banner564

Çocuk torun sahibi oldu

  Barış Harekatı sonrasındaki ilk yıllarda, kamu hizmetinden, elektrik ve su kesintilerinden, yolların durumundan, sağlık servislerinden şikayet edildiğinde; sorumlu makamlarda bulunanlar halktan anlayış isterdi...

 “Kolay mı devlet kurmak... Bir devlet kurduk, yanlışları da olacak, hataları da... Ama zaman içinde her şey düzelecek. Gürbüz çocuk büyüyecek ve adam olacak” derlerdi...
 İnsanlar birkaç yıl değil, tam 45 yıl sabrettiler...
  Gürbüz denilen çocuk büyüdü torun sahibi de oldu…
 Ancak; aradan geçen bu kadar uzun süre içinde bırakın eski sorunların ortadan kalkmasını, var olanların üzerine yenileri eklendi...
 Kamu düzeni daha da bozuldu...
 Üniversitelerin sayısı arttı ama eğitimde, hizmet kalitesinde ciddi gerilemeler oldu...
 İş bilen insan sayısı çok azaldı...
 Yeni santraller kurulduğu halde elektrikte kesintiler bitmedi...
 Hele yağmur yağdığı zaman ülkenin karanlıkta kalması artık toplumun kaderi oldu...
 “Ne yapalım, hava koşulları arızaya yol açtı” diyerek, işin içinden çıkıyorlar...
 Bundan 45 yıl önce aşırı yağmur yağdığında dereler gelirdi, ama evler su altında kalmazdı...
 Daha sonraki yıllarda yine partizanlık ve adam kayırmacılığı yüzünden dereler yok edilerek, üzerlerinde beton binalar yükseldi...
 İki saatlik bir yağmur dahi tüm kentlerimizin su altında kalması için yeterli olabiliyor... 

Deneyimli yönetici kalmadı

 KKTC devletinin çocukluk yıllarında bu ülkenin kamu düzeni, eğitim sistemi çok daha iyi ve kaliteliydi...
 İnsanlar daha iyisini başarmak için çırpınırdı...
 Üst düzey bürokratlar farklı partiden oldukları için kolay kolay değiştirilmezdi...
 Deneyimli ve başarılı olanların söyledikleri önemsenir, iş yapmalarına izin verilirdi...
 Fakat akıl almaz partizanlıklar yüzünden bilgili, görgülü ve deneyimli insanlar birer birer emekli edildi veya müşavirler ordusuna gönderildi...
 Oturacak masası ve makamı olmayan insanlara “Gidin ne yaparsanız yapın, yeter ki buralardan uzak durun” diyerek onları etkisizleştiriyorlar...
 Onlar da mecburiyetten dolayı sisteme ayak uyduruyor, işe gitmeden maaş alıyorlar...
 Peki bu uygulamanın devam etmesi devletin temeline dinamit koymak değil midir?..
 Bunu ‘düşmanların yapması’ gerekmiyor...
 Kendi kendimize de bu işi başarıyla yerine getirebiliyoruz...

Harcarken yüz kere düşünmeli

 Devlette olduğu gibi, özel kuruluşlarda ‘bilgi, görgü ve deneyim sahibi’ insanları bazı ufak çıkarlar veya kaprisleriniz yüzünden harcarsanız, yerine yenisini koyduğunuzda çoğu kez hayal kırıklıkları yaşarsınız...
 O kadar çok kayıplara uğrarsınız ki; dizlerinizi dövmeye başlarsınız...
 Devlete zarar verenlerin kişisel olarak pek kayıpları olmaz...
 Çünkü; ceplerinden harcadıkları tek kuruş yoktur...
 Hele KKTC’de büyük yolsuzlukların bile hesabı sorulmaz...
 Nasıl olsa ‘birileri öder’ diyerek, vuran vuruyor, kaçıran kaçırıyor...
 Ama özel sektörde iseniz bir düştünüz mü, kimse elinizden tutup kaldırmıyor...
 Yanınızda ne devlet vardır, ne dost, ne de arkadaş...
 O nedenle hareketlerinizde çok dikkatli olmak zorundasınız...
 Kişisel kaprislerinize göre hareket ettiğinizde; bilgi, görgü, beceri ve başarıyı ezmeye kalktığınızda, bir süre sonra başınıza gelecekleri hesaplamalısınız...
 Yaptıklarınızdan pişmanlık duysanız bile çok geç olur...
 Hayırlı Cumalar...

YORUM EKLE

banner471

banner474