomik krizi engellemeyecek, aksine azmasına destek olacak. Bakın, bu verilen Ekim gibi anlamsız olacak, sonra eskiden beş beter olacağız. Çünkü özel ve kamu çalışanına verilen reel değildir. Bu, Enflasyonun erittiğini, kısmen giderme, atlatma çabasıdır. Bu reel alım gücünü artırmaz. Kısa süre sonra enflasyon “uru”;  bu, “yeni hücreleri” de yer. Peki, burada sorun yok mu? Evet var. Kamu ve Özel Sektör maaşları arasında fark. Ayrıca kamuda en yüksek ve en düşük maaşlar arasında açılan maaş farkı ve “ göç yasası” denen yasa sonrası kamu görevine giren, yeni kamu görevlileri ile eskilerin maaş farkı. Sosyal Sigorta Emeklileri ile kamu emekçilerinin emeklilik maaşı farklılıkları. Vergi kapsamına giren Asgari Ücret gerçeği. Daha  sayabilirim. Ama bütün bunlar, ekonominin enflasyon urundan kurtulması ve toplum ekonomisini, demokratik hukuk düzeni ve sosyal adalet ilkeleri esasında, dünya ile barışık olarak  büyütmek hedefinden, bizi  uzaklaştırmamalıdır. Yani enflasyon darbesinin acı sonuçları; toplumun emek ve iş dünyasını ne kendi içlerinde, nede aralarında kopuşa değil, aksine bu belaya karşı ortak tavır almaya götürmelidir.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Turkish power
Turkish power - 3 yıl Önce

Annan planının rumlarca reddi crans montanadan kaçış Rum'un tek taraflı ab ye alınması darbe mıdır değil midir

Turkish power
Turkish power - 3 yıl Önce

CTP yeni duzulencilerin sloganı yetmez ama evet verdikçe veresim geliyor

Rauf Akar
Rauf Akar - 3 yıl Önce

Ulu Önder Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi:"Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz."
Öncelikle biz Kıbrıs Türklerini 20 Temmuz 1974'te Rum ve Yunan soykırımından katliamından kurtaran yüce Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Halkına Kıbrıs Türk'ü olarak şükranlarımı sunarım.

banner608

banner474