Coronavirüs krizi dünyadaki dengeleri ve yaşam şeklini değiştiriyor…
Ve birçok lider “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyor…
Bu tespit dünya geneli için doğrudur…
Birçok şey değişecek…
İnsanlar temizliğe daha çok önem verecek…
Eskisi gibi seyahatler olmayacak…
Hava kirliliği azalacak…
Aşırı tüketim alışkanlıkları sona erecek…
Aile yapısı güçlenecek…
Uzaktan eğitim yaygınlaşacak…
Zararına iş yaparak devletten ‘teşvik alma’ dönemi sonlanacak…
Sağlık kurumlarına daha çok önem verilecek…
Tam teşekküllü hastane sayıları artacak…
Yardımlaşma ve dayanışma anlayışı gelişecek…
Olmayanı dağıtma siyaseti sonlanacak…
Devlet kurumları ve özel işletmeler küçülecek…
Ya bizde?..
Ama bu saydıklarımız KKTC için geçerli değildir…
KKTC’de bugünkü anlayışa ve yönetim şekline baktığımızda ‘hiçbir şeyin değişmeyeceği’ ve bunun sonunda tam bir çöküşün yaşanacağı kesindir…
Hala ‘olmayanı dağıtma’ anlayışı devam ediyor…
Hala kamu kuruluşlarında ‘küçülme’ projeleri hazırlanmıyor…
Hala ‘en çok gelir getiren’ sektörler küçümseniyor, saldırı hedefi haline getiriliyor…
Hala belirli güçlerin baskılarıyla kararlar üretiliyor…
Hala dünyanın hiçbir yerinde olmayan sendikal hakların değiştirecek adımlar atılmıyor…
Hala küçücük bir ülkede daha sağlıklı bir yönetim şekli üzerinde durulmuyor…
Hala müşavirler konusuna çözüm getirilmiyor…
Hala batmış kamu kuruluşlarını özelleştirme yönüne gidilmiyor…
Hala siyasi partilere mali yardımlar sürüyor…
Hala 4 binin üzerinde resmi hizmet aracı kullanılıyor…
Hala ‘sadece kamu görevlileri için geçerli olan’ 13’üncü maaş uygulaması devam ediyor…
Peki ne olacak?..
Vatandaşlarımızın ezici bir çoğunluğu KKTC’de mevcut parlamenter sistemin sorunlara çözüm getiremediğini biliyor ve bundan kurtulmak istiyor…
Fakat bir daha seçilemeyeceğini düşünenler veya milletvekili seçilerek illa ki ‘Bakan’ olmak isteyenler sistemi değiştirmeye yanaşmıyor…
Sorulduğu zaman “tartışmaya hazırız” deseler de iş ciddiye girdiği zaman bundan kaçıyorlar…
Durum böyle olunca küçücük bir ülkede Cumhurbaşkanı başka telden Başbakan başka telden çalmaya devam ediyor…
Ulusal dava konusunda bile olması gereken bütünlük sağlanamıyor…
Kabineye ‘iş yapabilecek’ uzman kişiler atanamıyor…
Kabinede ‘seçim derdi olmayan’ insanlar yer almadığı için, alınması gereken birçok önlem alınamıyor…
Göreve gelenler bir sonraki seçimleri düşünerek icraat yapıyor…
“Aman şunu gücendirmeyim, aman sendikayı karşıma almayım, aman muhalefeti kızdırmayım” diyerek devleti batırma ve insanların geleceğini karartma pahasına yapması gerekenleri yapmıyor…
Ve bu anlayış 6 ay sonra seçim olacağı için aynen devam ediyor…
Gemi su almış, karaya vurmuş hala bu gerçek görmezden geliniyor…
İmzalanan protokollere uyulmadığı için gücendirilen Türkiye’den de eskisi gibi mali yardım gelmiyor…
Belediyelerin yatırım projeleri dahi ya geri çevriliyor, ya da rafların üzerine diziliyor…
“Peki bu işin sonu ne olacak?” diye meraklanmaya gerek yoktur…
Öyle, ya da böyle bir çözüm kapının ardındadır…
Bunun adı ‘Corona solution’…
Korona çözümü…
İşte o zaman taşlar yerine oturacak…
Topuz mu gerekiyor?..
Haydi bakalım…
Yine 2 bine yakın dernek kuralım…
Engellileri bile kutuplara ayıralım…
Aynı amaçlı sendika sayısını daha da artıralım…
Sabah 8’de karar alıp, sekizi on geçe eylem yapalım…
‘Altyapı eksikliği’ gerekçesiyle eğitimde ve sağlıkta gerekli önlemleri almayalım…
Sendika izin vermiyor diye yatırım yapamayan telefon dairesini çalıştırmaya devam edelim…
İhalesiz jeneratör alımlarıyla elektrik üretimini daha da pahalı hale getirelim…
Kayıtsız ticaret yapalım…
Bir düzine siyasi parti kurup, her sene seçim yapalım…
Sekiz ayda bir hükümet bozup, hükümet kuralım…
Kırk yaşındaki adamı elli yıl üstünden emekli çıkaralım…
Haydi bakalım…
Coronavirüs bizi adam edemedi, edemeyecek…
Ama ‘Corona solution’ öyle bir adam edecek ki…
İşte o zaman dünya ile bütünleşeceğiz…
Resat bey 10 yil oldu batan astro / arox supermarket sahibi salih boyaci /nustafa boyaci ihtiyat sandik primlerimizi o yatirmadi .nasil alacagiz ihtiyat sandukdan para? Acil ihtiyacijiz var? Devlet uyumakta/