Günlerdir, dövizdeki artış konuşuluyor...
Dolar 2,3 seviyesinden 2,6’nın üzerine çıktı...
Euro 2,8’i aştı...
Sterlin 4’e yaklaştı...
Kuzey Kıbrıs’ta mülk ve araba satışları genelde Sterlin üzerinden yapılıyor...
Ev kiraları da öyle...
Dolayısıyla son günlerdeki artışlar, döviz borcu olanlar açısından oldukça üzücüdür...
Peki dövizle ithalat yapanlar?..
Onlar için de sıkıntılı bir durum söz konusudur...
Fakat; geçmiş yıllardaki deneyimlere bakarsak dövizdeki yükselişin, bir süre sonra düşüşe geçebileceğini dikkate almak zorundayız...
Elinde milyarlarca dolar bulunanlar, bir hafta, on gün içinde bunu TL’ye çevirdikten sonra, doların değeri tekrardan aşağılara düşebilir...
Bu tür ‘suni dalgalanmaları’ çok yaşadık...
Ne var ki; ithalatçı firmalar, dövizdeki artışı gerekçe göstererek bir defa zam yaptıktan sonra, bir daha fiyatları aşağıya çekmiyorlar...
Böylesi durumlarda kazığı yiyen yine tüketici vatandaş oluyor...
Türk ürünlerine ne oldu?
Hepsinden önemlisi, Türkiye’den ithal edilen ürünlerdeki artışlardır...
Şekeri, unu, tuzu, yağı, ham maddesi, işçiliği, herşeyi yerli olan üretim maddelerinin fiyatları neden artırılıyor?..
Zaten buradaki fiyatlar Türkiye’nin çok üzerinde...
Bir de dövizdeki artışı ileri sürerek zam yapmak, kabul edilebilir bir yaklaşım değildir...
Ticaret Dairesi’nin veya sorumlu birimin bu konuda çok ciddi araştırmalar yapması, ithal edilen ürün fiyatları ile marketlerdeki satış fiyatlarını kıyaslaması şarttır...
Aradaki farkı ortaya çıkarmak hiç de zor değildir...
Kuşkusuz niyet olmalı...
Hükümet bu konuda kararlı bir duruş sergileyerek, yüksek kar oranı ile piyasaya sürülen ürünler konusunda ithalatçıları ve satıcıları uyarmalı, gerekirse müadahale etmelidir...
Liberal ekonomilerde bunun yapılamayacağını söylüyorlarsa, o zaman da insanların güneye kaymasından rahatsızlık duymayacaklar...
Evet Euro 2,8’i aştı...
Ama güneydeki ithalatçı ve satıcı, ekonomik krizin etkisini de dikkate alarak kar oranlarını çok aşağılara çekti...
Birçok üründe bir alana, ikincisi bedava veriliyor...
Kampanyalarda çok geç kalıyoruz
Rum tarafı ayrıca indirim kampanyalarını kuzeyden çok daha erken başlatıyor...
Onlarda kış ürünlerinin indirimleri Aralık sonu, Ocak başı gibi başlıyor, Mart başı sona eriyor...
Bizdekiler ise, insanların güneye akın ederek, cepleri boşaltmaları sonrasında indirime geçiyor...
Cebi boşalmış adam bu durumda senden kıyafet alabilir mi?..
Zaten alacağını almış durumda...
İşte bu gerçekler karşısında başta Ticaret Odası olmak üzere, ilgili kurum ve kuruluşlar artık Kıbrıs Türk çarşısına bir el atmalı, ithalatçı ve satıcıları bir araya getirerek, rekabet ortamını kızıştırmalı, planlı ve programlı hareket edilmelidir...
Daha çok kar niyetiyle, insanımızın kazıklanması ve maaşların önemli bir kısmının güneye kayması karşısında sessiz ve etkisiz kalmak, sonuçta devletin bir ayıbıdır...